Divan Edebiyatı Sanatçıları Konu Anlatımı
Divan Edebiyatı Sanatçıları Konu Anlatımı yazımıza hoş geldiniz.
Divan Edebiyatı Sanatçıları Konu Anlatımı yazımız kapsamlı ve detaylı bir şekilde ele alnımıştır.
Divan Edebiyatı Sanatçıları Konu Anlatımı
13. YY
1)Hoca Dehhani
- Dehhani birçok kaynakta Divan şiirinin Anadolu’daki kurucusu kabul edilir.
- Dehhani, Anadolu’da divan şiirinin din dışı konularda şiirler yazan ilk şairidir.
- Şiirlerinde bahar, gül, içki meclisleri gibi dünya zevklerini; hasret, arzu, heves, içli şikâyetler hâlinde dünyevî aşkın çeşitli görünümlerini, hayatın geçiciliği gibi din dışı konuları işler şiirlerinde.
- Şiirleri Divan şiirinin ilk şiirleri olduğu için teknik yönden güçlü değildir.
- Dehhani’nin bugüne kadar ele geçen şiirleri bir kaside ve altı gazelden ibaret olup toplam yetmiş dokuz beyittir.
- Gazellerinde mazmunlara açık şekilde yer veren şair, Oğuz Türkçesinin en zarif ve en sade şekilde kullanmıştır.
- Şiirleri, Türk edebiyatında gazel ve kaside nazım şeklinin ilk örneklerini vermiştir.
Eseri
Selçuklu Şehnamesi
- Alaeddin Keykubad’ın emri üzerine yazdığı yirmi bin beyitlik Farsça bir mesnevi olduğu rivayet edilir. Ancak eser günümüze ulaşmamıştır.
2)Mevlana Celaleddin Rumî (1207-1273)
- Asıl adı Muhammed, lakabı Celaleddin’dir.
- Türk ve dünya edebiyatının önde gelen sanatçılarındandır.
- Vahdet-i Vücud anlayışıyla şiirler yazmıştır.
- Arapça, Farsça ve Rumca da bilen sanatçı, bu dillerle de şiirler söylemiş, devrin edebiyat dili Farsça olduğundan şiirlerini Farsça yazmıştır.
- Tasavvuf düşüncesini ilahî aşkla birleştirmiştir.
- Şiiri, musiki ve sema sanatıyla harmanlamıştır.
Eserleri:
Mesnevi, Divan-ı Kebîr, Mecalis-i Seb’a, Mektubat, Fihi Mafih
Mesnevi
- Eserlerinin en ünlüsü en hacimlisidir.
- Didaktik özellikler taşımaktadır.
- Konuyu işleyişinde hikayelerden ve fabllardan yararlanmıştır.
- Çelebi Hüsameddin’in isteği üzerine Farsça yazdığı mesnevisidir.
- 25 bin beyittten oluşmaktadır.
- Eser altı ciltten oluşmaktadır.
- Aruzun failatün failatün failün vezniyle yazılmıştır.
Divan-ı Kebîr
- Mevlana’nın ününü sağlayan ikinci manzum eseridir.
- Lirizm yanı ağır basan divanında genellikle tasavvufi konuları işlemiştir.
- Divan’da Şems’in etkisi görülür. Gazellerin çoğunun sonunda Şems mahlası kullanılmıştır.
- Eserin dili Farsçadır, içinde az sayıda Arapça, Türkçe ve Rumca şiir de yer almaktadır.
Mektubat
- Mevlana’nın mensur eserlerindendir.
- Selçuklu Devleti ileri gelenlerine, dönemin devlet adamlarına, dostlarına yazdığı 145 mektubun bir araya getirilmesiyle oluşmuştur.
Fihi Mafih
- Mevlana’nın sohbetleri sırasında başta tasavvuf olmak üzere , din,ahlak, felsefe ile ilgili görüşlerini anlattığı, dünya, şiir ve insan anlayışını söz konusu ettiği konuşmalarından meydana gelmiştir.
Mecalis-i Seb’a
- Yedi Meclis anlamına gelen eser, Mevlana’nın yedi vaazının bir araya getirilmesiyle meydana gelmiştir.
3)Sultan Veled (1226-1312)
- Mevlana’nın büyük oğlu ve Mevlevilik tarikatının kurucusudur.
- Şiirlerini Anadolu halkını aydınlatmak ve Mevlana’nın büyüklüğünü göstermek amacıyla yazmıştır.
- Arada Türkçe şiirler yazsa da eserlerinin çoğunluğunu Farsça şiirler oluşturmaktadır.
- Türkçe şiirleri eski Anadolu Türkçesinin ilk örnekleri sayılmaktadır.
- Mevlânâ’nın tasavvufla alakalı görüşlerini bir sistem halinde birleştirip Mevleviliği bir tarikat olarak gerçek biçimini kazandıran Sultan Veled’dir..
- Sultan Veled’in bilinen beş eseri vardır. Dîvân‘ından başka bilinen İbtidâ-nâme, Rebâb-nâme, İntihâ-nâme adlı üç mesnevisi ile Ma’arif adlı bir de mensur eseri bulunmaktadır.
Divan
- Değişik nazım şekilleri ile yazılmış dini-tasavvufi ve ahlâki şiirler yer alır.
- Hacimli bir eser olan Dîvân’ın gazeller bölümünde Türkçe-Farsça-Rumca yazılmış mülemma manzumeler de bulunmaktadır.
İbtidâ-nâme
- Sultan Veled’in yazdığı ilk mesnevidir.
- Veled-nâme adıyla da tanınan eser, 1291 yılında yazılmış olup içinde 76 Türkçe beyit bulunmaktadır.
- İbdida-name, Mevlânâ hakkında güvenilir bilgi vermesi bakımından önemlidir. Ayrıca Sultan Veled’in kendisi hakkında da eserde bilgi bulunmaktadır.
- Mesnevinin ilk beyti ibtida ile başladığı için İbtida-name adıyla anılmıştır.
Rebâb-nâme
- Sultan Veled’in yazılış sırasına göre ikinci mesnevisidir.
- Mevlânâ’nın Mesnevi’sinin vezninde fâ’ilâtün/ fâ’ilâtün/ fâ’ilün ve onun etkisi altında kalınarak yazılmış olan ve 8124 beyitten oluşan mesnevide 162 Türkçe beyit bulunmaktadır.
- Eser nazım ve nesir karışıktır.
- Eserin dili son derce sadedir.
- Kuran ayetlerinden ve tarikatın özelliklerinden bahsedilmiştir.
İntihâ-nâme
- Sultan Veled’in son mesnevisidir.
- İşlenen konular bakımından bir önceki mesneviye benzer.
- Eserin tamamı Farsçadan oluşmaktadır.
- Nazım ve nesir iç içedir.
Ma’arif
- Sultan Veled’in dini, ahlâki öğütler veren son eseri olup mensur olarak yazılmıştır.
- Eserin dili gayet açık ve sade olup tam bir konuşma dilidir.
4)Ahmet Fakih
- Hoca Ahmed Fakîh veya Sultan Hoca Fakîh adları ile de tanınan sanatçının yaşamı hakkındaki bilgilerde belirsizlik vardır. Ailesi Horasan’dan göç edip Konya’ya yerleşmiştir.
- Mevlana’nın babasından fıkıh dersleri aldığı için kendisine “fakîh” denmiştir. Doğum tarihi bilinmemekle birlikte 1221 yılında vefat ettiği sanılmaktadır.
Eserleri:
Kitâbu Evsâfı Mesâcidi’ş-Şerîfe, Çarhnâme
Kitâbu Evsâfı Mesâcidi’ş-Şerîfe
- Mesnevi nazım şekliye yazılmış bir eserdir.
- Hacdan dönerken Şam, Kudüs, Mekke, Medine ile oradaki kutsal yerler tanıtılmaktadır.
- Kudüs’te iki ay kalan şair, eserin sonuna “Kudüs methiyeleri”ni eklemiştir.
- Eser 339 beyitten oluşmaktadır.
