Boşaltım Sistemi ( Üriner Sistem ) Kapsamlı Konu Anlatımı
Ders Sarayının sizler için hazırlamış olduğu Boşaltım Sistemi ( Üriner Sistem ) Kapsamlı Konu Anlatımı yazımıza hoş geldiniz. Boşaltım Sistemi Kapsamlı Konu Anlatımı yazımızda, Boşaltım Sistemi Organları, Soluk Alıp Verme Olayı, Solunum gazlarını Taşınması ve Solunum Sistemi Hastalıkları ve Sağlığının Korunmasını kapsamlı bir şekilde ele aldık.
Solunum Sistemi Kapsamlı Konu Anlatımı yazısını daha iyi anlayabilmeniz için önceki konu anlatımlarından, Bağışıklık Sistemi Konu Anlatımı, Lenf Dolaşımı Konu Anlatımı ve Dolaşım Sistemi Konu Anlatımı ve Solunum Sistemi yazılarımızı da okumanızı tavsiye ederiz. Haydi başlayalım.
Boşaltım Sistemi ( Üriner Sistem )
Kazanımlar
Boşaltım Sistemi ( Üriner Sistem ) ile ilgili kazanımlar şöyledir.
11.1.6. Üriner Sistem
Anahtar Kavramlar
böbrek, böbreğin yapısı, böbrek nakli, diyaliz, mesane, nefron, üreter, üretra Boşaltım Sistemi Organları
11.1.6.1. Üriner sistemin yapı, görev ve işleyişini açıklar.
a. Üriner sistemin yapısı işlenirken görsel ögeler, grafik düzenleyiciler, e-öğrenme nesnesi ve
uygulamalarından yararlanılır. Boşaltım Sistemi Organları
b. Böbreğin alyuvar üretimine etkisi üzerinde durulur. Boşaltım Sistemi Organları
c. Böbrek diseksiyonu ile böbreğin yapısının incelenmesi sağlanır.
11.1.6.2. Homeostasinin sağlanmasında böbreklerin rolünü belirtir.
11.1.6.3. Üriner Sistem rahatsızlıklarına örnekler verir. Boşaltım Sistemi Organları
a. Böbrek taşı, böbrek yetmezliği, idrar yolu enfeksiyonu belirtilir. Boşaltım Sistemi Organları
b. Diyaliz kısaca açıklanarak, diyalize bağımlı hastaların yaşadıkları problemler ve böbrek
bağışının önemi vurgulanır. Boşaltım Sistemi Organları
11.1.6.4. Üriner sistemin sağlıklı yapısının korunması için yapılması gerekenlere ilişkin
çıkarımlarda bulunur. Boşaltım Sistemi Organları
Boşaltım Sistemi (Üriner Sistem )
Kapsamlı Konu Anlatımı
İnsan vücudunda aynı anda yüzlerce metabolik reaksiyon gerçekleşmektedir. Hücrede metabolik faaliyetler sonucunda oluşan ürünler farklı amaçlar için kullanılmaktadır. Üretim ve tüketim aşamalarında açığa çıkan atıkların bir kısmı değişime uğratılarak (geri dönüşüm) canlıda tekrar tekrar kullanılırken bir kısmı ise kısa sürede uzaklaştırılması gereken atıklardır. Bunlara metabolizma atıkları denir.
Vucut icin gerekli olmayan ya da vucuda zararlı olan maddelerin dış ortama verilmesine boşaltım denir. Boşaltımda gorev alan organlardan oluşan sisteme üriner sistem adı verilir. Boşaltım denince ilk akla gelen metabolizma atıkları su, CO2, amonyak (NH3), üre [CO(NH2)2] ve ürik asittir (C5H4N4O3). Su; akciğerler, böbrekler ve deri yoluyla dışarıya verilir.
