Anlatmaya Bağlı Edebi Metinler 2
Anlatmaya Bağlı Edebi Metinler 2 yazımıza hoş geldiniz.
Anlatmaya Bağlı Edebi Metinler 2 yazımız ayrıntılı ve kapsamlı bir şekilde ele alınmıştır.
Anlatmaya Bağlı Metinler 2
4)Halk Hikayesi
- Halk hikayeleri, 16. yy’dan itibaren görülmeye başlanan, gerçek ya da gerçeğe yakın olayların anlatıldığı anonim eserlerdir.
- Halk hikayelerinde genellikle savaş,kahramanlık,aşk ve konuları ele alınmıştır.
- Halk hikayelerinin oluşmasında kuşkusuz destanlar önemli rol oynamıştır.En eski anlatım geleneğimiz olan destanın yerini halk hikayeleri almıştır.Halk hikayeleri günümüzdeki hikayelerin oluşmasında yani destanla modern hikaye arasında köprü görevi görmüştür.
- Destandan halk hikayeciliğini geçiş dönemi eseri olan Dede Korkud hikayeleri halk hikayesinin bazı özelliklerini gösteren ilk eserdir.
Halk Hikâyelerinin Genel Özellikleri
- Aşk, sevgi ve kahramanlık, yiğitlik gibi konular ele alınır.
- Ortaya çıktıkları dönemin sosyal, siyasal ve kültürel özelliklerini halk hikayelerinde görebiliriz..
- Nazım-nesir karışık bir şekilde anlatılır. Hikayenin anlatıldığı yani olayların anlatıldığı yerler nesir; diyalogların yer aldığı bölümler ise nazım olarak aktarılmıştır.
- Olaylar halkın anlayacağı, sade ve anlaşılır bir dille yazılmıştır.
- Anlatmaya ve olaya dayanan sanatsal metinler arasında yer almaktadır..
- Âşıklar, olayları saz eşliğinde taklitler yaparak anlatırlar.Genellikle anlatıcı meddah olur.
- Anonim eserlerdir.
- Kişiler ve olaylar gerçeğe yakındır; olağanüstülükler oldukça azdır.
- Nesilden nesile aktarılarak günümüze kadar gelmiştir..
- Masallarda olduğu gibi kalıplaşmış(formel) ifadeler vardır.
- Çoğu halk hikayesinde olaylar ilahi bakış açısıyla anlatılır.
- Halk hikâyesinin içinde farklı anlatı türleri de görülebilir. Örneğin, halk hikayelerinde masal, efsane, fıkra, dua, deyim, atasözü, bilmece vb. türlerine yer verilebilir.
- Genellikle mutlu bir sonla biter.
- Halk hikayeleri milli özellikler taşımaktadır.
- Kahramanların yaptığı dua ve beddualar mutlaka kabul edilir. Kahramanın en büyük yardımcısı Hz. Hızır, daha sonra da attır.
Halk hikayelerinde kahramanlar genellikle dört şekilde âşık olur:
- Bade içme,
- Resme bakarak âşık olma,
- İlk görüşte âşık olma,
- Aynı evde büyüyen kahramanlar kardeş olmadıklarını öğrenince.
Konularına Göre Halk Hikâyeleri
Aşk hikâyeleri
- Toplum hafızasında uzun süre varlığını koruyan aşkların hikâyeleştirildiği aşk temalı halk hikâyeleridir.
- Çoğunun biçimi ve kurgusu aynıdır.
- Kahramanlar, olağanüstü özelliklerle dünyaya gelir.
- Zenginlik, fakirlik, soylu, köylü gibi ayrımlar nedeniyle kavuşamazlar.
- Bu hikâyelere Elif ile Mahmut, Derdiyok ile Zülfü-siyah, Âşık Garip, Kerem ile Aslı, Arzu ile Kanber, Tahir ile Zühre, Ercişli Emrah ile Selvihan vb. örnek verilebilir.
Kahramanlık hikâyeleri:
- Tarihe mal olmuş kahramanların ön planda olduğu halk hikâyeleridir.
- Bu hikayelerde özellikle Anadolu coğrafyasında Bizans ve yabancı diğer milletler ile yapılın mücadeleler anlatılır.
- Kahraman ait olduğu millet için savaşır ve savaşı kazanır. Bu şekilde topraklarını ve insanını düşman elinden kurtarır.
- Bu hikâyelere Danişmentname Köroğlu, Kirmanşah ve Battalname örnek olarak verilebilir.
Destanî halk hikâyeleri:
- İçinde destansı özellikler barındıran halk hikâyeleridir. Bu hikâyelere Dede Korkut Hikâyeleri ve Köroğlu Hikâyesi örnek gösterilebilir.
Halk Hikayelerinin Bölümleri
1)Fasıl
- Anlatıcının hikayeye geçmeden önce dinleyiciyi anlatılacak olaylara hazırlamak,ustalığını göstermek için birtakım şiirler, türküler okuduğu, tekerlemeler söylediği bölümdür.
2)Döşeme
- Manzum ve mensur cümlelerden oluşur.
- Anlatıcı, bu bölümde kahramanları ve kahramanların ailelerini ve olay mekanlarını tanıtır.
- Aynı zamanda hikayenin hangi zamanda geçtiğinden bahseder.
3)Asıl Konu
- Hikayede olayların geçtiği bölümdür.