Çarhnâme
- 100 beyitlik bir kasidedir.Yalnız eserin son 17 beyitinin yer aldığı yapraklar eksiktir.
- Çarhname, dini-tasavvufi konuların işlendiği, dini-ahlaki öğütlerin verildiği didaktik bir eserdir.
- Eserde dünyanın faniliğinden, dünya zevklerine kapılmanın yanlışlığından bahsedilmiştir.
- Çarh-nâme, kaside nazım şekliyle ve aruzun “mefâ’ilün mefâ’ilün fe’ulün” kalıbıyla yazılmıştır.
5)Şeyyad Hamza
- Hem hece hem de aruz ölçüsünü kullanmıştır.
- Şiirlerinde mesnevi, kaside ve gazel nazım şekillerinin yanında dörtlükle de yazmıştır.
- Şiirlerini dini-tasavvufi düşünceyle yazan sanatçının din dışı iki gazelinin bulunması, onun dini-tasavvufî tarafının yanında dünyevi boyutunun da bulunduğunun bir kanıtıdır.
- Hece ile yazdığı şiirlerinde aruz zorlamalarından uzak kaldığı için daha pürüzsüz, daha tabii bir dil kullanmıştır.
- Onun varlığı bilinen bazı manzumeleri, Yunus Emre’yi yaratan edebi ortamın hazırlanmasında katkısının olduğunu göstermektedir.
- Şiirlerinin eski Anadolu Türkçesi ile yazılmış olmasına karşın Mecmû’atü’n-Nezâ’ir’de bulunan bir gazeli doğu Türkçesi özellikleri taşımaktadır..
Eserleri
Yusuf u Züleyha
- Eser, Divan edebiyatının bilinen ilk Yusuf u Züleyha’sıdır.
- Aruzun fa’ilâtün / fa’ilâtün / fâ’ilün kalıbıyla yazılmış olan mesnevi 1529 beyittir.
- Eser Kuran’da geçen Yusuf kıssasına dayanmaktadır. Şeyyad Hamza, Kur’an tefsirlerinden de yararlanarak konuyu kendi duygu ve düşünce dünyası içerisinde geliştirerek anlatmıştır.
14. YY
- 14. yüzyılda birçok temsilci yetiştiren divan edebiyatı, 13. yüzyıl şairlerinden Hoca Dehhani’den sonra din dışı konularda ürünler vermeye başlamıştır. Bu yüzyılın en tanınmış şairi Ahmedî’dir. Siyasi ve sosyal sarsıntıların yaşandığı bu yüzyılda edebî niteliği zengin eserler ortaya konmuştur. Bu yüzyılda Arapça ve Farsça sözcükler yoğun bir şekilde dilimize girmeye başlar.
1)Ahmedî (1334-1413)
- Döneminde en fazla eser vermiş sanatçısıdır.
- Eski Anadolu Türkçesiyle eser verenlerin üstatlarındandır.
- Ahmet Fakih, Türk şirinde kurulan milli bir söyleyiş geleneğinin temelini atan büyük bir şairdir.
- “İskendernâme” adlı mesnevisi ile tanınmıştır.
Eserleri:
Divan, İskendernâme, Cemşîd ü Hurşîd, Tervihü’l-Ervah, Mirkâtü’l-Edeb
Divan
- Kasideler, gazeller, terkib-i bent ve terci-i bendlerden oluşan hacimli bir eserdir.
- Eser 2. Murad adına yazılmıştır.
İskendernâme
- Eser, I. Bayezid’in oğlu Emir Süleyman’a sunulmuş sekiz bin beyitlik bir mesnevidir.
- Eserde Makedonya kralı Büyük İskender’in doğu seferi ve doğu ülkelerine yaptığı fetihler anlatılmaktadır.
Cemşîd ü Hurşîd
- Ahmedi’nin Emir Süleyman’ın isteği üzerine kaleme aldığı mesnevisidir.
- Eserde Çin hükümdarının oğlu Cemşîd ile Rum kayserinin kızı Hurşîd arasında geçen aşk anlatılır.
Tervihü’l-Ervah
- Ahmedi’nin tıp ile ilgili mesnevisidir.
- Emir Süleyman’a sunulan eser on bin beyitten oluşmaktadır.
Esrar-name Çevirisi
- İranlı şair Ferideddin Attar’dan yapılmış olan bu çeviri mesneviden eski kaynaklar söz etmemektedir.
Mirkatü’l-Edeb
- Aydınoğullarından, Hamza Bey adına yazılmış olan eser Arapça-Farsça manzum sözlüktür.
2)Aşık Paşa (1272-1333)
- Asıl adı kaynaklarda Ali’dir.Şiirlerinde “Aşık Paşa, Aşık, Muhlisoğlu Aşık” mahlaslarını kullanmıştır.
- Eserlerinde Türkçeye önem verilmesi gerektiğini belirtmiş ve eserlerini bilinçli olrak Türkçe yazmıştır.
- Hem aruz hem hece ölçüsüyle şiirler yazmıştır.
- Şiirlerinde ve “Garibnâme”sinde büyük ölçüde Yunus Emre ve Mevlana etkisi hâkimdir.
- Dini-tasavvufi konularda eserler kaleme almıştır.
- “Garibnâme” (1329) adlı mesnevisiyle “Mevlid” yazarı Süleyman Çelebi’yi etkilemiştir.
- Hece ölçüsüyle yazdığı şiirlerde Yûnus’un etkisinde kalmıştır.
- Mevlid ve Miracnâme türünün ilk örneklerini vermiştir.
Eserleri:
Garibnâme, Fakrnâme, Hikâye, Vasf-ı Hâl, Fürkatname
Garibnâme
- Dini-tasavvufi ve ahlaki bir eserdir.
- Eser 14. yy Anadolu Türkçesinin özelliklerini taşımaktadır.
- Eser 10.592 beyitten oluşmaktadır.
- Eser on bölüme ve her bölüm on destana ayrılmıştır.
Hikâye
- Elli dokuz beyitlik küçük bir mesnevidir.
- Bu mesnevide bir Müslüman, bir Hıristiyan ve bir Yahudi’nin başından geçenler anlatılmaktadır.
Fakrnâme
- Eser 161 beyitten oluşmaktadır.
- Eserde alçak gönüllülük, dünya nimetlerinin hiçe sayarak azla yetinmek gibi konular ele alınmaktadır.
Fürkatname
- Eser 62 beyitten oluşmaktadır.
- Mecazı aşk üzerine kurulan eser, gurbette sevgiliden ayrı kalmanın zorluğu, sevgilinin aşığı aldatıp onun düşmanlarını sevindirmesi, aşığın ağlaya ağlaya gözlerini kaybetmesi gibi motifler anlatılmaktadır.
- Eser, Türk edebiyatında kaleme alınan firaknamelerin ilkidir.
3)Kadı Burhaneddin (1344-1399)
- Kadı Burhaneddin, gazelleri, tuyuğları ve rübaileri ile ün kazanmıştır.
- Tuyuğ nazım şeklini dîvan edebiyatına kazandırmıştır.
- Eserlerinde Azeri Türkçesini kullanır.
- Şiirlerinde cinas ve tevriye sanatını oldukça sık kullanmıştır.
- Farsça edebi dilinden yararlanmakla birlikte dili oldukça sadedir.
- Şiirlerinde tasavvuftan yararlanmakla birlikte, daha çok lirizmden hoşlanan ve dünya zevklerini dile getiren bir şair olarak karşımıza çıkar.
- Şiirlerinde mahlas kullanmamıştır.
Eserleri
Divan
- Divan‘ında 1500 gazel, 119 tuyuğ, 20 rubai var. Şiirinde adını ya da mahlasını anmaz.
- Divan‘ının yanı sıra dini konuları işlediği İksîr-üs Saadet fî Esrâr-ül İbâdet ve Tercîh-üt Tavzîh adlı iki eseri daha vardır.
4)Nesimi
- Nesîmî sâdece yaşadığı asrın değil, bütün Türk edebiyatının da en usta şairlerindendir.