Boşaltım Sisteminin ( Üriner Sistem ) Görevleri
1. Vücutta su oranını düzenleme: Kişinin yeme içme alışkanlıkları, kanın su ve mineral dengesini etkiler. Alınan su miktarı ile atılan miktarın tam uyumu homeostazinin devamı için oldukça önemlidir. Vücuda fazla su alındığında böbrekler seyreltik idrar oluştururken, su azlığında ADH etkisiyle idrar miktarı azalır, az ve yoğun idrar oluşur
2. Tuz ve elektrolit dengesini düzenleme: Böbrekler Na+, Cl–, K+, HCO3 – gibi elektrolitlerin dengelenerek, hücre dışı sıvı hacminin ve kan basıncının düzenlenmesinin sağlanmasında görev alır.
3. pH değerinin düzenlenmesi: İnsan kanının pH’si 7,4’tür. Bu değerdeki küçük sapmalar ölüme neden olabildiğinden bu değerin sabit tutulması görevini, böbrek ve akciğerler üstlenmiştir.
4. Metabolik atıkların uzaklaştırılması: Proteinlerin yıkımı ile açığa çıkan üre, nükleik asitlerin yıkımı ile açığa çıkan ürik asit ve kasta kreatin fosfatın yıkımı ile oluşan kreatininin vücuttan uzaklaştırılması böbrekler sayesinde olur. Ayrıca yaşlı alyuvarların yıkım ürünleri (bilirübin) ve bazı toksik maddeler de böbrekler aracılığı ile vücuttan uzaklaştırılır.
5. Zararlı kimyasalların vücuttan uzaklaştırılması: Yabancı kimyasal madde olan ilaçlar, gıda boyanmasında ve korunmasında kullanılan katkı maddeleri ve tarım ilaçları böbrekler yardımıyla vücuttan uzaklaştırılır.
6. Alyuvar yapımı: Böbrek epitel hücreleri eritropoietin hormonu salgılar. Bu hormon, kemik iliğini etkileyerek alyuvar yapımını sağlar. Eritropoietinin yaklaşık %85’i böbreklerden, %15’i karaciğerden dolaşıma verilir. Böbrek rahatsızlıkları esnasında karaciğer, eritropoietin ihtiyacını karşılayamaz. Bu durum kansızlık (anemi) gelişimine neden olur.
7. Glikoz sentezi: Uzun süren açlık durumunda böbrekler amino asit ve diğer bazı öncül maddelerden glikoz üreterek kana verir. Uzun süreli açlıklarda kana verilen glikozun verimi, karaciğerin kana verdiği glikoz verimine yakındır.
8. Atardamar basıncının düzenlenmesi: Böbrekler değişken miktarlarda su ve sodyumu atarak uzun süreli kan basıncının düzenlenmesinde etkin rol oynar.9. İnaktif D vitamininin, aktif D vitaminine dönüştürülmesi: Besinlerden alınan ya da güneş ışınları yardımıyla deride sentezlenen inaktif D vitamini, karaciğerin ardından böbreklerde aktif D vitaminine dönüştürülür. Aktif D vitamini kemiklerde kalsiyum birikimi ve sindirim kanalında kalsiyum emilimi için gereklidir.
İnsanda boşaltım sistemi; böbrekler, idrar kanalları (üreter), idrar torbası (mesane) ve idrar boşaltım kanalından (üretra) oluşur.
Boşaltım Sistemi ( Üriner Sistem ) Organı Böbrekler:
İnsanlarda yaklaşık olarak 10- 12 cm uzunluğunda, ortalama 160 g ağırlığında ve fasulye tanesi şeklinde iki böbrek vardır.
Dış kısmı bağ dokudan oluşan ince bir zarla çevrili olan böbrekler, karın boşluğunun arka tarafında, bel hizasında ve omurganın iki yanında yerleşmiştir. Böbreğin boyuna kesitinde üç kısım ayırt edilir. Dışta koyu kırmızı renkte kabuk (korteks) bölgesi, içte yumuşak ve açık renkli öz (medulla) bölgesi bulunur.
