Canlıların Yapısındaki Temel Bileşenler – 1
Ders Sarayının sizler için hazırlamış olduğu Canlıların Yapısındaki Temel Bileşenler Konu Anlatımı yazısına hoş geldiniz. Bu yazımızda TYT sınavında Biyoloji dersinin temel konularından olan Canlıların Yapısındaki Temel Bileşenler konusunu örnekler, gerekli uyarılar ve yardımcı resimlerle anlatıp, konuyu daha iyi kavramanızı sağlamak istiyoruz.
Canlıların Yapısındaki Temel Bileşenler Konu Anlatımı yazımıza başlamadan önce Canlıların Ortak Özellikleri Konu Anlatımı yazımızı okumanızı tavsiye ederiz. Çünkü, Biyoloji dersinde konular birbirleriyle oldukça bağlantılı. Bunun için bir konuya geçmeden önce önceki konuyu kavramak, Biyoloji dersini bütün olarak anlamak açısından oldukça önemli. Bu hatırlatmayı da yaptıktan sonra yazımıza geçelim. Gazamız mübarek olsun. 😁
CANLILARIN YAPISINDAKİ
TEMEL BİLEŞENLER
Canlıların Yapısındaki Temel Bileşenler
Konu Kazanımları
9.1.2. Canlıların Yapısında Bulunan Temel Bileşenler konusu kazanımları için tıklayın.
Anahtar Kavramlar asit, ATP, baz, DNA, enzim, hormon, inorganik, karbonhidrat, mineral, organik, protein, RNA, su, tuz, vitamin, lipit 9.1.2.1. Canlıların yapısını oluşturan organik ve inorganik bileşikleri açıklar.
a.Su, mineraller, asitler, bazlar ve tuzların canlılar için önemi belirtilir.
b. Kalsiyum, potasyum, demir, iyot, flor, magnezyum, sodyum, fosfor, klor, kükürt, çinko minerallerinin canlılar için önemi vurgulanır
Canlılar elementlerden oluşmuştur. Tek hücrelilerden çok hücrelilere kadar her canlının toplam kütlesinin yaklaşık %98’i karbon, hidrojen, oksijen, azot, fosfor ve kükürt elementlerinden oluşur. Bu altı elementin yanı sıra 92 doğal elementin %20-25’i canlıların sağlıklı olarak gelişip üreyebilmesi için gereklidir.
Canlıların ortak özellikleri konusunda iki ya da daha fazla sayıda elementin belirli oranlarda bir araya gelmesiyle oluşan bileşiklerin daha üst organizasyonla hücreyi, hücrelerin dokuları, dokuların organ ve sistemleri, sistemlerin ise organizmayı oluşturduğundan bahsetmiştik.
Canlı yapısında bulunan temel bileşikler inorganik ve organik olarak iki grupta incelenir.
İnorganik Bileşikler | Organik Bileşikler |
Su, Asitler Bazlar,Tuzlar, Mineraller | Karbonhidratlar, Lipitler, Proteinler, Enzimler,Vitaminler, Hormonlar, Nükleik asitler, ATP |
İNORGANİK BİLEŞİKLER
Canlıların kendi vücudunda sentezleyemediği ve dışarıdan hazır olarak aldığı maddelere inorganik bileşikler denir.
İnorganik Bileşiklerin Genel Özellikleri ve Görevleri:
- Hücre solunumunda enerji verici olarak kullanılmazlar.
- Vücutta sentezlenemez, dışarıdan hazır alınır.
- Yıpranan dokuların onarılmasında görev alır.
- Metabolik faaliyetlerde düzenleyicidir.
- Sindirime uğramadan hücre zarından geçebilir.
- Canlı hücrelerin yapısına katılır.
- Kanın ozmotik basıncını ayarlar.
1. Su ve Suyun Canlılar İçin Önemi
- Su, canlıların yaşayabilmesi için gereken en temel maddedir. Yaşam su ile başlamış ve geçen üç milyar yıllık süreçte günümüz koşullarına ulaşmıştır.
- Yerkürenin 3/4’ünü su kaplar.
- Dünyada yaşayan canlıların ve insan vücudunun önemli bir bölümü sudan oluşur. Örneğin insan vücudundaki suyun oranı %68 – 70 iken denizanası gibi bazı türlerde bu oran %98’ler düzeyine çıkmaktadır.