- Arapça, Farsça ve Türkçe şiirler yazmıştır.
- Bazı gazellerinde Hüseyni , Seyyid Nesimi, Naimi, Seyyid mahlaslarını kullanmıştır.
- Şiirlerinde ilahi aşkı işlemiş ve Hurufiliği tanıtıp propagandasını yapmıştır.
- Tuyuğlarıyla ün yapmış sanatçılardan biridir.
- Türk edebiyatının en lirik, en coşkun şairlerinden biridir.
- Kanunî Sultan Süleyman da onun meşhur bir gazeline nazire yazmıştır.
- Türkçe ve Farsça olmak üzere iki divânı vardır.
- Şiirlerini tümüyle Azerice dilinde söylemiştir.
Eserleri:
Türkçe ve Farsça Divan, Mukaddimetü’l-Hakâyık
Türkçe Divan
- Divan’ın bilinen en eski nüshası 1469 tarihlidir.
- Divan’ın 1524 tarihli Kahire nüshasındaki bazı gazellerinde Hüseynî mahlasını kullandığı görülür.
- Farsça şiirleri bazı yazmalarda Türkçe şiirlerinin arasında yer almıştır.
Mukaddimetü’l-Hakâyık
- Hurufuliğe ait esasların anlatıldığı mensur bir eserdir.
5)Gülşehri
- 14. yy Anadolu’sunun önde gelen mutasavvıf şairlerindendir.
- Kırşehir’in Gülşehir kasabasında olduğu için kendisine Gülşehri demiştir.
- Şair, nazım tekniğine hakimdili ve aruz veznini iyi kullanan yüksek derecede bir sanatkardır.
- Mantıku’t-Tayr adlı eserini Türk diliyle Farsçadan daha güzel bir eser yazılabileceğini göstermek amacıyla yazmıştır.
- Eserlerini yer yer doğa tasvirleriyle süslemiştir.
- Türkçe ile şiir yazılamayacağı düşüncesinin ağırlık kazandığı bir dönemde yazdığı Türkçe şiirlerle bunun aksini kanıtlamıştır.
Eserleri:
Feleknâme, Mantıku’t-Tayr, Aruz Risalesi, Kerâmât-ı Ahi Evran, Kudûrî Tercümesi.
Feleknâme
- Gazan Han adına Farsça olarak yazılmış bir mesnevidir.
- Tasavvufi bir eserdir.
- Kuran’dan ve Mevlana’nın Mesnevi’sinden yararlanılmıştır..
Mantıku’t-Tayr
- Eseri, Türk diliyle Farsçadan daha güzel bir eser yazılabileceğini göstermek amacıyla yazmıştır
- Eser, tasavvufi alegorik bir eser olup tamamı sekiz bin beyitten fazladır.
- Eser,Feridüddîn Attar’m Mantıku’t-Tayr adlı eserinin Türkçeye tercümesidir. Gülşehri, konunun ana çerçevesine sadık kalarak Mesnevi, Kelile ve Dimne ile Kaabusnâme’den hikâyeler almıştır.
- Eserde bülbül, papağan, tavus, hüma, kaz, baykuş gibi çeşitli kuşlar padişahlarını bulmak için toplanırlar. Bunlar içinde Hüdhüd’de vardır. Hüdhüd, kuşlara tanrının habercisi olduğunu, yaradılışın sırrını bildiğini, Hz. Süleyman’ın yoldaşı olduğunu onunlar bütün âlemi dolaştığını ardından gelmeleri halinde Kafdağı’nın ardındaki padişahlarına Simurg’a ulaşacaklarını söyler.Ancak yol uzun ve zahmetli olduğundan kuşlar Hüdhüd’e sorular sorar, Hüdhüd’de bütün kuşlara cevap verir.Bitkin olan kuşlar şüphelenir, Hüdhüd’e tekrar soru sorarlar ve Hüdhüd bütün soruları cevaplar.Hüdhüd sonunda Simurg’a ulaşacaklarını söyler, Ancak yolda bazıları durur bazıları yem bulmak aşağı iner bazıları da yol da ölür. Böylece kuşların çoğu telef olur ancak otuz tanesi padişahın bulunduğu yere ulaşabilir. Karşılarına çıkan saraya, Simurg’u görmek için girdiklerinde kendilerinden başka kimsenin olmadığını görürler. Nihayet Simurg’un kendilerindeni kendilerinin de ondan başka bir şey olmadığını anlarlar.
Aruz-ı Gülşehrî (Aruz Risalesi)
- Farsça olarak kaleme alınan on altı varaklık bir risaledir.
- Eserde çeşitli aruz kalıplarından bahsedilmekte ve bunlarla ilgili örneklere yer verilmektedir.
Kerâmât-ı Ahî Evran
- 167 beyitlik küçük bir Türkçe bir mesnevidir.
- Eserde Ahî Evran, cömertliğiyle tanınan Hâtim et-Tâî ile mukayese edilir.
Kudûrî Tercümesi
- Manzum tercüme bir eserdir.
6)Hoca Mesud
- Döneminde kullanılan deyimleri ve atasözlerini nazma geçirmiştir.
- Şiirlerinde sade bir dil kullanmıştır.
- Arapça ve Farsça kelimelere oldukça az yer vermiştir.
- Bazı vezin kusurları bulunmakla beraber Divan edebiyatı nazım tekniklerini iyi bilmektedir.
- Türkçeye tercümeler yaparken sadece sözcük ve kavramlar aktarmamış, kendi yaratıcı gücünden birçok ilavede bulunmuştur.
Eserleri:
Süheyl ü Nevbahar, Ferhengnâme-i Sadî
Süheyl ü Nevbahar
- Eser Farsçadan tercüme edilmiştir.
- Eser beş bin beyitten fazla olup Şehname vezniyle yazılmıştır.
- Eserde ayrıca mesnevinin beyit aralarına yerleştirdiği gazellerle esere özgünlük katmıştır.
- İlk bin beytini yeğeni İzzeddîn Ahmed, geriye kalan 4661 beyti kendisi yazmıştır.
- Yemen padişahının oğlu Süheyl ile Çin hükümdarının kızı Nevbahar arasındaki aşk macerasını anlatır.
Ferhengname-i Sadi
- 1354 yılında kaleme alınan 1073 beyitlik bir mesnevidir.
- Sadi’nın Bostan’ından seçilmiş şiirlerin tercümesidir.
- Ferhengnâme, dinî, ahlaki konularda öğütler veren, bunlarla ilgili hikâyelerin yer aldığı bir eserdir.
- Türkçeye Sadi’den yapılmış ilk manzum tercüme olan eserdir.
- Eser didaktik özellikler taşımaktadır.
15. yy
1)Şeyhi
- Çelebi Mehmet’in gözlerini iyi etmesi üzerine “Dokuzlar” köyü tımar olarak verilmiş aynı zamanda hükümdarın özel doktoru olarak görevlendirilmiştir.
- Dokuzlar köyüne giderken, köyün eski sahiplerinin saldırısına uğramış ve bu durumu padişaha “Harnâme” adlı mesnevi tarzında kaleme aldığı hicviyesi ile anlatmıştır.
- Anadolu’da klasik edebiyatı ana hatlarıyla koyan ilk şairlerdendir.
- Tasavvufla ilgilenmesine rağmen mutasavvıf bir şair değildir.
- Anadolu sahası dindışı edebiyatın kurulmasında önemli rol oynamıştır.
- Eserleri İran şairlerinden çok iz taşıdığı için eleştirilmiştir.
- Şiirlerinde alışılmamış ya da terk edilmiş sözcükleri kullanmaya meraklıdır..
Eserleri:
Harname
- Şeyhi’nin günümüzde en çok tanınan beğenilen mesnevisidir.
- Eser,Çelebi Sultân Mehmet’e sunulmuş 126 beyitlik bir mesnevidir.
- Eser, Türk mizah ve hiciv edebiyatının şaheserlerinden kabul edilir.