- Aşk hikayelerinde aşığın çektiği sıkıntılar, kahramanlık hikayelerinde kahramanın çektiği sıkıntılar anlatılır.
- Genellikle kahramanın öncesinden başlanır.Kahraman dünyaya olağanüstü bir şekilde gelir.Kahramanın ailesinin çocuğu olmaz,bunun üzerine hızır gelir ve bir elma verir ve kahramanın annesi hamile kalır ve kahramanımız dünyaya gelir.
4)Sonuç Dua
- Bu bölümde hikaye ya mutlu ya da mutsuz biter.
- Çoğunlukla aşk hikayelerinde aşıklar birbirine kavuşamaz. Birbirlerine kavuşma ahirettedir.
- Halk hikayelerinde sadece Aşık Garip mutlu sonla biter. Hikaye mutlu bitiyorsa “Duvak Kapama” denilen bir muhammes türkü söylenir.
5)Efsane
- Hikayelerin sonunda hikayeden bağımsız olaylar anlatılır. Bunlar kavuşmanın öteki dünyada olduğunu anlatmaya yöneliktir.
- Efsanelerde sevgililerin mezarlarında iki gül biter bu güller kutsal günlerde birbirine sarılır veya mezar çevresinde iki kavak ağacı büyür,bu ağaçlara iki kuş konar ve ötüşürler.
Halk Hikâyelerinin Kaynakları
- Türk, Arap ve İran-Hint kaynaklı olmak üzere üç grupta toplanır:
- Türk kaynaklı hikâyeler: Dede Korkut Hikâyeleri, Kerem ile Aslı, Âşık Garip, Emrah ile Selvihah, Köroğlu Hikayesi…
- Arap kaynaklı hikâyeler: Yusuf ü Züleyha, Leyla ile Mecnun,Hz Ali Cenkleri,Ebu Müslim Cenkleri…
- Hint-İran kaynaklı hikâyeler: Ferhat ile Şirin, Kelile ve Dimne, Şehname’den Alınan Çeşitli Kıssalar.
Halk Hikayeleri ile Destan Arasındaki Farklar
- Destanlar manzum yani şiir şeklinde söylenirken halk hikayeleri nazım-nesir karışık bir şekilde anlatılır.
- Destanda olağanüstü özellikler ağır basarken halk hikayeleri gerçeğe daha yakındır.
- Destan kahramanları yaşamış kişilerden oluşurken halk hikayelerindeki kişiler hayali olabilir.
- Halk hikayeleri destanların devamı niteliğindedir. Destanlar yerini halk hikayesine bırakmıştır.
- Destanlarda doğa tasvirleri azken,Halk hikayelerinde doğa tasvirleri fazladır.
- Destanlarda düşmanlar genellikle kendi toplumundayken, halk hikayelerinde düşmanlar farklı toplumlardadır.
- Destanlarda başkişi soylu kişilerken, halk hikâyelerinde başkişi tüccarlar, zanaatkârlar, halktan kişiler veya din adamlarıdır.
Destanla Halk Hikâyesi Arasındaki Benzerlikler
- Halk hikâyeleri de destanlar gibi âşıklar (ozanlar) tarafından saz eşliğinde anlatılır.
- Destanlar gibi, halk hikâyelerinin oluşumu da çoğu zaman geçmiş bir olaya, yaşamış bir kişinin hayatına bağlıdır.
- Her ikisinde de manzum kısımlar vardır.Destan baştan sona manzumla yazılır. Halk hikayelerinde konuşma bölümleri manzumla yazılır.
- Halk Hikayelerinde de destanda olduğu gibi olağanüstü özellikler vardır.
5)Mesnevi
- Sözlük anlamı “ikili, ikişer ikişer”dir.
- Mesnevi nazım şekli iranlılar tarafından bulunmuştur.
- Her beytin dizeleri kendi arasında uyaklıdır.
- Genellikle aruzun kısa kalıpları kullanılır.
- İran edebiyatından alınmıştır.
- Klâsik halk hikâyeleri, destanî konular, aşk hikâyeleri, savaşlar, dinî ve felsefî konuları işlenir
- Konular hikaye havası içinde anlatılır.
- Konularına göre; aşk, din ve tasavvuf, ahlâk ve öğreticilik, savaş ve kahramanlık, şehir ve güzelleri, mizah vb sınıflara yarılırlar.
- Divan edebiyatının en uzun nazım şeklidir (beyit sayısı sınırsızdır).
- Mesnevi de bölümlerden oluşur: Dibace, tevhit, münacat, naat, miraciye, medh-i çihar-yâr-ı guzin,, medhiye,sebeb-i telif, ağaz-ı dastan ,hatime.
- Divan şiirinde beş mesnevi yazan şaire “hamse şairi” denir.
- Mevlânâ, Fuzulî, Şeyhî, Nabî ve Şeyh Galip (Hüsn ü Aşk) önemli hamse şairlerimizdir.
Mesnevi nazım şekli ile yazılmış eserler konularına göre şöyle sınıflandırılabilirler:
- Destanlar, savaş ve kahramanlık konularını işleyen mesneviler: İskendernâme (Ahmedî)
- Aşk hikâyelerini konu alan mesneviler: Leylâ ve Mecnun, Vamık u Azrâ, Hüsrev ü Şirin.
- Dinî ve tasavvufi mesneviler: Mevlid (Süleyman Çelebi), Hilye-i Hakanî (Hakani), Hüsn ü Aşk (Şeyh Galip).
