Edebi Akımlar Kapsamlı Konu Anlatımı
Edebi Akımlar Kapsamlı Konu Anlatımı yazımıza hoş geldiniz.
Edebi Akımlar Kapsamlı Konu Anlatımı yazımız kapsamlı ve detaylı bir şekilde ele alınmıştır.
Edebi Akımlar Kapsamlı Konu Anlatımı yazımızı okuduktan sonra diğer yazılarımıza da bakabilirsiniz.
Edebi Akımlar Kapsamlı Konu Anlatımı
- Bir sanatkar grubunun belli bir dönemde, ortak dünya görüşü, estetik,sanat ve edebiyat anlayışı çerçevesinde oluşturdukları edebiyat hareketi; bu anlayış ve hareket çerçevesinde kaleme alına edebi eserlerin oluşturduğu bütüne edebi akım denir.
Bu akımlar şunlardır:
- Hümanizm (İnsancılık)
- Klasisizm (Kuralcılık)
- Romantizm (Coşumculuk)
- Realizm (Gerçekçilik)
- Natüralizm (Doğalcılık)
- Parnasizm (Şiirde Gerçekçilik)
- Sembolizm (Simgecilik)
- Empresyonizm (İzlenimcilik)
- Fütürizm (Gelecekçilik)
- Dadaizm (Kurasızlık)
- Sürrealizm (Gerçeküstücülük)
- Ekspresyonizm (Dışavurumculuk)
- Egzistansiyalizm (Varoluşçuluk)
- Modernizm
- Postmodernizm
1)Hümanizm (İnsancılık)
- Hümanizm’in genel anlamı; “insanlık aşkı, insaniyete muhabbet, insancıllık/insancılık; insanı, renk, ırk, din ve mevkiini dikkate almadan sevmek, onun hayrını düşünmek özel anlamı; “Rönesans çağında Eski Yunayı ve Lâtin edebiyatına dönüp ona değer veren, tanıtan, araştıran öğreti”; felsefî anlamı ise; “insanî değerlerin savunulmasını esas alayı dünya görüşü”; “Genel olarak, akıllı insan varlığını tek ve en yüksek değer kaynağı olarak gören, bireyin yaratıcı ve ahlâkî gelişiminin, rasyonel ve anlamlı bir biçimde, doğaüstü alana hiç başvurmadan, doğal yoldan gerçekleştirebileceğini belirten ve bu çerçeve içinde insanın doğallığını, özgürlüğünü ve etkinliğini ön plâna çıkartan felsefî akımdır.
- İlk belirtileri XIV. yüzyılın başlarında İtalya’da görülmeye başlayan hümanizm ve Rönesans, asıl gücüne XV. yüzyılda ulaştı ve XVI. yüzyılın sonuna kadar da varlığını sürdürdü.
- İtalyan asıllı Dante (1265-1321), Petrarca (1304-1374) ve Boccacio (1313-1375), hümanizm ve Rönesans’ın ilk müjdecileridir. Söz konusu üç şahsiyet, kendilerini Antik Çağ’a bağlayan, ama yüzyıllar önce kopmuş bulunan kültür ve sanat köprüsünü yeniden kurmaya ve böylece hümanist düşünce ve Rönesans hareketini başlatmaya muvaffak olmuşlardır.
- İtalya’dan sonra XV. yüzyılda İspanya, Portekiz, Fransa, İngiltere ve Almanya’ya sıçrayan hümanizm ve Rönesans, bu ülkelerde de birbirine çok yakın anlayış içinde hayat bulmuştur.
Hümanizmin Özellikleri
- Hümanist sanatkâr, Antik Yunan ve Lâtin kültür ve sanatına dönerek onu kendine örnek alır.
- Hümanist sanat/edebiyatın asıl konusu insandır. Elbette bu insan, evrensel insandır. Hümanistlere göre, doğuştan birtakım zaaflara sahip olan insan, eğitimle belli bir ruh-beden dengesine ulaşabilecek potansiyele sahiptir. Zira insan, bir Tanrı melekesi olan akla sahip ve bu aklı sayesinde Tanrı’ya en yakın varlıktır. Bu sebeple o sorumluluk sahibidir, iyi insan, inançları ile aklı arasında bir denge kurabilmiş; iradesini Tanrı iradesinin emrine verebilmiş olandır.
- Hümanizmin amacı, insanı cennetteki kusursuzluğuna doğru götürmektir.
- Hümanizm millî değil evrensel konuları esas laır.
- Hümanist sanat/edebiyat, büyük ölçüde aristokrattır. Sanatkârların büyük bir kısmı asilzade ve askerdir.
- Sanat için sanat anlayışı ile eserlerini yazarlar.
- İçirikten çok biçime önem verirler.