- Şair, eserde yük taşımakta pek çok sıkıntılar çeken bir eşeği ele alarak semiz bir öküz gibi olmaya çalışan bu eşeğin başına gelenleri anlatır.
Hüsrev ü Şirin
- Genceli Nizami’nin aynı adlı eserinden tercümedir.
- 2. Murat adına kaleme alınmıştır.
- Eser Hüsrev ile Şirin arasındaki aşk hikayesini anlatır.
- Eser 6944 beyitten oluşmaktadır.
2)Ahmed Paşa (1426-1497)
- 15. yy Anadolu sahası Türk edebiyatının Şeyhi’den sonraki en büyük temsilcisidir.
- Ahmed Paşa, devrinde “sultânü’ş-şuarâ” unvanını kazanmıştır
- Türk edebiyatındaki tanzir yani nazire yazma geleneğinin önde gelen temsilcilerindendir.
- Döneminde kaside alanında en büyük şair olarak kabul edilir.
- Şiirlerinde daha çok beşeri aşk konusunu işleyen Ahmet Paşa, Diban şiirinin bütün inceliklerini şiirlerinde ustaca kullanmıştır.
- Ahmet Paşa kasidelerinin çoğunu Fatih Sultan Mehmet’e yazmıştır. Ünlü Güneş ve Kerem kasideleri de bunlar arasındadır.
- 2. Bayezid’e sunduğu “ab”, Cem Sultan’a sunduğu “benefşe” redifli kasideleri ünlüdür.
- Ayrıca “Vay gönül vay bu gönül vay gönül ey vay gönül” nakaratlı murabbası çok beğenilmiş ve bu esere nazireler söylenmiştir.
- Ahmet Paşa şiirlerini Divan‘ında bir araya getirmiştir.
Eseri:
Divan
3)Necati
- Ahmet Paşa’dan sonra bu asırdaki en büyük şairdir.
- Döneminde “Hüsrev-i Rum” olarak anılan şairin bugüne gelen tek eseri Divan’ıdır.
- Gazel ve mersiyede döneminin en iyi şairleri arasında gösterilmiştir.
- Şiirlerinde deyimlere ve atasözlerine çok yer vermiştir.
- Türkçe kelimelerden redif ve kafiye yaparak Türkçenin şiir dili olarak kullanılmasında büyük çaba harcamıştır.
Eserleri:
“Divan”ının yanında “Leyla vü Mecnun, Risale-i Mihr ü Mah, Risale-i Gül ü Saba, Kimya-yı Saadet, Camiü’l- Hikâyât” gibi eserlerinin olduğu, ancak bu eserlerin bugün elde olmadığı söylenmektedir.
4)Süleyman Çelebi (1346-1422)
- Vesiletün Necat olarak bilinen Süeymen Çelebi’nin ünlü mevlidi, mevlid türünde yazılan eserlerin en güzeli ve en ünlüsüdür.
- Dini-tasavvufi konularda eserler kaleme almıştır.
Eseri:
Vesîlet’ün-Necât (Mevlid)
- 1700 beyitlik mesnevidir. Kendisinden önce ve sonra yazılan mevlitlerin en güzeli ve başarılısıdır. Süleyman Çelebi, eserini Ulu Cami’de imamlık yaptığı sırada olan bir olay üzerine kaleme almıştır. İran’dan gelen bir vaiz bir vaazı sırasında Bakara sûresinin 285. âyeti ile 253. âyetini karıştırmış ve peygamberler arasında fark olmadığı, dolayısıyla Hz. Peygamber’in de Hz. Musa’dan üstün olmadığı şeklinde açıklamada bulunmuştur. Bu olaya çok üzülen Süleyman Çelebi, eserini yazmıştır. Eser, peygamberimize duyulan derin sevginin bir ifadesidir. Sanatçı bu eserini, Hz.Muhammed’in bütün peygamberlerden üstün, en son peygamber olduğunu ispatlamak, şii ve batıni akımlara karşı ehl-i sünnet görüşünü savunmak için yazmıştır.
5)Ali Şîr Nevaî (1441-1501)
- Hamse (Beş mesnevi) sahibi olan ilk sanatçıdır.
- Şiirlerini Türkçe ve Farsça yazmıştır.
- Kaşgarlı Mahmut’tan sonra Türk diline en büyük hizmet eden kişi olarak tanınan Ali Şîr Nevâî, Muhâkemetü’l-Lügateyn adlı kitabında Türkçe ile Farsçayı karşılaştırarak Türkçenin Farsçadan daha üstün olduğunu savunmuştur.
- Ali Şîr Nevâî, Türkçe yazdığı şiirlerinde Nevâî, Farsça yazdığı şiirlerinde ise Fanî mahlaslarını kullanmıştır.
- Anadolu dışında, Çağatay sahasında eser vermiş din dışı Divan şairidir.
- Ali Şir Nevai’nin çocukluk döneminden başlayıp hayatının sonuna kadar söylediği Türkçe şiirlerini toplayarak yedi farklı divan meydana getirmiştir.
Eserleri:
Ali Şîr Nevâî’nin altı Türkçe, biri de Farsça olmak üzere yedi ayrı divanı vardır. Türkçe divanlarını, “Bedayi’ü’l-Bidaye”, “Garâibü’s-Sıgar”, “Nevâdirü’ş Şebâb”, Bedâyiü’l-Vasat”, “Fevâyidü’l-Kiber” ve “Hazâinü’l Maânî” adları altında yazmıştır.
Beş mesnevisinden meydana gelen hamsesi ile Türk edebiyatına ilk hamse şairi olmuştur. Hamse (beş mesnevi) şu mesnevilerden oluşur: “Hayretü’l- Ebrâr”, “Leylâ vü Mecnûn”, “Sedd-i İskenderî”, “Ferhad ü Şîrin”, “Seb’â-i Seyyâre”.
Muhakemetü’l-Lügateyn
- Türkçenin Farsçadan üstün bir dil olduğunu göstermek amacıyla yazdığı bir eserdir.
Mizanü’l Evzan
- Türklerin kullandığı nazım şekillerinden, vezinlerden, aruz kalıplarından söz eder.
Mecalisü’n Nefais
- Türk Edebiyatında yer alan ilk şuara tezkiresidir.
16. YÜZYIL
- Türk edebiyatının en parlak olduğu dönemdir.
- Osmanlı’nın siyasî ve sosyal alanda gösterdiği başarıyı edebiyat ve sanat alanında da göstermiştir.
- Divan şiiri, bu dönemde önemli sanatçılar yetiştirmiştir.
- Anadolu dışında Fuzûlî, Anadolu’da ise Bâkî bu yüzyılın en önemli temsilcileridir.
- Ayrıca bu dönemde Zatî, Bağdatlı Ruhî, Hayalî gibi önemli şairler yetişmiştir.
1)Taşlıcalı Yahya
- 16. yy’da mesnevi şairlerinin tanınmış olanlarındandır.
- Edebiyatımızın hamse sahibi mesnevicilerindendir.
- Hamsesindeki mesneviler “Gencine-i Raz, Gülşen-i Envar, Yusuf ve Züleyha, Şah ü Geda, Usulname”dir.
- Şair, mesnevilerinin konularını İran edebiyatından almamış, kendi oluşturmuştur. Bu yönüyle eserleri orijinaldir.
- Eserlerinde mahalli renk ve çizgilere yer vermiştir.
- Yusuf ve Züleyha, Türk edebiyatında bu isimle yazılan mesnevilerin en değerlisi ve başarılısı kabul edilmektedir.
Eseri:
Divan
2)Bağdatlı Rûhî (?-1605)
- 16. yüzyılın divan sahibi şairleri arasında yer alır.
- Divan içerisinde yer alan hiciv ağırlıklı on yedi bendlik ünlü “Terkib-i bend”iyle şöhret kazanmıştır.
- Terkib-i Bend” başarılı bir sosyal hiciv örneğidir.
- İnsanların zayıf ve eksik yönlerini büyük bir ustalıkla eleştiren şairin “terkib-i Bend”i kendisinden sonra birçok şair tarafından tanzir edilmiştir.