- Ahlâki-didaktik mesneviler: Hayriyye (Nâbî)
- Şehirleri ve o şehrin güzellerini anlatan mesneviler: Şehrengiz-i Bursa (Lâmiî), Hûbannâme (Enderunlu Fazıl)
- Eğlence ve düğünleri anlatan eserler: Surnâme (Vehbî).
- Mizahi mesneviler: Harnâme (Şeyhî)
6)Manzum Hikaye
- Şiir şeklinde yazılmış ve olayların olduğu hikâyelere manzum hikâye denir.
- Manzum hikâyeler edebi metinlerdir.
- Şiirde olduğu gibi kafiyeli ve ölçülü şekilde yazılır.
- Okura bir ders, bir ibret verme amaçlanır.
- Belli bir olay, olayın kişileri, geçtiği mekân ve zaman vardır.
- “Giriş, gelişme ve sonuç” bölümleri hikâye ile benzer özellikler gösterir.
- Manzum hikâyeler genellikle bir çevre tasviriyle başlar, o çevrenin kişileri tanıtılır. Sonra olay anlatılır. Bir hikâye gibi sonlandırılır.
- Manzum hikayeler dörtlük , beyit, bent şeklinde de yazılabilir.
- Didaktik(öğretici) özellik taşımaktadır.
- Öyküden farkı, şiir biçiminde yazılmasıdır.
- Karşılıklı konuşmalara yer verilir.
- Dizelerin uzunlukları aynı olmayabilir.
- Manzum hikayede her olay işlenebilir. Sıradan olaylar, sosyal olaylar vs.
- Manzum hikâyeler, Servet-i Fünun edebiyatında ortaya çıkmıştır. Tevfik Fikret’le başlayan bu türü Mehmet Akif Ersoy geliştirmiştir.
Aşağıdaki parça bir manzum hikaye örneğidir:
KOCAKARI İLE ÖMER
Üstad-ı necibim Ali Ekrem Bey’e
Yok ya Abbas’ı bilmeyen, kimdi?..
O sahabeyi dinleyin, şimdi:
“Bir karanlık geceydi pek de ayaz..
İbni Hattâb’ı görmek üzre biraz,
Çıktım evden ki yollar ıpıssız.
Yolcu bir benmişim meğer yalnız!
Aradan geçmemişti çok da zaman,
Az ilerden yavaşça oldu iyan,
Zulmetin sinesinde ukde gibi,
Ansızın bir müheykel Arâbî!
Bembeyaz bir ridâ içinde garîb,
Geliyor muttasıl mehîb mehîb.
Ben sokuldum, o geldi, yaklaştık;
Durmadan karşıdan selâmlaştık.
Düşünürken selâm alan sesini,
O heyûlâ uzandı tuttu beni:
Bir de baktım, Ömer değil mi imiş?
– Yâ Ömer! Böyle geç zaman, bu ne iş?
– Şu mahallâtı devre çıkmıştım…
Gel beraber, benimle, üç beş adım.
Mehmet Akif
7)Hikaye (Öykü)
- Yaşanmış veya yaşanması mümkün olan olayları kişi,yer,zaman, mekan, olay ve olay örgüsü göstererek anlatan kısa yazılara “hikâye (öykü) denir.
- Hikâyede olay ya da durum söz konusudur.
- Hikayelerde kahraman sayısı sınırlıdır
- Olay sayısı da sınırlıdır. Okurun, dinleyicinin kafasını karıştıracak karmaşık olaylara yer verilmez. Çoğunlukla anlatı bir veya birkaç olay çevresinde döner.
- Kişi ve mekan tasvirleri yüzeyseldir.
- Hikayelerde dil sadedir.
- Hikaye anlatmak, eski dilde “tahkiye” olarak adlandırılmıştır.
- Hikayelerde zaman ya kısadır ya da hızlı geçişlerle kısaltılır.
- Olay kişi yer ve zaman unsurlarından oluşur.
Hikâyenin Ögeleri
a. Olay
- Hikayelerde çoğu zaman sadece tek bir olay ele alınmaktadır.
- Hikayedeki kahramanların hayatındaki sadece bir bölüm okura sunulur.
- Olayların öncesi ve sonrası hakkında okuyucunun hayal gücü devreye girmektedir.
b. Çevre (yer)
- Hikâyede sınırlı bir çevre vardır.
- Olayın geçtiği çevre çok ayrıntılı anlatılmaz, kısaca tanıtılır.
c. Zaman - Hikâye kısa bir zaman diliminde geçer.
- Zaman bazı hikayelerde belirtilirken anlatılan olay kısa bir zaman içinde sonuçlandırılmaktadır.
d. Kişi - Hikâyede kişi sayısı azdır. Kişiler genelikler “tip” olarak karşımıza çıkar ve ayrıntılı bir şekilde tanıtılmaz.
- Hikâyede kişiler sadece olayla ilgili “çalışkanlık, titizlik, korkaklık, tembellik” gibi tek yönleriyle anlatılır.
- Kişiler veya tipler, belli bir olay içinde gösterilir.
- Bu tiplerin de çoğu zaman sadece belli özellikleri yansıtılır.
Hikâye Türleri
a)Olay Hikayesi
- Bu teknik, Fransız sanatçı Guy de Maupassant tarafından geliştirildiği için bu tür öykülere “Maupassant tarzı hikaye” de denir.