Böbreğin orta kısmında ise idrar kanalının çıktığı geniş bir çukur alan bulunur. Bu bölge havuzcuk olarak adlandırılır. Havuzcuk idrar toplama kanallarının sonlandığı kısımdır.
Böbreklerin yapı ve görev birimine nefron denir.Her böbrekte yaklaşık bir milyon nefron bulunur. Nefronlar, ince uzun boşaltım kanalı ve kılcal kan damarı yumağı olan glomerulustan oluşur.
Glomerulus
Boşaltım kanalının kapalı ucunun genişleyerek kese şeklinde oluşturduğu Bowman kapsülü ile çevrilmiştir. Glomerulus ve Bowman kapsülünün birlikte oluşturduğu yapıya Malpigi cisimciği denir. Bu yapılar böbreğin kabuk bölgesinde yer alır.
Bowman kapsülünün devamı olan boşaltım kanalı kabuk bölgesinde kıvrımlar yaparak proksimal tüp adını alır. Bu kanal öz bölgesine inerek “U” şeklindeki henle kanalını, tekrar kabuk bölgesine çıkarak daha az kıvrımlı yapı olan distal tüpü meydana getirir. Distal tüp, idrar toplama kanalına bağlanır.
İdrar toplama kanalları öz bölgesinde malpigi piramitlerini oluşturur. Bu kanallar böbreğin ortasındaki havuzcuk denilen bölgeye bağlanır. Havuzcuk ise böbrekten çıkan idrar kanalına açılır.
Her böbreğe aorttan ayrılan bir böbrek atardamarı girer. Böbrek atardamarı pek çok kola ayrılarak nefronlara kan getiren getirici atardamarları oluşturur. Getirici atardamar, Bowman kapsülü içindeki glomerulus yumağını oluşturan kılcallara ayrılır.
Glomerulustan ayrılan kılcallar birleşerek götürücü atardamarı oluşturur. Götürücü atardamar böbrek kılcallarını oluşturarak nefron kanalcıklarını sarar. Kanalcık etrafındaki kılcal damarların bir araya gelmesiyle oluşan böbrek toplardamarı ise böbrekten çıkarak kanı kalbe götüren alt ana toplardamara bağlanır.
İdrar toplama kanalları öz bölgesinde malpigi piramitlerini oluşturur. Bu kanallar böbreğin ortasındaki havuzcuk denilen bölgeye bağlanır. Havuzcuk ise böbrekten çıkan idrar kanalına açılır.
Her böbreğe aorttan ayrılan bir böbrek atardamarı girer. Böbrek atardamarı pek çok kola ayrılarak nefronlara kan getiren getirici atardamarları oluşturur. Getirici atardamar, Bowman kapsülü içindeki glomerulus yumağını oluşturan kılcallara ayrılır.
Glomerulustan ayrılan kılcallar birleşerek götürücü atardamarı oluşturur. Götürücü atardamar böbrek kılcallarını oluşturarak nefron kanalcıklarını sarar. Kanalcık etrafındaki kılcal damarların bir araya gelmesiyle oluşan böbrek toplardamarı ise böbrekten çıkarak kanı kalbe götüren alt ana toplardamara bağlanır.
Glomerulus kılcalları iki atardamar arasında bulunduğundan yüksek ve sabit kan basıncına sahiptir.
Bu nedenle vücut kılcallarından farklı olarak iki katlı yassı epitel dokudan oluşmaktadır. Bu yapı hem yüksek kan basıncına dayanıklılığı sağlar hem de glomerulus kılcallarından kan hücrelerinin, büyük kan proteinlerinin ve yağ moleküllerinin Bowman kapsülüne geçişini engeller.
İdrar kanalları:
İdrar kanallarının her birinin uzunluğu 25 cm’dir. İdrar kanalları böbreklerin havuzcuk bölgesinden çıkar ve idrar torbasına bağlanır. İdrar kanalının idrar torbasına bağlandığı yerde tek yöne açılan ve idrarın tekrar idrar kanalına geçmesini önleyen kapakçıklar vardır.
