Canlıların Çeşitliliği ve Sınıflandırılması Konu Anlatımı
Ders Sarayının sizler için hazırlamış olduğu TYT Biyoloji – Canlıların Çeşitliliği ve Sınıflandırılması Konu Anlatımı yazısına hoş geldiniz. Bu yazımızda biyoloji dersinin 9. sınıf 3. ünitesi olana Canlıların Çeşitliliği ve Sınıflandırılması konusunu örnekler, gerekli uyarılar ve yardımcı resimlerle anlatıp, konuyu daha iyi kavramanızı sağlamak istiyoruz.
Canlıların Çeşitliliği ve Sınıflandırılması yazısını okumadan önce
Canlıların Yapısındaki Temel Bileşenler – 1 Konu Anlatımı
Karbonhidratlar – Canlıların Yapısındaki Temel Bileşenler – 2
Lipitler – Canlıların Yapısındaki Temel Bileşenler –3
Proteinler Canlıların Yapısındaki Temel Bileşenler-4
Enzimler Canlıların Yapısındaki Temel Bileşenler-5
Vitaminler ve Hormonlar Canlıların Yapısındaki Temel Bileşenler-6
Atp Canlıların Yapısını Oluşturan Temel Bileşenler-7
Canlılığın Temel Birimi Hücre
Hücre Zarından Madde Geçişleri
Sitoplazma ve Hücre Organelleri Ayrıntılı Konu Anlatımı yazılarını mutlaka okuyup, sonra bu konu anlatımını okumanız konuyu bütün olarak kavramanız açısından çok daha faydalı olacaktır.
Canlıların Çeşitliliği Ve Sınıflandırılması
Canlıların Çeşitliliği ve Sınıflandırılması kazanımları için tıklayın.
9.3. Canlılar Dünyası 9.3.1. Canlıların Çeşitliliği ve Sınıflandırılması Anahtar Kavramlar
ikili adlandırma, sınıflandırma,
tür 9.3.1.1. Canlıların çeşitliliğinin anlaşılmasında sınıflandırmanın önemini açıklar.
a. Canlıların sınıflandırılmasında bilim insanlarının kullandığı farklı ölçüt ve yaklaşımlar tartışılır.
b. Canlı çeşitliliğindeki değişimler nesli tükenmiş canlılar örneği üzerinden tartışılır.
9.3.1.2. Canlıların sınıflandırılmasında kullanılan kategorileri ve bu kategoriler arasındaki hiyerarşiyi örneklerle açıklar.
a. Canlıların sınıflandırılmasında sadece tür, cins, aile, takım, sınıf, şube ve âlem kategorilerinin genel özelliklerine değinilir.
b. Carolus Linnaeus’un sınıflandırmayla ilgili çalışmalarına değinilir. c. Hiyerarşik kategoriler dikkate alınarak çevreden seçilecek canlı türleriyle ilgili ikili adlandırma örnekleri verilir.
ç. Öğrencilerin canlılar dünyası ile ilgili çektiği/edindiği fotoğraflarlardan video veya bir ürün oluşturmaları sağlanır.
Canlıların sahip olduğu niteliklerin belirli özelliklere göre gruplandırılmasına sınıflandırma denir. Bu konu ile ilgili bilim dalına taksonomi, bununla uğraşan bilim insanına taksonomist adı verilir.
Taksonomi, canlı çeşitliliğini, canlıların geçmişten günümüze kadar geçirdiği değişimi ve aralarındaki benzerlikleri inceleyip belli kurallar içinde canlıların sınıflandırmasını yapan biyoloji alt bilimidir.
Sınıflandırmanın Amacı Nedir?
- Biyolojik çeşitliliği ve bu çeşitliliğin yeryüzü üzerindeki dağılımının nasıl olduğunu anlamak.
- Çok fazla çeşitliliğe sahip olan canlı gruplarını daha kolay ve iyi öğrenilebilir hale getirmek.
- Canlılarla ilgili genelleme yapabilmek. Bir gruptaki canlılardan birisi incelenip öğrenilirse, aynı gruptaki diğer canlılar hakkında da genel bilgiler edinilmiş olur.
- Aynı canlının, farklı bölgelerde farklı adlarla tanınmasını engeller. Bilim insanları arasında iletişim ve dil birliği sağlar.