- Olaylar; serim, düğüm, çözüm planına uyularak sıralanır.
- Kişi ve çevre tasvirine yer verilir.
- Olay, zamana göre mantıklı bir sıralama ile verilir.
- Düğüm bölümünde bir fikir verilerek okuyucuda merak uyandırılır, çözüm bölümünde bu merak giderilir.
- Türk edebiyatında bu tarz öykücülüğün en büyük temsilcisi Ömer Seyfettin’dir. Ayrıca Refik Halit Karay, Reşat Nuri Güntekin, Yakup Kadri Karaosmanoğlu,Hüseyin Rahmi Gürpınar da olay türü öykücülüğünün temsilcileri arasındadır.
b)Durum Hikayesi
- Durum öyküsü ünlü Rus edebiyatçı Anton Çehov tarafından geliştirildiği için bu tür öykülere “Çehov tarzı öykü” de denir
- Bu tür öykülerde merak ögesi ikinci plandadır.Yazar olay yerine günlük hayattan bir kesiti alıp okuyucuya sunar.
- Durum hikayelerinde serim, düğüm, çözüm gibi belli bir plana uyulmaz.
- Olaydan çok duygu ve hayaller ön plandadır.
- Bir fikre düşünceye yer verilmez.
- Olayların ve durumların akışı okuyucunun hayal dünyasına bırakılır.
- Türk edebiyatında bu tarz öykücülüğün öncüsü Memduh Şevket Esendal’dır. Sait Fait Abasıyanık ve Tarık Buğra da bu tarzın başarılı temsilcilerindendir.
c)Ben Merkezli Hikaye
- Kahramanın kendi ruh hâli ve hayal dünyasını anlattığı hikâyelere ben merkezli hikâye” denir.
- Bu hikayelerde kahraman anlatıcı bakış açısıyla eserler yazılır.
- Hikâyenin ana kahramanı yazarın kendisidir.
- Yazar, yaşadığı olayları kendini merkeze koyarak, kendisini birey olarak ele alarak anlatır.
- Bu hikâye türünde yazar, gözlemlerden ve olaylardan hareketle bireysel bunalım ve çıkmazlara yönelir. Bu nedenle bu hikâyelere “bireyi birey olarak ele alan hikâyeler” de denir.
- Hikâye kahramanı dış dünyayı içinde bulunduğu psikolojiye göre algılar ve anlatır ve sonunda çıkmaza girerek hayal dünyasına sığınır.
- İlk defa Batı’da görülen bu tarz hikâyenin önde gelen temsilcisi Franz Kafka’dır.
- Ben merkezli öykünün Türk edebiyatındaki ilk temsilcisi Haldun Taner’dir. Bilge Karasu, Oğuz Atay ve Nezihe Meriç de bireyi birey olarak ele alan (ben merkezli) hikâyeler yazmışlardır.
d)Küçürek Hikâye (Öykü):
- Hikâyenin bir alt türü olan küçürek hikâye, çok kısa metinlerdir.
- Küçürek hikâyenin tanımı ve özellikleri hakkında çeşitli görüşler vardır. Türk edebiyatında küçürek hikâye türü için “minimal öykü”, “çok kısa öykü”, “öykücük”, “kısa kısa öykü”, ”kıpkısa
öykü” gibi terimler kullanılmıştır. - Küçürek hikâyeler; insan yaşamından dondurulmuş kısa anlar, yaşanmış küçük olaylar, anekdotlar, kurulan düşlerden birisi, bir monolog, bir içsel konuşma olarak okuyucunun karşısına çıkar.
- Bu tür hikâyelerde de diğer hikâyelerde olduğu gibi insana özgü gerçekler (bireyselleşme, yalnızlık, yabancılaşma vb.) tematik yapıyı oluşturur.
- Küçürek hikâyelerde çok küçük bir olay ya da durum anlatıldığı için şahıs kadrosu, zaman ve mekân gibi yapı unsurları sınırlıdır.
- Türk edebiyatında Ferit Edgü, Küçük İskender, Tezer Özlü, Sevim Burak, Tarık Günersel, Haydar Ergülen,Necati Tosuner… önemli küçürek hikaye temsilcileridir.
Örnek:
Burada.
Aman, bir suç olmasın bu!
İnsan birini sevince her şeyi yapar.
Her şey dedikse mantıklı olsun biraz.
Yanlışım varsa, düzeltme!
Necati TOSUNER, 252 Yazardan Minimal Öyküler
Dünya Edebiyatında Hikâye
- Dünya’da ilk hikaye İtalyan yazar Giovanni Boccacio tarafından yazılan“Decameron Öyküleri’ adlı eserdir. Bu eserler çağdaş öykücülüğün başlamıştır..
- Romanla aynı dönemde ortaya çıkan öykü, bir tür olarak karakteristik özelliklerini ancak 19. yüzyılda romantizm ve realizm akımlarının yaygınlaşmasıyla kazanmıştır.
- Rus yazar Çehov, Fransız yazar Guy de Maupassant, Amerikan yazar Henry hikaye örnekleri veren ilk yazarlar arasında sayılmaktadır.
Türk Edebiyatında Hikâye
- Türk edebiyatında ilk hikaye örnekleri, sonradan yazıya geçirilen “halk hikayeleridir.”
- Türk edebiyatında ilk hikaye örneği “Letaif-i Rivayat (1880-1890)’ adlı eseriyle Ahmet Mithat Efendi vermiştir.