İdrar torbası:
Kaslı bir yapı olan idrar torbası kasık bölgesinde yer alır. Esnek bir yapıya sahip
olduğundan 1-1,5 L idrar alabilir. Genelde 250-300 cm3 ü dolunca idrar torbasının kasları uyarılır ve
boşaltım isteği doğar.
İdrar boşaltım kanalı:
İdrarın idrar torbasından dışarı atıldığı açıklıktır. İdrar torbası kasılarak idrarın üretradan dışarı atılmasını sağlar.
Nefronun İşlevi ve İdrar Oluşumu
Kanda yer alan çeşitli maddelerden idrar oluşumu sırasında nefronlarda süzülme, geri emilme ve salgılama adı verilen üç işlem gerçekleşir. Bu işlemlerin her biri, vücudun ihtiyaçlarına göre düzenlenir. Örneğin vücutta fazla miktarda sodyum olduğu zaman sodyumun az bir kısmı geri emilerek idrarla atılır. Böylece fazla sodyum vücuttan uzaklaştırılmış olur.
Süzülme
Süzülme, kan basıncı ve difüzyon etkisi ile kan plazmasındaki küçük moleküllerin glomerulus kılcallarından Bowman kapsülüne geçmesidir.
İdrar oluşumu bu olayla başlar. Süzüntüde glikoz, amino asit, vitaminler, mineraller ve tuzlar, su, azotlu (üre, ürik asit, kreatin, NH3) atıklar bulunur.
İdrar süzülme hızı, glomerulustaki kan basıncı dışında Bowman kapsülü hidrostatik basıncından da etkilenir. Hidrostatik basınç Bowman kapsülünden glomerulus kılcallarına doğru sıvı itilmesini sağlayan sıvı basıncıdır.
Bowman kapsülünde hidrostatik basınç artışı süzülmeyi azaltırken basıncın azalması süzülmeyi hızlandırır. İdrar yollarında tıkanma ile sonuçlanan bazı patolojik durumlarda Bowman kapsülü basıncı artarak süzülmenin azalmasına neden olur. Bu duruma, kalsiyum veya ürik asidin çökelmesi sonucu oluşan taşların idrar kanalını tıkayıp Bowman kapsülü basıncını arttırması örnek verilebilir. Tedavi edilmezse süzülmeyi azaltarak böbreğe zarar verebilir.
Geri Emilme
Bowman kapsülüne süzülmüş sıvı içerisinde zararlı maddelerin yanında vücut için yararlı birçok madde (su, glikoz, amino asit, vb.) geçer. Bu yararlı maddelerin hepsinin doğruca böbreklerden idrarla atılması
canlıda homeostaziyi olumsuz etkileyecek, hatta yararlı maddelerin pek çoğunun atılmasından kaynaklanan ölüme sebebiyet verebilecektir.
Bu nedenle yararlı maddeler, vücudun ihtiyacını karşılamak için aktif taşıma veya pasif taşımayla nefron kanalında bulunan epitel hücreler tarafından geri emilir. Buradan boşaltım tüplerini saran kılcallara
geçer. Geri emilme nefrondan kana doğrudur. Tüpün içinden akan sıvı ile tüpleri saran kılcalların içinden akan kanın akış yönü birbirine terstir.
Bu durum geri emilimi arttırıcı yönde etki eder. Böbrek tüplerinde geri emilim, sırasıyla şu şekilde gerçekleşir:
a) Proksimal tüpte geri emilim:
Böbreğin korteks tabakasında bulunan proksimal tüpten, süzüntüdeki su, sodyum klorür (NaCl), bikarbonat (HCO3–) ve potasyumun (K+) bir kısmı, glikoz ve amino asitlerin tamamı geri emilir. Geri emilen bikarbonat sayesinde vücut sıvılarının pH dengesi korunur. Glikoz, amino asit ve Na+ aktif taşımayla; HCO3– ve K+difüzyonla, H2O ozmozla geri emilir. Proksimal tüpte gerçekleşen tüm bu geri emilime rağmen burada bulunan sıvının toplam ozmolaritesi (toplam çözünmüş madde konsantrasyonu) değişmez.