- Tanzimat döneminde Ziya Paşa ve Muallim Naci terkib-i bendine nazire yazmıştır.
- Şiirleri nazım tekniği bakımından zayıftır.
- Bağdatlı Ruhi’nin en çok etkilendiği şair Fuzuli’dir.
Eseri:
Divan
Terkib-i Bent
2)Fuzûlî (1495-1556)
- Sadece 16. yüzyıl değil döneminin değil Divan edebiyatının gelmiş geçmiş en büyük şairi olarak tanınmıştır.
- Eserlerini Azeri lehçesiyle yazmıştır.
- Edebiyatımızda en büyük lirik şairdir.
- Fuzuli’nin şiirlerinin ana teması aşktır.Bazen beşeri aşkı bazen ilahi aşkı anlatır.
- Şiirlerinde işlediği başka tema ise rindliktir.Dünya malına önem vermeme, göz ve gönül tokluğu,saki, şarap, meyhane onun şiirlerinde görmek mümkündür.
- Şiirlerinde tasavvuf önemli yer tutmaktadır.Tasavvuf onun için amaç değil araçtır.Fuzuli aşkı anlatırken tasavvufi mecazlardan yararlanmış ve bu aşkı tasavvufi mecazlarla yoğurmuştur.
- Fuzuli Anadolu sahası şairlerinden Necati ile Azeri şairlerinden Habibi’den etkilenmiştir.
- Fuzuli’nin şiirlerinin bir önemli yanı da Türkçeyi kullanış ustalığıdır. Sanatçı, Türkçeyi aruza uydurmakta oldukça başarılıdır.
- Kanunî daha Bağdat’tan ayrılmadan Fuzûlî’ye maaş bağlanacağına dair söz verilmiş, fakat sonradan bu maaş gündelik 9 akçe gibi onun azımsadığı bir miktardan ibaret kalmış, bunu üzerine şair ünlü “Şikâyetnâme”sini kaleme alarak memnuniyetsizliğini dile getirmiştir.
- Âlim bir şair olan Fuzûlî şiir hakkındaki görüşlerini Türkçe divanının ön sözünde “İlimsiz şiir temelsiz duvar gibidir, temelsiz duvar yıkılıp gider.” sözleriyle dile getirmiştir.
- Arapça, Farsça ve Türkçe divanı vardır.
- Fuzûlî aşkı, ıstırabı, dünyevî zevk ve zenginliklerin boşluğunu ve ölüm düşüncesini olağanüstü bir lirizm ve sanat gücüyle ifade etmiştir. Bu yönüyle o, aşk ve ıstırap
- Fuzûlî kasideler de yazmakla birlikte en çok, gazel türünde şiirler yazmıştır.
Eserleri:
Arapça Divan, Farsça Divan, Türkçe Divan, Leylâ vü Mecnûn, Beng ü Bade, Hadîs-i Erbain Tercümesi, Sohbetü’l-Esmâr, Hadîkatü’s-Süedâ, Mektuplar, Heft-câm (Sâkinâme), Rind ü Zâhid, Sıhhat u Maraz, Enîsü’l-Kalb (Kaside)
Leyla vü Mecnun
- Fuzuli’nin Leyla vü Mecnun eseri kendinden önce ve sonra yazılmış olan Leyla vü Mecnun mesnevilerinin en güzelidir.
- 3096 beyitten oluşan eser mesnevi nazım şekliyle yazılmıştır.
- Fuzuli eserinde Leyla ile Mecnun arasındaki aşkı anlatmıştır. Fuzuli, bu eserinde Mecnun’un Leyla’ya karşı duyduğu beşeri aşkı yüce ve ilahi bir aşka yükseltmiştir.
Beng ü Bade
- Safevi hükümdarı Şah İsmail’e sunulmuştur.
- Bade ile beng arasında laf atışmaların olduğu sembolik bir eserdir.Bade Şah İsmail’i Beng 2. Bayezid’i temsil etmektedir.Sonunda kavgayı bade kazanır.
3)Bâkî (1526-1600)
- Baki 16. yy Osmanlı sahası Türk edebiyatının en büyük şairidir.
- Bâkî, şiirde söyleyiş tarzında yenilik yapmış, imâle ve zihaf denilen dil kusurlarını en aza indirmiştir.
- Baki rind bir şairdir.Ona göre insan, kısa ömrünü en iyi biçimde değerlendirmeli, mümkün olduğunca hayattan tat almalıdır.
- Baki şiirlerinde Ömer Hayyam’dan etkilenmiştir. Ömer Hayyam’ın rubailerde yaptığını Baki’de gazellerinde yaşamaya ve eğlenceye olan düşkünlüğünü samimi bir dille ortaya koymuştur.
- Şöhret kazanmış birçok kasidesi olmakla beraber o, her şeyden önce bir gazel şairidir.
- Şiirlerinde duyguya fazla ağırlık vermeyen şair aklı ön planda tutmuştur.
- Bâkî, gazellerinde hayatın zevklerini terennüm etmiş, insanın fani ömrünü elinden
- Bâkî, şiirini ince hayaller, nükte ve tevriye başta gelmek üzere türlü edebî sanatlarla işleyip zenginleştirmiştir.
- Bir yandan Osmanlı ordusu ve hükümdarlarının savaşlarını şiirlerinde yüceltirken, bir yandan da çok ince aşk ve tabiat şiirleri söylemiştir.
- Bâkî’nin şiirlerinde tasavvufî hemen hemen hiç görülmez.Divanında rastladığımız tasavvufla ilgili kelime ve terimler hüner göstermek için kullanılmış ve sayısı oldukça azdır. Tevhid, münâcât, na’t gibi dini şiirler de yoktur.
- Baki’nin şiirlerinde İstanbul’un mevsimleri, mehtaplı geceleri, güzelleri ve doğa oldukça sık yer alır.
- Şiirinde İstanbul Türkçesini kullanan şair, zaman zaman halk söyleyişinden de yararlanmıştır.
- Şiirleri şekil bakımından kusursuz, nazım tekniği yönünden sağlamdır.
Eserleri:
Divan, Kanuni Mersiyesi, Fezâil-i Mekke , Fezâilü’l-cihâd, Hadis-i Erbain Tercümesi
4)Zâti (1471-1546)
- Devrinde üstat olarak kabul edilen sanatçı, Bâkî, Hayatî ve Yahya Bey gibi şairlere hocalık yapmış değerli bir şairdir.
- Çok sayıda şiir yazan sanatçı, üç ayrı divan oluşturacak kadar gazel ve kasideler yazmıştır.
- Dîvân’ından başka Şem’ ü Pervâne, Ahmed u Mahmud, Ferruh-nâme adlı mesnevileri vardır.
- Asıl ustalığını gazel ve kaside alanında gösteren şair, kaynakların verdikleri bilgiye göre çok kolay, hatta para karşılığı şiir yazdığı söylenir.
- Divan şiiri tekniğini çok iyi bilen bir şair olan Zâtî’nin asıl hizmeti, sanatkarlığından çok genç şairleri yetiştirmekteki ustalığı, üstatlığıdır.
- Zatî, Şeyhî, Ahmed Paşa ve Necati’nin yanı sıra, Divan şiirinin klasik bir görünüm kazandığı 16. yüzyıl Divan şiirine geçişte, köprü görevini üstlenmiştir.
Eserleri:
Şem ü Pervane, Ahmed ü Mahmud, Ferruhname, Siyer-i Nebi, Fal-i Kur’an, Şehrengiz
5)Hayâli
- Asıl adı Mehmet lakabı Bekar Memi’dir.
- Hayali dönemin tezkirecileri tarafından “sultanü”ş-şuara”, “melikü’ş şuara”, “hayali-i meşhur” diye nitelendirilmiştir.
- Hâyalî, heyecan ve hisse çok değer veren bir şairdir.
- Tasavvufi şiirleri olmakla birlikte mutasavvıf değildir.