- Batılı anlamda ilk hikaye örneği ise Samipaşazade Sezai’nin “Küçük Şeyler” adlı eseridir.
- Servet-i Fünun edebiyatından Halit Ziya Uşaklıgil, Milli edebiyat döneminde Ömer Seyfettin, Cumhuriyet döneminde Sait Faik Abasıyanık, Memduh Şevket Esendal bu türün önemli hikayecilerindendir.
Hikâye-Roman Farkı
- Hikâye, romana göre daha kısadır.
- Hikâyede tek olay bulunmasına karşılık romanda birden çok olay vardır.
- Hikayelerde kişi, çevre, mekan ayrıntılarıyla anlatılmaz ancak romanda ayrıntılarıyla anlatılır.
- Hikâyeler kısa olduğu için anlatım yalın, anlaşılır ve özlüdür. Romanlarda ise anlatım daha ağır ve sanatlıdır.
- Hikayelerde kişi sayısı azken romanda kişi sayısı fazladır.
- Hikayede olaylar kısa bir zamanı kapsar, romanda ise genellikle uzun bir zaman söz konusudur.
- Romanlarda olayın geçtiği dönemin siyasi, sosyal, tarih durumu hakkında bilgi edinilir. Bu durum hikayelerde pek yoktur.
Hikâye-Roman Benzerlikleri
- Her ikisi de anlatmaya bağlı edebi metin türüdür.
- Her ikisinin de yazarı bellidir.
- Her ikisinde de giriş, gelişme ve sonuç bölümleri vardır. (Durum hikâyeleri hariç)
- Her ikisinde de gerçek veya gerçeğe yakın olaylar anlatılır.
- Her ikisinde de olayların geçtiği zaman ve mekân bellidir.
- Her ikisinde de olayları yaşayan kişi veya kişiler vardır.
Anlatmaya Bağlı Edebi Metinler 2
8)Roman
- Yaşanmış veya yaşanması mümkün olan olayları kişi,yer,zaman, mekan, olay ve olay örgüsü göstererek anlatan uzun yazılara roman denir.
- Kişi sayısı fazladır.
- Kişi ve mekan tasvirlerine geniş yer verilir.
- Yapı unsurları kişi,yer, zaman ve olaydır.
- Romanda birden çok olay vardır.
- Romanlar türlere ayrılır. Örneğin; sosyal roman, toplumsal roman, psikolojik roman, gerçekçi roman, realist roman, romantik roman, macera romanı, tarihi roman gibi.
- Romanlar birden çok bakış açısı ile yazılır.
- Romanda olaylar arasında neden sonuç ilişkisi vardır.
- Romanların olay örgüleri olaylar arasındaki neden-sonuç ilişkilerinden doğar.
- Dünya edebiyatında ilk roman örneği Miguel de Cervantes tarafından yazılan Don Kişot adlı eserdir.
- Türk edebiyatında ilk roman örneği ise Şemsettin Sami’nin yazdığı Taaşşuk-ı Talat-ı Fitnat adlı eserdir.
Romanın Ögeleri
- Roman dört temel öğeden oluşur. Romanın kurgusunu oluşturan dört temel unsur “yer, zaman, olaylar zinciri ve şahıs kadrosu “dur. Bazı romanlarda bunlara “fikir” unsuru da eklenir.
1)Kişi (kahramanlar)
- Romanların çoğunda kişi sayısı fazladır.
- Romanda başkarakter ve yardımcı karakterler bulunur.
- Romanda şahıslar ayrıntılı olarak tanıtılır.
- Roman kahramanının yaşamı, geniş bir zaman çerçevesi içinde baştan sona anlatılır. Roman kişileri “tip” ve “karakter” olarak karşımıza çıkar.
a)Tip
- Belli bir sınıfı veya zümreyi temsil eden kişidir.
- Tip evrenseldir, genel özelliklere sahiptir.
- Tipler başkalarında da bulunan ortak özellikler taşıyan ve bu özellikleri en belirgin şekilde temsil eden şahıs veya şahıs grubudur.
- Yazar bazen idealist tip de çizebilir. Bu şekildeki kahramanlar okuyucuda gerçeklik duygusunu yıkar, örneğin tip; hem zengin hem cömerttir, çevresindeki herkese yardım eder.Okuyucu burada işte böyle bir kişi ancak hayal aleminde olabilir diye düşünebilir.
- Edebî metinlerde aydın tipi, alp-eren tipi, âşık tipi, eşkıya tipi, hoca tipi, kahraman tipi, öğretmen tipi, hasta tipi, cimri tipi, zengin tipi gibi farklı farklı tipler görebiliriz.
- Ahmet Mithat Efendi’nin Felatun Bey ile Rakım Efendi romanlarında Felatun tembelliği Rakım Efendi çalışkanlığı temsil eder.
b)Karakter
- Romanda olumlu, olumsuz yönleri ile verilen, belirli bir tip özelliği göstermeyen kişilerdir.
- Karakter, kendine özgü özellikler taşır.
- Karakterler geneli temsil etmez kendine özgü özellikleri vardır.
- Karakterler, birden fazla özelliği olan kahramanlardır.
- Karakterler çok yönlü olup, değişkenliğe sahip kişiler oldukları için bunlara “yuvarlak roman kişisi” de denmektedir.