- Bununla birlikte bazı bitkisel canlıların, örneğin bir buğday ya da bir fasulye tanesinin içerdiği su miktarı sadece %10 kadardır. Ancak bu durum, bitkilerin bünyelerindeki su oranının, hayvanlara göre daha az olduğunu göstermez. Çünkü kaktüslerde su oranı %90’ı bulmaktadır.
- Gerek bitki ve gerekse hayvanlarda oluşan su kaybı, canlılık mekanizmasının durmasına neden olur ve canlılar yaşamlarını yitirir. Örneğin insan vücudundaki su kaybı %20’lere çıktığında tüm metabolizma işlevleri durur ve canlı hayatını kaybeder. Bu nedenle özellikle su kaybına neden olan diyare, kolera ve benzeri hastalıklar, insan için her zaman korkutucu olmuştur.
Suyun Özellikleri
- Su moleküllerini bir arada tutan hidrojen bağlarının etkisiyle kohezyon kuvveti oluşur. Bu sayede su molekülleri birbirine bağlı kalır.
- Suyun başka moleküllere tutunmasını sağlayan kuvvete adhezyon kuvveti denir.
Not: Yapraklarda terleme sonucunda oluşan emme kuvveti ve kohezyon-adhezyon kuvvetleri sayesinde su, bitkilerin köklerinden yapraklarına kadar kesintisiz bir sütun şeklinde yer çekimine zıt yönde taşınır.
- Suyun kohezyon kuvvetine bağlı olarak oluşan yüzey gerilimi, bazı canlıların su yüzeyinde durabilmesine ve yürüyebilmesine olanak sağlar.
- Su, buharlaşma ısısının yüksek olması sebebiyle etkili bir soğutma sağlar. Karada yaşayan bazı canlılar, artan vücut sıcaklığını terleme yoluyla düşürür.
- Suyun özgül ısısı yüksek olduğundan geç ısınıp geç soğur.
- Sudan kesinlikle ATP elde edilmez.
2. Asitler, Bazlar ve Tuzlar
a) Asitler
* Asitler: Suda çözündüğünde H* veren bileşiklerdir.
* Tatları ekşidir. (Limonun ekşiliği)
* Mavi turnusol kâğıdını kırmızıya çevirir.
*pH aralığı 0-7 arasıdır.
NOT: Yapılarında karbon bulunan asitlerin çoğu organiktir. Örnek: Laktik asit, limonda bulunan sitrik asit, gibi.
-Bazıları ise inorganik asitlerdir.
Örnek: Hidroklorik asit (HCl), Sülfürik asit (H2SO4) gibi.
b) Bazlar
* Suda çözündüğünde hidroksil iyonu (OH-) veren bileşiklerdir.
* Tatları acıdır.
*Elde kayganlık duygusu uyandırır. (Sabunun kayganlığı)
*Kırmızı turnusol kâğıdını maviye çevirir.
*pH aralığı 7-14’dür.
NOT: Yapılarında karbon ve azot bulunduranların çoğu organik bazlardır.
Örnek: Metilamin, Adenin, Timin gibi
-Bazıları ise inorganiktir.
Örnek: NaOH (Sodyum hidroksit), Potasyum hidroksit (KOH)
NOT: Maddelerin asitlik ve bazlığını ölçmek için bir pH ölçeği ya da pH cetveli kullanılır.
* Bu ölçekte değerler 0 ile 14 arasındadır. 0 ile 7 arasındaki değerler asit, 7 ile 14 arasındaki değerler bazdır.7 ise maddenin nötr (nötral) olduğunu gösterir. 7’den 0’a gidildikçe asitlik; 7’den 14’e gidildikçe bazlık derecesi artar.
Asitlik arttıkça hidrojen iyonu, bazlık arttıkça hidroksit iyonu çözeltide artar.
c) Tuzlar:
Asitlerle bazların tepkimeye girmesi sonucu oluşur. Yan ürün olarak su oluşur. Asitlerle bazlar karşılaştığında asidin H+ iyonu ile bazın OH- iyonu birleşir. Bir molekül su açığa çıkar, diğer iyonların birleşmesi ile tuz oluşur.
Örnek: HCl + NaOH → H2O + NaCl
(Asit) (Baz) (Tuz)
NOT: Tuzlar ortam pH’ sını değiştirmez.
3. Mineraller
Mineraller organizmanın yapısında az bulunmalarına rağmen canlılığın devamı için doğadan hazır olarak alınan maddelerdir. Hücrenin yapısına katılabileceği gibi düzenleyici olarak da görev yapabilirler.
- Minerallerin başlıca özellikleri ve görevleri:
*İnorganik bileşiklerdir.