- Hayali rind, kalender bir sanatçıdır.Şiirlerini sade ve samimi bir duygularını dile getirmiş, tasavvuftan yararlanmıştır.
- Tasavvufi görüşleri şiirlerine bir heyecan ve temel felsefe olarak yerleştirmiştir..
- Şiirlerinde mahalli çizgiler, deyimler ve samimi bir söyleyiş vardır.
- Eserleri zengin bir hayal gücüyle yazılmış, ince ve duyarlı bir üsluba sahiptir.
- Şairin sadece Divan’ı vardır.
Eseri: Divan
6)Nev’i
- Asıl adı Yahya’dır.
- Divanında Türkçe şiirlerinin yanında Farsça kasideleri de vardır.
- Nev’i gerçekte bir gazel şairi olup ününü gazelleriyle kazanmıştır.
- Netaciyül Fünun adlı eseri şairin en çok tanınmış mensur eserlerindendir.Nevi bu eserinde bilim dallarını sınıflandırarak bunların konularını ve bu konularda yazılmış eserleri tanıtmıştır.
- Sade, yapmacıksız bir üslupla âşıkane ve tasavvufi gazeller söylemiş, otuz kadar esere imza atmıştır.
- Hikmetli söz söylemeye düşkün olan Nev’i, kelime oyunlarına, söz sanatına ve süse pek önem vermemiştir.
- Edebiyatımızda sâde dilli ve samimî duygular bulunduran gazelleri ile tanınmıştır.
Eserleri:
Dîvan, Hasb-ı Hâl, Tercüme-i Hadîs-i Erbain, Netaciyül Fünun, Nevâ-yı Uşşak
17. YÜZYIL
- Türk edebiyatının kendi kimliğini bulduğu bir dönemdir.
- Osmanlı devletinde başlayan siyasi gerilemeye karşılık, bu yüzyıl edebiyatında gelişme ve yükselme devam eder.
- İran edebiyatını taklit etme ve örnek tutma alışkanlığı, özellikle bu yüzyılda terk edilmiş. Türk şairleri, kendilerini İran şairleriyle eşit hatta onlardan üstün görmeye başlamıştır.
- Nef’i ve Nâbî bu yüzyılın en önemli şairleridir.
- Ayrıca Şeyhülislam Yahya, Naili, Neşâti, Nevizade Atâî gibi şairler yetişmiştir bu dönemde.
1)Nef’î (1570-1635)
- Nef’î , övgü ve yergi şairidir.Özellikle kendi sanatını övmeyi çok sever.
- Nef’î sanatında göze çarpan önemli bir özellik de onun şiir dilinde ve şiir dilinin kullanımında gösterdiği başarıdır.
- Kelimelerle rahatça oynayabilen, vezni başarıyla kullanan, kafiyelere zahmet çekmeden hakim görünen Nef’i, gür, tok ve kendinden emin bir üsluba sahiptir.
- Kasidelerinin özellikle “nesib” kısmında çok başarılı olmuştur.
- Şiirlerinde konu bütünlüğü hakimdir.
- İstanbul Türkçesini şiirlerinde pürüzsüz kullanmıştır.
- Nef’î , Sebk-i Hindi’nin bazı özelliklerinin görüldüğü ilk şairdir. Mübalağaya düşkünlüğü ve hayal zenginliği onun “Sebk-i Hindi” üslubunun etkisinde kaldığının göstergesidir.Ancak bu Nefi’yi Sebk-i Hindi akımının temsilcisi yapmak için yeterli değildir.
- Şiirinde tezat sanatını ve Farsça tamlamaları oldukça sık kullanmıştır.
- Övgü ve yergilerinde sınır tanımayan sanatçı en güzel “fahriye”leri yazmış, sanat kudreti bakımından kendini İran şairlerinden üstün görmüştür.
- Şiirlerinde iç ve dış musikiye büyük önem vermiş, söz oyunlarına çok fazla ilgi göstermemiştir.
- En yüksek makamdakiler bile onun hicivlerinden kurtulamamış, bu durum, onun ölümüne neden olmuştur.
- Kasidelerinde direk fahriye ile başlayarak kasideye yenilik getirmiştir.
Eserleri:
Farsça ve Türkçe Divan, Siham-ı Kaza, Tuhfetü’l Uşşak(97 beyitlik kaside)
Siham-ı Kaza
Türk hiciv ve mizah edebiyatının önemli eserlerindendir.Eserde esprili manzumelerin yanı sıra küfür ve sövmelerinde olması eserin edebi yönüne gölge düşürmektedir.Eserde babasından başlayarak sadrazamlık, vezirlik gibi önemli mevkilerde bulunan kişileri eleştirmiştir.
2)Nâbî (1642-1712)
- Asıl adı Yusuf’tur.
- Şiirlerini söz oyunlarından uzak, açık, yapmacıksız ve sade bir dille yazmıştır.
- Hikemi şiir ekolünün edebiyatımızda kurucusudur.
- Nabi, şiirin işlevini kişisel ve toplumsal aksaklıkları okuyucuya göstererek okuyucu uyarmak, doğru yola yöneltmek olarak görür.
- Şiirlerinde okuyucusuna sürekli öğüt verip yol gösteren bir tavır sergilemiştir.
- Didaktik, yani öğretici şiirin en başarılı şairlerindendir.
- Eserlerinde duygu ve hayal yerine düşünceye önem vermiştir. Bu nedenle şiirlerinin lirizm yönü zayıftır.
- Bazı hikmet sözleri atasözü gibi kabul edilmiş ve günümüze kadar gelmiştir.
- Manzum ve mensur birçok eseri vardır.
- Şiirlerinde sade, açık ve akıcı bir dil kullanan Nâbî, nesirlerinde hayli ağır bir dil kullanmıştır.
Eserleri:
Hayriyye, Hayrabad, Surname, Tercüme-i Hadis-i Erbain, Münşeat, Fetihname-i Kamaniçe
Hayriyye
- Oğlu için yazdığı öğütler kitabıdır.Nabi eserde oğlunun şahsında döneminin gençlerine öğüt verir.
- Eser döneminin tarihi ve toplumsal yapısını hicvederek bilgiler vermesi açısından da önemlidir.
Hayrabad
- İçinde masalsı öğelerin olduğu bir mesnevidir.
- Eser, Ferüdittin Attar’ın “İlahiname” isimli eserinden hareketle yazılmış dört bölümden oluşan bir mesnevidir.
- Sonu ayrılıkla ve üzüntüyle biten mesnevilerin aksine vuslatla biter.
3)Azmizade Haletî (1569-1630)
- Şiirlerinde de yaşadığı hayattan, değerinin bilinmediğinden ve haksızlıklara uğradığından sık sık şikâyet ettiği görülmektedir.
- Kaside ve gazellerinde kudretli bir şair olan Azmizade Haleti, özellikle rubaileriyle adını duyurmuştur.
- Sanatçı, edebiyatımızda rubai tarzının en usta temsilcisi olarak bilinir.
- Azmîzâde’nin rubailerinin toplamı 900-1000 civarındadır.
- Kendini İranlı ünlü şair Ömer Hayyam’la karşılaştırır ve onun kadar iyi rubai yazdığını sözyler.Nitekim bazı kaynaklarda “Hayyam-ı Rum” olarak geçmektedir.
- Şiilerinde “Sebk-i Hindi”nin etkisi bulunmaktadır.Tasavvuf ve ıstırap şiirlerinin ağırlıklı konusudur.
- İslâm hukukuna dair eserleri, mensur yazıları ve mektupları vardır.
- Şairin iki divanı vardır. Bunlardan biri klasik divan diğeri de rubailerden meydana gelmiş divandır.
Eserleri:
Dîvan, Ahlâk-ı Muhsini, Sâki-nâme, Münşeat (Mensur),Mihr ü Mah
4)Nailî
- Asıl adı Mustafadır.
- Gazel tarzına yeni bir söyleyiş, yeni bir tarz, yeni bir hava getirmiştir.
- Sebk-i Hindi tarzının divan edebiyatındaki ilk temsilcisidir.