- Tip ile karakterin en önemli farkı temsil gücünde görülür; çünkü tip, toplumsal boyutu ile karşımıza çıkar ve ait olduğu sosyal durumu veya olayı temsil eder. Oysa karakter birey olarak ele alınır; çelişkileri, acıları, mutlulukları, çıkmazları sadece kendisine aittir ve kendisiyle sınırlandırılmıştır.
- Örneğin; Küçük Ağa romanında Çolak Salih, Arabistan cephesinden bir kolunu kaybetmiş olarak Akşehir’e döner. Başlangıçta ümitsizdir, kötümserdir, hiçbir işe yaramayacağını düşünür.Milli mücadele başlayınca güvenini tekrar kazanır, tek kolu ile silah kullanmayı öğrenir ve milli mücadelenin önemli kahramanlarından biri olur.
2)Olay ve Olay Örgüsü
- Romanlarda birden çok olay vardır. Romanda anlatılan olaylar hayattan alınabileceği gibi, tarihten, anılardan, okunan kitaplardan ve masallardan da alınabilir. Önemli olan, konunun gerçeğe uygun olmasıdır.
- Romanda olaylar her yönüyle ayrıntılı olarak ele alınır.
- Olay örgüsü olayların neden sonuç ilişkisine bağlı olarak birbirine bağlanmasıdır.
- Fatih-Harbiye” romanında Neriman’ın geleneksel yaşam tarzı ile modern yaşam tarzı arasında bocalaması çevresinde gelişenler olay örgüsünü oluşturur. Neriman’ın Şinasi ile arasının günden güne bozulması, Macit ile karşılaşması, Macit’in onu baloya davet etmesi hep bu çatışmanın etrafında birleşen olay parçalarıdır.
3)Çevre (yer)
- Romanlardaki kişilerin yaşadığı, olayların geçtiği yerdir.
- Çevre, okuyucuya ayrıntılı betimlemeler yoluyla anlatılır.
- Romanda olayların geçtiği ve kişilerin yaşadığı yerler, çevre ve diğer mekânlar çok ayrıntılı şekilde verilir.
- Edebî metinlerde mekân, genellikle kişilerin psikolojik özelliklerini ortaya çıkarmanın bir aracı olarak kullanılır.Örneğin; hayatı doğaçlama yaşayan plansız kahramanın odası buna paralel olarak dağınık olarak verilebilir.
4)Zaman
- Romanlarda zaman kavramı değişkenlik gösterir.
- Olay veya olaylar bilinen bir zaman diliminde gerçekleşir.
- Klasik romanda zaman “geçmiş, şimdiki ve gelecek zaman” olmak üzere üç dilimde verilir.
- Çağdaş romanda bu anlayış etkin değildir. İnsanın hatırlama yeteneğinden yararlanılarak zamanlar arası geçiş yapılır. İç içe değişik zaman dilimlerinden söz edilebilir. Birkaç zaman bir arada kullanılabilir.
- Şuur akışı tekniğiyle geriye dönüşler veya ileriye gidişler olabilir.
- Romanlarda olaylar genellikle uzun zaman dilimlerine yayılır. Ancak çok kısa zaman diliminde gelişen olayların bulunduğu romanlara da rastlanabilir.Örneğin Adalet Ağaoğlu’nun romanında olaylar bir günlük zaman diliminde gerçekleşir.
5)Fikir
- Çoğu romanın fikirsel bir yönü de vardır.
- Romandaki olayların, durumların ve davranışların nedenleri araştırılır;kahramanların psikolojik tahlilleri yapılır ve bunlara bağlı olarak romanın ana düşüncesi ve yardımcı düşünceleri belirlenebilir.
6)Dil ve anlatım
- Her romana, eserini kendine özgü görüş, anlayış ve anlatış özelliğine göre oluşturur.
- Anlatmaya bağlı eserlerde, özellikle de roman ve hikâyeler birinci veya üçüncü kişi ağzından anlatılır.
Anlatıcı Bakış Açıları
a)Hâkim (İlahi, Tanrısal) Bakış Açısı
- Anlatıcının olayların içinde yer almadığı ve olaylara müdahale etmediği bakış açısıdır.
- Anlatıcı her şeyi bilen konumundadır; kahramanların zihinlerinden geçenleri, duygularını, iç dünyalarını geçmişte yaşadıklarını, gelecekte olacakları onların en gizli bilgilerini bütün ayrıntılarıyla bilir.
- Yazar, roman kahramanlarından daha fazlasını bilir.
- Anlatım üçüncü kişinin ağzından yapılır.
Örnek
Küçük Hasan hiçbir şey düşünmeden ilerliyordu. Ne evde kendisinin dönmesini bekleyen iki küçük kardeşi ne de dört saat uzaktaki nahiye merkezinde hizmetçilik yapan anası bu anda aklında değildi. Ayranını satıp satamayacağını da düşünmüyordu. Kafasında yalnız bir şey vardı: Bu yolu tekrar yürümek, geri dönmek mecburiyeti…
(Sabahattin Ali, Ayran)
b)Kahraman Bakış Açısı
- Anlatıcı, romanın kahramanlarından biri olarak karşımıza çıkar.
- Yazar, olayları kahramanın bakış açısından anlatır.
- Anlatıcının bildikleri;kahramanın anlattıkları, gördükleri, duydukları ve bildikleri ile sınırlıdır. Olaylar, birinci kişinin ağzından verilir.