- Günlük yaşamda kullanılan yaygın isimler canlının bilimsel özelliklerini doğru anlatmayabilir. Örneğin denizatı bir balıktır. Denizhıyarı bir hayvandır. Halka kurdu ise bir mantardır. Bu adlar organizmaların yaygın adıdır ve bu canlıların tümü suda yaşar. Bilimsel adlandırma yöntemine uygun olarak yapılan adlandırmalar yaygın adların kullanılmasıyla ortaya çıkacak karışıklıkları önler.
- Dünya üzerinde yaşamış ve nesilleri tükenmiş eski türler ile yeni türleri karşılaştırmak.
Sınıflandırma Çeşitleri
Bilimsel olarak canlıları ilk sınıflandıran bilim insanı Aristo’dur.
Aristo, canlıları bitkiler ve hayvanlar olarak iki grup şeklinde incelenmiştir. Bu gruplandırmayı yaparken canlıların yaşadıkları ortamları ve dış görünüşlerini dikkate almıştır.
Havada yaşadıklarından ve ikisinin de kanadı olduğundan yarasa ve arıyı aynı gruba almıştır.
Aristo’nun yaptığı bu sınıflandırmaya yapay (ampirik) sınıflandırma denir. Bu sınıflandırma doğru bir sınıflandırma değildir.
Aristo’nun öğrencisi Theophratus (Teofratus) ise bitkileri dış görünüşlerine göre ot, çalı, ağaç olarak üç gruba ayırmıştır.
Bilimsel olarak canlıları ilk sınıflandıran bilim insanı Aristo’dur.
Analog Organ
Ampirik sınıflandırmada kullanılan organların kökenleri farklı, görevleri aynıdır. Bu organlara analog organ (kökendeş) denir.
Örneğin, yarasa kanadı ve arı kanadı analog organlardır. Yarasa kanadı etten, kemikten oluşmuştur. Arı kanadı ise zarsı yapıdadır. Yani kökenleri farklı fakat görevleri aynıdır .
İnsanlar, yeni canlı türlerini keşfetmeye başladıkça Aristo’nun sınıflandırma sistemi yetersiz kalmıştır. 18. yüzyılda Carolus Linnaeus (Karl Linne), o dönemde yeni bulunan canlı türlerini de tanımlamak için daha kapsamlı bir sınıflandırma yöntemi önermiştir. Linnaeus gruplama yaparken John Ray’in (Con Rey) geliştirdiği tür kavramını dikkate almıştır.
John Ray, sınıflandırmada en temel ve değişmeyen birimin tür olduğunu belirtmiştir. Canlıları sınıflandırırken derecelendirilmiş bir düzen oluşturması gerektiğini fark eden Linnaeus, yeni sınıflandırma basamakları oluşturmuştur.
1735 yılında yayınladığı “Doğa Sistemi” adlı eserinde doğanın üç âlemini (bitkiler, hayvanlar, mineraller); tür, cins ve takım kategorilerine ayırmış türler için ilk defa ikili adlandırma (binomial nomenclature) yöntemini kullanmıştır. Bu teknik, türün belirlenmesinde büyük kolaylıklar sağladığı için kısa sürede yaygınlaşmıştır. 1977 yılından itibaren yapılan RNA dizi analizlerini kapsayan teknikler kullanılarak arkeler tanımlanmıştır. Böylece canlılar bakteri, arke ve ökaryotlar olmak üzere üç ana gruba ayrılmıştır .
Günümüzde Kullanılan Sınıflandırma Yöntemi
Sınıflandırma günümüzde, canlıların protein benzeriliği derecelerine göre yapılmakta ve canlıların tüm biyolojik karakterleri göz önünde bulundurulmaktadır. Bu çeşit sınıflandırmaya doğal (filogenetik) sınıflandırma denir.
Filogenetik sınıflandırmada zorunlu kalınmadıkça doku ve organların görev benzerliği dikkate
alınmaz. Türleri birbirinden ayırmak için belirli taksonomik karakterler dikkate alınır. Filogenetik sınıflandırmada canlıların akrabalık derecesini tespit etmek için
♦ Hücresel yapılarının benzerliği,
♦ Anatomik benzerlikler,
♦ Fizyolojik benzerlikler,
♦ DNA ve protein benzerliği,
♦ Vücut simetrisinin benzerliği,
♦ Embriyonel gelişim evrelerinin benzerliği,
♦ Biyokimyasal özelliklerin benzerliği,
♦ Organların kökeni (homoloji) gibi taksonomik kriterler kullanılır.
Homolog Organlar
Embriyonik kökeni aynı olan, yapı ve gelişimleri birbirine benzeyen, aynı veya farklı fonksiyonları yerine getiren organlara homolog organlar denir.