Proksimal tüpte sodyum geri emilimi fazla olduğu hâlde, suya geçirgenliğinin de fazla olması ve suyun sodyumla birlikte geri emilmesi sayesinde sodyum konsantrasyonu sabit kalır.
Bikarbonat iyonları, glikoz ve amino asitler suya oranla daha fazla geri emildiğinden bu maddelerin konsantrasyonları, proksimal tüp boyunca azalır. Kreatinin gibi aktif olarak geri emilemeyen maddelerin konsantrasyonları proksimal tüp boyunca artar. Süzüntünün hacmi azalır fakat toplam ozmolaritesi değişmez.
b) Henle kulpunun inen kolunda geri emilim:
Suyun geri emilimi burada devam eder. Henle kulpunun etrafındaki doku sıvısının ozmotik basıncı yüksek olduğundan buradan doku sıvısına ozmozla su geçer.
Fakat tuz ve çözünmüş diğer küçük maddeler için kanal bulunmadığı için tuz ve çözünmüş maddelere geçirgenlik düşüktür. Süzülen sıvının %20’si henle kulpundan geri emilir. Bu emilimin neredeyse tamamı inen kolda gerçekleşir. Süzüntü burada su kaybettiğinden çözünmüş madde konsantrasyonu artar. Konsantrasyonun en yüksek olduğu kısım, henle kulpunun dirsek kısmıdır.
c) Henle kulpunun çıkan kolunda geri emilim:
Henle kulpunun çıkan kolunda, sodyum klorür ve potasyumun aktif olarak geri emilimi sağlanır. Kalsiyum, magnezyum, bikarbonat gibi iyonların önemli miktarları burada geri emilir. Henlenin çıkan kolu suya karşı geçirgen değildir. Bunun sonucunda süzülen maddelerin geri emilimi devam ederken suyun Henle kulpunda kalması distal tüpe doğru akan süzüntünün giderek seyreltik olmasına sebep olur.
ç) Distal tüpte geri emilim:
Bu kısımda suyun geri emilimi devam eder. Sodyum klorür, kalsiyum, magnezyum, bikarbonat geri emilir. Böbrek üstü bezinin kabuk bölümünden salgılanan aldosteron hormonu sayesinde, distal tüpe K+ salgılanır, Na+ geri emilir. Böylece vücut sıvılarının K+ ve Na+ konsantrasyonlarının ayarlanması
sağlanır. Distal tüpte su geri emilimi, hipofiz bezinin arka lobundan salgılanan antidiüretik hormon (ADH) tarafından kontrol edilir. Yüksek ADH düzeyinde tüpün bu bölümü suya karşı geçirgendir.
ADH yokluğunda ise suya geçirgenlik azalır. Bu özellik idrarın seyreltilmesi veya yoğunlaştırılmasında önemlidir. Ca+2 geri emilimi, D vitamini etkisiyle gerçekleşir. Distal tüp boşluğunda, kontrollü olarak H+ iyonu salgılanması ve bikarbonat iyonunun geri emilimi, vücut sıvılarının pH değerinin düzenlenmesine katkı sağlar.
d) İdrar toplama kanalında geri emilim:
Süzüntünün havuzcuğa taşınmasını sağlayan kanaldır. Süzüntü, nefronda ve idrar toplama kanalında işlenerek idrara dönüşür. O yüzden bu kısım, idrarı işleyen son yer olması nedeniyle idrarla atılacak çözünür maddelerin, vücut dokularına geri emilecek maddelerin ve su miktarının ayarlanmasında çok önemli rol oynar. Süzüntü, toplama kanalının epitel hücreleri boyunca ilerlerken taşıma ve geçirgenlik, hormonlarla kontrol edilerek idrar yoğunluğu ayarlanır. Ozmotik basıncı yüksek olan doku sıvısına, toplama kanalından ozmozla su geçişi olur. Suya geçirgenlik ADH düzeyi ile kontrol edilir. Toplama kanalı, öz bölgesinde üreye geçirgendir. Kanalda üre yoğunluğu yüksek olduğundan ürenin bir kısmı difüzyonla doku sıvısına oradan da kana geçer (geri emilir).