Örnek
Çay içmiş miydik o gün, bilmiyorum. Birkaç dakika, saat, gün ya da yıl sonra ben ayağa kalkmıştım. Gidiyordum. Dudaklarımın kenarında bir bilmeceyi çözememenin sıkıntısı. Balkondan salona, salondan antreye, kapıya ve merdivenlere yürüdüğümü anımsamıyorum. Yürümemişimdir belki, balkon kuşları gibi uçmuş gitmişimdir tek başıma. Gökyüzünün rengine dönüşe dönüşe gözden yiterken bakmışsındır arkamdan..
(Hasan Ali Toptaş, Balkon )
Gözlemci Bakış Açısı:
- Anlatıcı, olayların içinde yer almaz; gözlemci durumundadır.
- Yazarın bildikleri, kahramanın bilgilerinden daha azdır sadece gördükleri kadardır.
- Bu bakış açısıyla yazılmış romanlarda gizli bilgilere, kahramanın duygularına, hayallerine ve iç dünyasındaki çatışmalara yer verilmez.
- Olaylar üçüncü kişinin ağzından anlatılır.
Örnek
…Konu buraya gelip dayandığında, hüzünlü hüzünlü çalkalanan büyük bir iştahla o evin bulunduğu yöne doğru bakarak hep kadının güzelliğinden söz ettiler daha doğrusu. Güzelliğinin yanı sıra, melekler kadar iyi oluşundan söz ettiler sonra; dürüstlüğünden, sessizliğinden ve kibarlığından söz ettiler…
( Hasan Ali Toptaş, Nihat)
Roman Türleri
Romanlar bağlı oldukları edebî akımlara ve konularına göre sınıflanabilir.
1)Akımlarına Göre Romanlar
- Edebiyat akımlarına göre romanlar “romantik, realist (gerçekçi), natüralist (doğalcı), estetik, izlenimci, dışavurumcu, toplumcu, yeni roman” olarak sıralanabilir.
2)Konularına Göre Romanlar
- Konularına göre romanlar ise “sosyal roman, tarihî roman, macera romanı, tahlil romanı, duygusal roman, egzotik roman, oluşum romanı, didaktik roman, köy romanı, lirik roman, pastoral roman, otobiyografik roman, aşk romanı, bilimkurgu romanı, belgesel roman” olarak isimlendirilebilir.
a)Sosyal roman:
- Toplumsal sorunların ele alındığı romanlardır.
- Bu tür romanlarda ekonomik sorunlar, sınıflar arası çatışmalar, rejim değişiklikleri, esaret, göç gibi toplumsal yaşamı doğrudan ilgilendiren konular anlatılır.
- Yaşar Kemal’in İnce Memed, Orhan Kemal’in Bereketli Topraklar Üzerinde romanları sosyalromanlardır.
b)Tarihî roman
- Konularını tarihte yaşamış kahramanlardan veya olaylardan alan romanlardır.
- Yazar, tarihî gerçekleri edebiyatın kurmaca özelliğiyle birleştirerek anlatır.
- Namık Kemal’in “Cezmi” romanı edebiyatımızdaki ilk tarihi romandır. Turgut Özakman’ın “Şu Çılgın Türkler” romanı da tarihi romandır.
c)Macera (serüven) romanı
- Macera romanları, anlatılan olayların ve kişilerin olağanüstü özelliklere sahip olduğu romanlardır.
- Roman boyunca merak unsuru her zaman ön planda olur.
- Kahramanlar sürekli hareket hâlindedir, olaydan olaya koşuşma halinde olurlar.
- Ahmet Mithat Efendi’nin “Esrar- Cinayat” ve Alexander Dumas’ın “Üç Silahşorlar” romanı bu türün başarılı roman örneklerindendir.
d)Tahlil (çözümleme) romanı
- İnsanların ruhsal durumlarını, olaylar karşısındaki tepkilerini ve davranışlarını ele alan roman türüdür.
- Tahlil romanları, kişilerin ruhsal durumlarını ayrıntılarıyla çözümlemeye çalışır.
- Bu olaylardan çok, olayların kişi üzerindeki yansımalarına dikkat edilir.
- Bu romanlara “psikolojik roman’ da denir.
- Türk edebiyatındaki ilk psikolojik roman Mehmet Rauf’un yazdığı “Eylül” adlı romandır.
- Peyami Safa’nın “Dokuzuncu Hariciye Koğuşu” romanı da yine psikolojik romanın başarılı örneğidir.
e)Otobiyografik Roman
- Yazarın kendi yaşamını ele aldığı romanlardır.
- Dünya edebiyatında Alphonse Daudet’in “Küçük Şey” ile Maksim Gorki’nin “Ekmeğimi Kazanırken” adlı romanları bu roman türünün başarılı örneklerindendir.
- Türk edebiyatında Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun “Anamın Kitabı”, Peyami Safa’nın “Dokuzuncu Hariciye Koğuşu”, Necip Fazıl Kısakürek’in “Kafa Kağıdı” bu türün örnekleridir.
f)Biyografik Roman
- Toplum tarafından tanınmış bir kişinin hayatının anlatıldığı romanlardır.
- Dünya edebiyatında Alex Haley’in yazdığı “Malcolm X” adlı romanı bu roman türünün başarılı örneklerindendir
- Türk edebiyatında Oğuz Atay’ın “Bir Bilim Adamının Romanı” bu türe örnek gösterilir.Eserde Mustafa İnan’ın hayatı anlatılır.
g) Fantastik Roman
- Olağanüstü ögelerin, kahramanların yer aldığı ve hayal gücünün ön planda olduğu romanlardır.