- Şiirlerinde anlam derinliği , hayal genişliği ve uzun tamlama kullanımı hakimdir.
- Şiirlerinde ağır bir dil kullanmıştır.
- Şiirde dış ahenkten çok, iç ahenge ağırlık vermiştir.
- Sözcük ve deyimlerin seçilişine büyük dikkat göstermiş, şiirlerini bir kuyumcu titizliğiyle işlemiştir.
- Şiirlerinde çoğunlukla ilahi aşkı işlemiştir.Sanatçı tasavvufu daha çok gazellerinde ve müseddeslerinde işlemiştir.
- Şiirlerinde gereksiz hiçbir sözcük kullanmadığı gibi, uzun da yazmamış, veciz söylemeyi başarmıştır.
- Şiirlerinde anlama ve üsluba çok önem vermiştir.
Eseri:
Divan
5)Nevizade Atâî (1582-1635)
- Asıl adı Ataullah’tır.16. yüzyıl şairlerinden Nevi’nin oğludur.
- Dönemin önde gelen mesnevicilerindendir. hamse sahibidir.
- Dili oldukça ağır ve külfetli olan şairin gazellerinde Fuzûlî, Nev’î ve Bâkî’nin etkileri görülür.
- Bazı mesnevilerde İstanbul’la ilgili motiflere, yani mahalli renklere yer verir.
- Sanatlı ve ağır bir dili vardır.
Eserleri:
Hamseleri: “Âlemnümâ (Sâkinâme), Nefhatü’l-Ezhâr, Sohbetü’l-Ebkâr, Hefthân, Hilyetü’l- Efkâr”dır. Atâî’nin bu eserleri dışında, devrinde yaşayan bazı kişiler hakkında yazılmış 100 beyit kadar tutan “Hezliyyât”ı, yarım kalmış bir “Siyer-i Veysî Zeyli”, sekiz mektuptan oluşan bir de “Münşeât”ı vardır.
6)Neşâtî
- Asıl adı Ahmet’tir.
- İlk şiirlerini Semendi mahlasını kullanmıştır. Daha sonra Neşati mahlasını almıştır.
- Mesnevi eğitimi için Farsça dersleri vermiştir.
- Kaside de yazmış olmakla birlikte, esas ününü gazelleriyle kazanmıştır.
- Neşati, “Sebk-i Hindi”nin önemli temsilcilerindendir.Nitekim gazaellerindeki engin hayal gücü, mübalağalı ifadeler, orijinal benzetmeler, mecazlar, yeni manalar unun Hint üslubu ile olan alakasını göstermektedir.
- Sanatçının 187 beyitlik Hilye-i Enbiya ve 144 beyitlik Şehrengiz’i vardır.
- Kasidelerinde ve gazellerinde Nef’î’nin etkisi görülür.
- Divan edebiyatının Sebk-i Hindî tarzının öncülerindendir.
Eserleri:
Dîvân, Hilye, Edirne Şehrengîzi, Şerh-i Müşkilât-ı Urfî
7)Şeyhülislam Yahya (1552-1643)
- Gazellerinde duru ve sade Türkçe ile söylemiştir.
- Şiirlerinde mahalli unsurlara yer vermiştir.
- Gazel nazım şeklinde üstat olarak tanınmış, onun bu alandaki başarısı daha sonra Nedim ve Nefi gibi şairlerce bile kabul ve takdir edilmiştir.
- Toplumdaki olumsuzlukları, olumsuzluklara sebep olanları iğneleyici bir ifadeyle eleştirir.
- İstanbul Türkçesini başarılı bir şekilde kullanmıştır.
- Az da olsa tasavvufi nitelikte şiirleri vardır.
- Sıcak, etkileyici ve kolay anlaşılan bir anlatımı vardır.
- Divan’ının dışında dinî, tarihî ve edebî konularda risale ve tercümeleri de vardır.
Eseri:
Divan
18. YÜZYIL
- Divan edebiyatının son büyük sanatçılarının çıktığı dönemdir.
- Bu yüzyıldan sonra divan edebiyatı, ikinci derecedeki sanatçıların elinde orijinalliğini yitirmiştir.
- Bu yüzyılda “Mahallileşme akımı” önemli bir edebî harekettir. Bu akımla yerli ve millî özellikler kazanmaya başlayan edebî eserler halk zevkini ve dilini yansıtır hâle gelmiştir.
- Bu yüzyılda Türklere özgü bir nazım şekli olan şarkı çok rağbet görmüştür.
- Nedim ve Şeyh Galip bu yüzyılın ve edebiyatımızın en önemli şairleri arasında yerini almıştır.
- Şeyh Galip Sebk-i Hindi akımının en başarılı örneklerini vermiştir.
1)Nedim (1681-1730)
- Lale Devri sanatçısı olarak tanınmıştır.
- Gazel ve şarkılarının konusu genellikle aşk, sevgili ve şaraptır.Nedim şiirlerinde maddi aşkı işlemiştir.Aşkı sürekli ve ciddi olmaktan çok geçici bir eğlence olarak görmüştür.
- Büyük şairlerin çoğunda görülen tasavvufi aşk Nedim’in şiirlerinde yoktur.
- Yaşadığı devrin güzellerini ve güzelliklerini şarkılarında anlatmıştır.
- Nedim şarkının konusunu genişletmiş en büyük şarkı şairi olmuştur.
- İstanbul Türkçesi onunla büyük ölçüde şiir dili hâline gelmiştir.
- Kasideden çok, gazel ve şarkı türünde başarılı olmuştur.
- Farsça şiirleri de olan şairin hece vezniyle bir de türküsü vardır.
- Yaşamı hep neşeli yanlarıyla gören sanatçı, şiirlerinde hüzün ve kedere yer vermemiştir.
- Kasidelerinde İstanbul’un tabiat güzelliklerini, İstanbul yaşamını ve aşk duygularını tasvir ve ifade etmiştir.
- 15. yy’da Necati Bey ile başlayan ve devam ettirilen mahallileşme akımı Nedim’de daha da gelişmiştir.
- Halk zevkinin inceliklerine dikkat etmiş, halk deyimlerini ve söyleyişlerini şiirlerinde kullanmıştır.
- Divan’ından başka Arapçadan bazı tercüme nesirleri vardır.
Eseri:
Divan
2)Şeyh Galip (1757-1799)
- Şeyh Galip, divan şiirinin son büyük şairidir.
- İlk şiirlerinde Esed, sonraki şiirlerinde Galip mahlasını kullanmıştır.
- Mevlana’dan ve Fuzuli’den etkilenerek şiirler yazmıştır.
- Mevlevilik çevresinde yetişmiş, adeta tasavvuf düşüncesiyle yoğrulmuştur.
- Bütünüyle tasavvufi aşkı işleyen Hüsn ü Aşk mesnevisinde ve divanındaki şiirlerinde de hemen hepsi tasavvufi düşünceyi anlatır.
- Üslup bakımından Sebk-i Hindi akımının etkisinde kalmış ve bu tarzı, şiirlerinde başarıyla uygulamıştır.
- Hint üslubundan dolayı kapalı, ilk başta rahatça anlaşılmayan şiirler söylemiştir.
- Şeyh Galip, çok kullanılan mazmunlar yerine yenilerini kullanmayı denemiştir.
- Şiirlerinde yabancı kelimeleri çok kullanmış ve uzun tamlamalar yapmıştır.
- Ağır ve süslü şiirlerinin yanında sade bir Türkçe ile söylediği şiirleri de vardır.
- Duygu, düşünce ve heyecanlarını ustalıkla dile getiren lirik bir şairdir.
- Sade bir dille yazdığı türküsü vardır..
Eserleri:
Divan, Hüsn ü Aşk, Şerh-i Cezîre-i Mesnevi, Es-Sohbetü’s-Sâfiyye
Hüsn ü Aşk
- Nâbî’nin Hayrabad adlı mesnevisinin övülerek bu mesnevinin üstüne başka mesnevinin yazılamayacağı iddiasının doğru olmadığını ispat etmek amacıyla yazdığını söylemiştir.