*Enerji vermezler.(İnorganiklerin hepsi enerji vermez)
*Hidroliz (sindirim) olmazlar.
*Sindirilmeden kana karışırlar.
*Hücre zarındaki porlardan geçebilirler.
*Tüm canlılar tarafından dışarıdan hazır alınır.
*Kanın ozmotik basıncını düzenler.
*Minerallerin görevleri kendilerine özgüdür. Bir mineralin eksikliği bir başka mineral ile giderilemez.
*Vücuda fazla alınmasının zararları vardır. (Mesela zehirlenme)
Bunu biliyor muydunuz? İnsan vücudunda en fazla bulunan mineral kalsiyumdur.
Kalsiyum (Ca) : Kemik ve dişlerin yapısına katılır, sinir ve kasların görev yapması in gereklidir. Pıhtılaşmasında rol alır. Kalsiyum eksikliğinde kemiklerde yumuşama ve eğilmeler görülür.
Kalsiyum, vücuda fazla alındığında böbrek taşı oluşumuna ve kireçlenmeye neden olur.
Fosfor (P) : DNA, RNA, ATP ve hücre zarının yapısına katılır. Kemik ve diş oluşumunda görev alır. Eksikliğinde kemik ve diş gelişiminde problemler görülür.
Potasyum (K) : Kalp ritmini düzenler, asit-baz ve su dengesini ayarlar. Sinir hücrelerinde uyartı iletimi için gereklidir. Vücuda yeterli potasyum alınmadığında kaslarda kramp, kalp ritminde bozukluk, yorgunluk, hâlsizlik ayrıca sindirim bozuklukları görülür. Potasyum fazla alındığında ise böbrek ve kalp sorunları ile el ve ayakta karıncalanma meydana gelir.
Klor (Cl): Mide özsuyu oluşumunda, asit-baz dengesinin sağlanmasında, hücre içi ve dışı su dengesinin ayarlanmasında görev alır. Klor eksikliğinde sindirim sorunları ortaya çıkar.
Sodyum (Na): Asit-baz ve su dengesinin ayarlanmasında görev alır, kas kasılması ve sinir hücrelerinde uyartı iletimi için gereklidir. Eksikliğinde iştah azalması ve kas krampları görülür.
Magnezyum (Mg) İnsanlarda kemik ve dişlerin, bitkilerde ise klorofilin yapısına katılır, birçok enzimin yardımcı kısmıdır (kofaktör). Kas ve sinir sisteminin çalışması için gereklidir. Eksikliğinde sinir sistemi bozuklukları görülür.
Demir (Fe): Alyuvarlarda bulunan hemoglobinin yapısına katılır. Demir eksikliğinde anemi (kansızlık), tırnaklarda çökme, bitki yapraklarında sararma gözlenir. Fazla miktarda demir alınması zehirlenmelerin yanı sıra hücrelerin erken yaşlanmasına ve damar sertliğine neden olur.
İyot (I): Tiroit bezinden salınan tiroksin hormonunun yapısına katılır. İyot eksikliğinde basit guatr hastalığı gözlenir. Çocukluk döneminde iyot az alındığında büyüme ve zekâ geriliği görülür.
Flor (F): Diş sağlığının korunması için önemlidir. Florun az alınması diş ve kemik gelişimini aksatırken fazla alınması dişlerde kalıcı sararmaya neden olur.
TYT sınavında Biyoloji dersinin önemli konularından olan Canlıların Yapısındaki Temel Bileşenler konusunun ilk yazısı olan Canlıların Yapısındaki Temel Bileşenler Konu Anlatımı yazısı burada sona eriyor. Sitemizdeki diğer Biyoloji konularına ulaşmak için burayı ziyaret edebilirsiniz.
Bu yazının devamı niteliğinde olan Karbonhidratları ve Yağları anlattığımız konu anlatımı yazılarımızı da okursanız, Biyoloji dersinin önemli konularından Canlıların Yapısındaki Temel Bileşenler konusunu çok daha iyi kavramış olacaksınız.
Sosyal medya hesaplarımızı ve mail adresimizi kullanarak bizi her platformda takip edebilir, bize görüşlerinizi, soru – sorun ve önerilerinizi iletebilirsiniz.
Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere. İyi çalışmalar. 😎
Yasal Uyarı: Yayınlanan içeriğin ve diğer içeriklerin bütün fikri ve mülki hakları https://www.derssarayi.com/ ” a aittir. Kaynak gösterilse dahi içeriğin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan yazının bir bölümü, alıntılanan yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.