Tuzların geri emilimi aktif taşımayla gerçekleşir. Böylece doku sıvısındaki yoğunluk artar. Toplayıcı kanal epitel hücreleri buraya H+ iyonu salgılayarak asit-baz düzenlenmesine katkıda bulunur. Böbrekte gerçekleşen tüm bu işlemler homeostazinin korunması için oldukça önemlidir
Salgılama (Sekresyon)
Penisilin gibi bazı ilaçlar, besin yoluyla alınan gıda boyaları ve zehirli maddeler, NH3, H+ iyonu gibi maddeler salgılanarak atılır. H+ iyonunun süzüntüye salgılanması, idrar pH’sini düşürerek asitliğini arttırır.
Proksimal tüp hücreleri, tüp boşluğuna H+ iyonları salgılar. Aynı zamanda H+ iyonlarını yakalayıp tampon görevi görmesi için sentezlediği amonyağı (NH3) aynı yere salgılar. Amonyak, H+ iyonlarını yakalayıp amonyum (NH4) hâline gelir. Süzüntünün asitliği arttıkça daha fazla NH3 salgılanır. İlaçlar, metabolizma son ürünleri, toksinler tüpe verilerek kanın bu maddelerden temizlenmesi sağlanır.
Distal tüpteki süzüntüye, salgılama yöntemiyle bazı ilaçlar, metabolik atıklar gibi çeşitli maddeler geçer ve bu maddeler idrarla vücuttan uzaklaştırılır. Bu bölüm üreye geçirgen değildir. Buraya ulaşan süzüntü toplama kanalına geçer.
Bir çift böbrekten günde yaklaşık 1600 litre kan geçer. Bu, vücuttaki toplam kan miktarının 300 katıdır. Nefronlar ve toplama kanalları başlangıçtaki süzüntünün yaklaşık 180 litresini işler. Glikoz, amino asit, vitaminler ve diğer organik besin maddelerinin neredeyse tamamı, suyun %99’u geri emilir. Oluşan günlük idrar 1,5 litre kadardır. Süzüntü, toplama kanalından çıktıktan sonra böbreğin havuzcuk bölgesinde idrar olarak toplanır. Buradaki idrar, yoğun ve kana oranla hipertoniktir.
Buradan üreter ile idrar kesesine (mesane) iletilir. Mesane otonom sinirler tarafından kontrol edilir. İdrar kesesindeki idrar miktarı, belirli bir değere ulaşınca üretrayla dışarı atılır.
Boşaltım Sisteminin ( Üriner Sistem ) Sağlığı ve Boşaltım Sistemi Hastalıkları
Boşaltım sistemi organlarının sağlıklı olması homeostatik dengenin sağlanması açısından önemlidir. Aksi taktirde çok çeşitli Boşaltım Sistemi Hastalıkları ile karşılaşılabilir. Boşaltım Sistemi Hastalıkları ile mücadele etmemek için;
• Bol sıvı alınmalıdır.
• Düzenli spor yapılmalı ve temiz havadan yararlanılmalıdır.
• Beslenmeye dikkat edilmeli, acı ve tuzlu besinler fazla tüketmemelidir.
• Sigara, alkol gibi zararlı alışkanlıklardan kaçınılmalıdır.
• Boğaz iltihaplanmaları, çürük dişler hemen tedavi edilmeli, tam iyileşme sağlanmalıdır.
• Antibiyotikler doktorun önerdiği şekilde kullanılmalıdır.
• Ağrılı ve sık idrara çıkma durumunda hemen doktora gidilmelidir.
• Ayakların, idrar yollarının ve böbreklerin üşütülmemesine dikkat edilmelidir.