- Eserde tasavvufi bir aşk ele alınır.
- Eserdeki bütün kahramanlar birer sembolden ibarettir.
- Hüsn Allah’ı, Aşk Allah sevgisine ulaşmak isteyen dervişi, mekteb-i edep dergâhı, Molla-yı Cünun dervişi, Gayret çabayı, İsmet dürüstlüğü, Kalp Kalesi gönlü temsil eder. Aşk yani mürit, bütün engelleri aşarak Hüsn’e yani Allah sevgisine ulaşır.
3)Sünbülzade Vehbi
- Nedim tarzında yazmakla birlikte onun kadar başarılı olamamıştır.
- Lutfiyye adlı didaktik eserini Nabi’nin Hayriyye eserinden etkilenerek yazmıştır.
- Vehbi, şiirlerinde daha çok biçime önem vermiştir.
- Farsça-Türkçe Tuhfe ve Arapça-Türkçe Nuhbe isimli iki sözlüğü vardır.
- Şiirleri lirizm yönünden güçlü değildir.
- Şiirlerinde yerel konulara yer vermiş, günlük hayatta kullanılan atasözü ve deyimleri kullanmıştır.
- Kasidelerinde Nefî’yi, gazellerinde Bâkî ve Nâbî’yi taklit etmiştir.
Eserleri:
Lutfiyye, Tuhfe-i Vehbi, Nuhbe-i Vehbi, Şevkengiz
4)Enderunlu Fazıl (1759-1810)
- Enderunlu Fazıl, hemen hemen bütün eserlerinde çevrede gördüklerini ve yaşadıklarını anlatmıştır.
- Nabi, Nedim ve Şeyh Galip’ten etkilenmiştir.
- Eserlerini sade ve anlaşılır bir dille yazmıştır.
- Osmanlı döneminde toplatılan ilk kitap olan Zenanname‘yi (Kadınlar Kitabı) yazan şairdir.
- Deyimlere ve atasözlerine yer vermiştir.
Eserleri:
Divan, Hubanname, Defter-i Aşk, Çenginame, Zenanname
5)Fıtnat Hanım (1831-1909)
- Nazım tekniğine olan hâkimiyeti, ifade kuvveti şiirlerinde kendini gösterir.
- Kaside ve benzeri geniş çerçeveli manzumelerden çok, gazel, kıt’a, rubai gibi küçük hacimli şiirler yazmayı tercih etmiştir.
- Tarih düşürmede usta bir şairdir, ancak o asıl sanat değerini aşk ve hikmet vadisindeki şiirlerinde ortaya koymuştur.
- Klasik edebiyatta gelmiş geçmiş kadın şairlerin içinde nazım tekniğine en hâkim, şairdir.
- Çoğunu 1747’den sonra yazdığı şiirlerinde çoğunlukla bülbül, gül, şebboy, nergis, sümbül, ruh, hat etrafında toplanan mazmunları işlemiştir.
- Şiirlerinde, ifadesindeki akıcılık ve dil kusurlarının azlığı ile dikkat çeker.Dil oyunları yapmayı seven Fıtnat Hanım, 39 muamma ve 4 lügaz kaleme almıştır.Özellikle “cemre” ile ilgili olan lügaz şiiri çok meşhur olmuştur.
Eseri:
Divan
19. YÜZYIL
- Bu yüzyılda divan edebiyatı çökmeye ve çözülmeye başlamıştır.
- Nedim ve Şeyh Galip’le en yüksek dereceye çıkan divan edebiyatı bu yüzyılda büyük bir sanatçı yetiştirememiştir.
- Sünbülzade Vehbi, Enderunlu Vasıf, Akif Paşa, Leyla ve Şeref Hanımlar bu yüzyılda yetişen son divan şairleri arasında gösterilebilir.
- Yüzyılın ikinci yarısında divan geleneği yerini Batı tarzı edebiyata bırakmıştır.
- Tasavvuf, bu dönem şairlerinin beslendiği önemli bir kaynak olmuştur.
1)Enderunlu Vasıf
- Mahallileşme akımının bu yüzyıldaki en önemli temsilcisidir.
- Nedim’in etkisinde olan sanatçının dili sade, üslubu içten ve doğaldır.
- Şiirlerinde İstanbul’un önemli bir yeri vardır.
- İstanbul Türkçesi başta olmak üzere İstanbul’un gezinti yerleri, halkın giyim kuşamı, binicilik, cirit ve ok atma gibi geleneksel yönleri onun şiirlerinin en çekici yanlarıdır.
- Şiirlerinin büyük bir kısmı tehzil yani alay ve taklit özelliği gösterir.
- Sanatçı edep dışı şiirler de yazmıştır.
- 19. yüzyılda şarkı türünde en çok eser veren sanatçıdır.
Eserleri:
Enderunlu Vâsıf’ın çağdaşı ve yakın arkadaşı olduğu bilinen İzzet Molla, yazdığı tarih kıtasında şairin ölümünden önce şiirlerini yaktığını söylerse de Vâsıf Dîvânı Mısır ve İstanbul’da olmak üzere dört kez basılmıştır.
2)Keçecizade İzzet Molla (1785-1829)
- Şairin, mizahi yanı güçlü olup eserlerinde yer yer olay ve şahısları mizahi bir üslupla anlatmıştır.
- Eski canlılığını kaybetmiş olan klasik şiirimiz için yeni ilhamların ve yeni söyleyişlerin kapısını zorlamış ve bunda kısmen de olsa başarılı olmuş bir şairimizdir.
- Klasik edebiyattan yeni dönem Türk edebiyatına (Tanzimat dönemi Türk edebiyatı) geçişte bir köprü vazifesi görmüştür.
- Şiirlerine mahalli renk katmaya çalışmış, halk şiiri ve sanatçılarıyla ilgilenmiş, hece veznini kullanarak türküler yazmıştır.
- Günlük konuşma ve halk söyleyişlerine yer vermiştir.
- Özellikle mesnevilerinde kendine mahsus sade ve yersiz bezemelerden uzak bir üslup oluşturduğu hemen göze çarpar.
Eserleri:
Bahar-ı Efkâr, Hazan-ı Asar, Mihnetkeşan, Gülşen-i Aşk
Mihnet-Keşan
- İzzet Molla bu eserinde Keşan’a sürgüne giderken yolda gördüklerini ve Keşan’da geçen günlerini anlatır.
Gülşen-i Aşk
Küçük bir aşk hikâyesidir. Şeyh Galip’in “Hüsn ü Aşk” mesnevisinden ilham alınarak yazılmıştır.
3)Leskofçalı Galip
- Asıl adı Mustafa Galiptir.
- Bazı şiirlerinde Nakşi tarikatına girdiği anlaşılmaktadır.
- Şiirlerinde güçlü ve bilinçli bir mutasavvıf eda göze çarpmaktadır.
- Şiirde Namık Kemal’in hocası olarak abul edilir.
- Şiirlerinde Sebk-i Hindi tesiri görülü ve bunda da başarılıdır.
- Şiirlerinde ağır bir dille ve kapalı anlatımla yazar.
- Uzun tamlamalara sıkça yer verir.
- Galib, “Rûh-ı Sânî” adını verdiği ilk divanına yirmi altı-yirmi yedi yaşlarında iken tertip etmişse de bu eser şairin Van’da bulunduğu sırada yanmıştır. Ölümüne kadar geçen yaklaşık on yıl içindeki diğer şiirlerinden elde kalanlar, uzun bir basım macerası yaşadıktan sonra İbnülemin Mahmud Kemal tarafından derlenip Leskofçalı Galib Bey: Divan adıyla ve hal tercümesini de ihtiva eden geniş bir önsözle birlikte yayımlanmıştır
Eseri:Divan
Divan Edebiyatı Sanatçıları Konu Anlatımı yazımız burada sona ermiştir.
Divan Edebiyatı Sanatçıları Konu Anlatımı yazımızla ilgili düşüncelerinizi bizimle paylaşınız.