- Hüseyin rahim Gürpınar’ın “Gulyabani” romanı bu türde kaleme alınmıştır.
h)Egzotik Romanlar
- Uzak, yabancı ülkeleri tanıtmak amacıyla yazılan romanlardır.
- Dünya edebiyatında Pıerre Loti’nin “İzlanda Balıkçısı” bu türe örnek verilir.
- Türk edebiyatında Refik Halit Karay’ın “Nilgün” adlı romanı bu türün başarılı eserlerindendir.
i)Polisiye Roman
- Soygunculuk, hırsızlık, kaçakçılık, cinayet gibi konuların işlendiği roman dürüdür.
- Türk edebiyatındaki ilk polisiye roman Ahmet Mithat Efendi’nin “Esrar- Cinayat” adlı eseridir.
- Dünya edebiyatında Edgar Allen Poe’nun “Morg Sokağı Cinayeti” ile Doyle!ün “Sherlock Holmes” roman serisi bu türün başarılı polisiye roman örneklerdir.
Dünya Edebiyatında Roman
- Roman türünün ilk örneklerini 15. yüzyılda Fransız yazar Rabelais’in yazdığı Gargantua adlı eserdir.
- İspanyol yazar Cervantes’in kaleme aldığı Don Kişot adlı eser modern anlamda ilk roman olarak kabul edilmektedir..
Türk Edebiyatında Roman
- Roman türü Türk edebiyatında Tanzimat döneminde başlamıştır.
- Roman türü Türk edebiyatına ilk etapta çeviriler yoluyla girmiştir.Yusuf Kamil Paşa nın Fransız edebiyatçı Fenelon’dan yaptığı “Telemague (Telemak)” adlı çeviri eser, ilk çeviri roman olarak karşımıza çıkmaktadır.
- Şemseddin Sami’nin ‘Taaşşuk-ı Talat-ı Fitnat” adlı eseri ilk yerli roman kabul edilir.
- Türk edebiyatındaki ilk polisiye roman Ahmet Mithat Efendi’nin “Esrar- Cinayat” adlı eseridir.
- İlk edebi roman Namık Kemal’in yazdığı “İntibah” adlı eserdir.
- Edebiyatımızdaki ilk tarihi roman Namık Kemal’in yazdığı “Cezmi” adlı romandır.
- Edebiyatımızdaki ilk köy romanı Nabizade nazım’ın kaleme aldığı “Karabibik” adlı eserdir.
- Edebiyatımızdaki ilk realist roman Recaizade Mahmut Ekrem’in yazdığı “Araba Sevdası” adlı eserdir.
- Batılı anlamda ilk roman örneği ise Halit Ziya’nın yazdığı “Mai ve Siyah” adlı romandır.
- Edebiyatımızdaki ilk psikolojik roman Mehmet Rauf’un yazdığı “Eylül” adlı eserdir.
- Kurtuluş Savaşımızın doğrudan ele alındığı eser Halide Edip’in yazdığı “Ateşten Gömlek” adlı eserdir.
- İç monolog tarzının kullanıldığı ilk eser Adalet Ağaoğlu tarafından yazılan “Bir Düğün Gecesi” adlı eserdir.
- Edebiyatımızdaki ilk postmodern Oğuz Atay’ın kaleme aldığı “Tutunamayanlar”
adlı eserdir.
Hikâye-Roman Farkı
- Hikâye, romana göre daha kısadır.
- Hikâyede tek olay bulunmasına karşılık romanda birden çok olay vardır.
- Hikayelerde kişi, çevre, mekan ayrıntılarıyla anlatılmaz ancak romanda ayrıntılarıyla anlatılır.
- Hikâyeler kısa olduğu için anlatım yalın, anlaşılır ve özlüdür. Romanlarda ise anlatım daha ağır ve sanatlıdır.
- Hikayelerde kişi sayısı azken romanda kişi sayısı fazladır.
- Hikayede olaylar kısa bir zamanı kapsar, romanda ise genellikle uzun bir zaman söz konusudur.
- Romanlarda olayın geçtiği dönemin siyasi, sosyal, tarih durumu hakkında bilgi edinilir. Bu durum hikayelerde pek yoktur.
Hikâye-Roman Benzerlikleri
- Her ikisi de anlatmaya bağlı edebi metin türüdür.
- Her ikisinin de yazarı bellidir.
- Her ikisinde de giriş, gelişme ve sonuç bölümleri vardır. (Durum hikâyeleri hariç)
- Her ikisinde de gerçek veya gerçeğe yakın olaylar anlatılır.
- Her ikisinde de olayların geçtiği zaman ve mekân bellidir.
- Her ikisinde de olayları yaşayan kişi veya kişiler vardır.
Anlatmaya Bağlı Edebi Metinler 2 yazımız burada sona ermiştir.
Anlatmaya Bağlı Edebi Metinler 2 yazımızla ilgili düşüncelerinizi bizimle paylaşabilirsiniz.
Anlatmaya Bağlı Edebi Metinler 2 konusuyla ilgili üniversite sınavlarında her sene ortalama bir soru gelmektedir.
Anlatmaya Bağlı Edebi Metinler 2 bu yüzden kapsamlı ve ayrıntılı bir şekilde anlatılmıştır.