Bu tür önlemlere dikkat edilmemesi durumunda boşaltım sistemi hastalıkları arasında bulunan, nefrit, böbrek yetmezliği, üremi, albümin, böbrek taşları ve idrar yolu enfeksiyonu (sistit) gibi hastalıklar oluşabilir.
Nefrit:
Nefronların iltihaplanmasına bağlı olarak gelişen bir hastalıktır. Bu hastalık bademcik iltihaplarının ve çürük dişlerin zamanında tedavi edilmemesi, anjin ve kızıl gibi bulaşıcı hastalıklara neden olan mikroorganizmalar ile bazı zehirlerin kan yoluyla böbreklere taşınması sonucu oluşabilir. Nefron iltihaplarının zamanında tedavi edilmemesi böbrek yetmezliğine bağlı ağır sonuçlar doğurabilir.
Böbrek yetmezliği:
Çeşitli iltihaplanmalar, zehirlenmeler, ileri derecede yanıklar böbreklerin sağlıklı çalışmasını engeller. Bu hastaların idrarında protein ve kana rastlanır. Bu durumda böbrek nakli gerekir ya da kandaki atık maddelerin temizlenmesi için hasta diyaliz makinesine bağlanır. Boşaltım sistemi hastalıkları arasında en tehlikeli olan hastalıklardan birisidir.
Üremi:
Böbreklerin görevini yeterince yapamaması durumunda üre kanda birikerek zehirlenmeye neden olur. Bu durum üremi olarak tanımlanır.
Albümin:
Nefronların, kanı tam anlamıyla süzememesi ve aktif taşıma ile geri emilimin sağlanamaması sonucu proteinli maddeler idrara geçer. Buna albümin denir.
Böbrek taşları:
Kalıtımsal olabildiği gibi gereksiz kullanılan bazı ilaçlar sonucu böbrek taşları oluşabilmektedir.
Özellikle kalsiyum oksalat ve kalsiyum fosfat gibi mineral tuzların böbrekte çökelmesi böbrek taşlarını oluşturur. Taşlar yerinden hareket ettiğinde o bölgede tahrişler olur ve buna bağlı iltihaplanmalar, kanamalar ortaya çıkar. Böbrek taşları, boşaltım sistemi hastalıkları içerisinde idrar yolu enfeksiyonu ile birlikte en sık görülen hastalıklardandır.
İdrar yolu enfeksiyonu (Sistit):
Boşaltım sistemi hastalıkları içerisinde sıkça görülen sistit, ağrılı ve sık idrara çıkma şeklinde kendini gösterir ve mikroorganizmaların idrar yollarında iltihaplanmaya neden olması sonucu gerçekleşir.
Ders Sarayının sizler için hazırlamış olduğu Solunum Sistemi Kapsamlı Konu Anlatımı yazımız burada sona erdi. Bağışıklık (Savunma) Sistemi Kapsamlı Konu Anlatımı yazımızda, solunum sistemi içerisindeki bütün yapıları, solunum sistemi hastalıklarını ve solunum sistemi ile ilgili diğer konuları ele aldık..
Solunum Sistemi Kapsamlı Konu Anlatımı yazısını okuduktan sonra konuyu daha iyi anlayabilmeniz için, Destek ve Hareket Sistemi Konu Anlatımı, Sindirim Sistemi Kapsamlı Konu Anlatımı ve Dolaşım Sistemi Kapsamlı Konu Anlatımı ve Solunum Sistemi yazılarımızı da okumanızı tavsiye ederiz.
Sosyal medya hesaplarımızı ve mail adresimizi kullanarak bizi her platformda takip edebilir, bize görüşlerinizi, soru – sorun ve önerilerinizi iletebilirsiniz.
Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere. İyi çalışmalar. 😎
Yasal Uyarı: Yayınlanan içeriğin ve diğer içeriklerin bütün fikri ve mülki hakları https://www.derssarayi.com/ ” a aittir. Kaynak gösterilse dahi içeriğin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan yazının bir bölümü, alıntılanan yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.