Filogenetik sınıflandırmada doku ve organların homolojisi çok önemlidir. Örneğin insanın kolu, köpeğin ön ayağı, balinanın ön yüzgeci ve yarasanın kanadı, görevleri farklı olmasına rağmen kökenleri aynı olan homolog organlardır. Bu organlar benzer anatomik yapıya ve fizyolojik özelliklere sahiptir.
SINIFLANDIRMADA KULLANILAN KATEGORİLER VE BU KATEGORİLER ARASINDAKİ HIYERARŞİ
Belirli bir kurala göre sıralanmış, belirli nitelikleri taşıyan ve buna göre adlandırılan sınıflandırma birimlerine kategori adı verilir.
Filogenetik sınıflandırmada canlılar, tür ile başlayan ve âlem ile sonlanan 7 farklı kategoride gruplandırılır. Kategoriler, canlının sınıflandırmasında dâhil edildiği basamaklardaki seviye veya derecesini ifade eder. Belirli bir kategoriye dâhil olan ortak özelliklere sahip bireylerin oluşturduğu topluluğa takson denir.
Taksonlar, sahip olduğu niteliklere göre belirli kategorilere yerleştirilir. Belirli bir kategoriye giren bir takson, yine daha geniş ve üst seviyedeki taksonları oluşturmak üzere başka topluluklarla bir araya getirilebilir.
Tür
Tür kavramını ilk ortaya atan kişi İngiliz bilim insanı John Ray’dır.
İngiliz bilim insanı John Ray.
Ortak bir atadan gelen, yapı ve işlev bakımından benzer özellikler taşıyan ve doğal koşullarda çiftleştiklerinde kısır olmayan yavrular (verimli döller) verebilen bireyler topluluğuna tür denir.
Aynı türdeki tüm bireylerin kromozom sayıları aynıdır.(Partenogenez yapan birkaç tür hariç) Ancak farklı türlere ait canlıların kromozom sayıları da aynı olabilir.
Kromozom sayılarının aynı olması bu canlıların aynı tür ya da yakın akraba olduğunu göstermez çünkü önemli olan kromozom sayısı değil, kromozomlar üzerindeki genlerin benzerliği ve niteliğidir.
Bir türdeki bütün bireylerin cinsleri ile sınıflandırma basamaklarında bulundukları diğer yüksek kategorileri aynıdır.
Farklı türlerin kromozom sayısı aynı olabilir.
Filogenetik sınıflandırmanın kurucusu olan Carolus Linnaeus, canlıları sınıflandırırken sadece tür, cins ve takım basamaklarını kullanmıştır. Ancak ilerleyen zamanlarda bu basamaklar ihtiyaçlara karşılık vermediği için familya, sınıf, şube ve âlem kategorileri ilave edilmiştir. Filogenetik sınıflandırmada benzer familyalar takımları oluşturur. Benzer takımların bir araya gelmesiyle sınıflar, sınıfların bir araya gelmesiyle şubeler, şubelerin bir araya gelmesiyle de âlem ortaya çıkar.
Binominal (İkili) Adlandırma:
Türlerin adlandırılmasında iki kelime kullanılır. Birinci kelime büyük harf ile başlar ve eğik yazılır.
Bu kelime, canlının cinsini belirtir. İkinci kelime ise küçük harf ile başlar ve eğik yazılır. Bu kelime tamamlayıcı addır. Bu iki kelime birden canlının tür ismidir.
Pinus nigra, Populus nigra,
Pinus alba, Populus alba
olarak isimlendirilen 4 farklı türün ismi yazılıdır. Bu türlerden pinus nigra ve pinus alba “Pinus” cinsi altında, populus nigra ve populus alba ise “canis” cinsi altında bulunur.
Canlıların Çeşitliliği ve Sınıflandırılması Konu Anlatımı yazımız burada sona eriyor. Canlıların Çeşitliliği ve Sınıflandırılması konusu ile ilgili ek çalışmalar yapmak isterseniz, burayı ziyaret edebilirsiniz.
Sosyal medya hesaplarımızı ve mail adresimizi kullanarak bizi her platformda takip edebilir, bize görüşlerinizi, soru – sorun ve önerilerinizi iletebilirsiniz.
Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere. İyi çalışmalar. 😎
Yasal Uyarı: Yayınlanan içeriğin ve diğer içeriklerin bütün fikri ve mülki hakları https://www.derssarayi.com/ ” a aittir. Kaynak gösterilse dahi içeriğin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan yazının bir bölümü, alıntılanan yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.