HÜMANİSTLER VE ESERLERİ
- Dante Alighieri (1265-1321): İtalyan edebiyatının kurucusu ve Rönesans’ın hazırlayıcısı şair.
Eserleri: İlâhî Komedya, Yeni Hayat, Canzoniere. - Francesco Petrarca (1304-1374): İtalyan şairi.
Eserleri: Canzoniere, Trionfi, Le Rirne. - Giovanni Boccacio (1313-1375): Hikâye türünün yaratıcısı ve ilk yazarı, İtalyan asıllı yazar hikâyelerini “Decamerone” adlı kitabında toplamıştır.
Eserleri: Flostirato, Ameto, Flocolo. - François Rabelais (1490-1553): Fransız yazar ve düşünürü.
Eserleri: Pantagruel, Gargantua, Üçüncü Kitap, Dördüncü Kitap, Beşinci Kitap. - Pierre de Ronsard (1524-1585): Rönasans devrinin Dante’den sonra en ünlü Fransız asıllı şairidir.
Eserleri: Aşklar; Odlar, Eglogalar. - Michel de Montaigne (1533-1592): Serbest düşüncenin öncülerinden olan meşhur Fransız yazarı. Tek eseri “Denemeler” adını taşır.
- Migel de Cervantes (1547-1616): İspanyol edebiyatının ünlü yazan. Galatea ve Don Kişot romanlarıyla tanınır.
- William Shakespeare (1564-1616): İngiliz ve dünya tiyatro edebiyatının büyük sanatkârı.
Eserleri: Windsorlu Şen Kadınlar, Yanlışlıklar Komedisi, Kum Gürültü, Beğendiğiniz Gibi, Hırçın Kız (komedi), Venedik Taciri, Fırtına (dram), Romeo ve Juliet, Hamlet, Julius Caesar, Machbeth, Othello, Kral Lear (trajedi).
2)Klasisizm (Kuralcılık)
- 17.yüzyılda Fransa’da ortaya çıkan bir edebiyat akımı olan klasisizm, daha çok şiir ve tiyatroda etkisini göstermiş bir akımdır.
Hazırlık Dönemi
- Rönesans’ın ilanıyla birlikte Avrupa’da günlük yaşamda ve sanatla kültür alanında önemli gelişmeler yaşanmış, kilisenin dinî baskısı, sanatın ve sanatçıların üzerinden kalkmaya başlamıştır.
- Yaşanan iç kargaşalar, 17. yüzyıl Fransa’sında yerini dinginliğe bırakır. Kilise ve derebeyliklerin direnişi iyiden iyiye kırılır.
- Soylu tabaka da saraya bağlanmayı kabul eder. Böylece siyasi alanda bir düzen, kurallara bağlılık oluşur. Bu düzen, edebiyat alanında da kendini gösterir.
- Edebiyatın ve dilin kurallarını belirlemek üzere Fransız Akademisi kurulur.
- Rasyonalizm felsefesi de sanatçıların üzerinde olumlu bir etki meydana getirir.
- Yunan ve Latin geleneğine bağlı bir edebiyat akımı olan klasisizmin estetiği, eski Yunan ve Latin edebiyatı dönemine ait başyapıtlarla oluşturmuş, yeniden doğuş diye adlandırılan Rönesans döneminde gelişmiştir. Bu akımın kurucusu olarak kabul edilen Boileau: “Aklı seviniz, yapıtlarınız değerini akıldan alsın.” sözüyle klasisizmin felsefesini ortaya koymuştur.
Klasisizmin Akımının Özellikleri
- Duygusallığı ikinci plana atıp akıl ve sağduyuya önem vermişlerdir.
- Sanatı tabiatın taklidi olarak görürler.Ancak buradaki tabiat dış dünya değil “insan tabiatı”dır.
- Eserlerinde evrensel insan tipleri yaratmışlardır. Her yerde her zaman her toplumda aynı duygu ve düşüncede insanlar olduğunu düşünürler.
- Sanatçı, insan tabiatını esas alırken olayların ve konunun gerçeğe benzer olmasına dikkat etmek zorundadır.Seçilen konu ve olaylar herkesin kabul edeceği şekilde olmalıdır.
- Klasisizm akımının en önemli özelliklerinden biri de sanatçının kesinlikle kendi hayatından, duygularından, düşüncelerinden, acılarından bahsedememesidir.
- Eski Yunan ve Latin edebiyatını örnek almışlardır.
- Klasik sanatçılar, kurallara sıkı sıkıya bağlı kalmışlardır.Her türün kendine özgü kuralları vardır.Bir türün özelliği diğer türde kullanılamaz ya da farklı türler aynı eser içerisinde kullanılamaz.
- Klasisizm akımı sonucu Trajedi ve Komedi türleri ortaya çıkmıştır.
- Konu önemli değildir; önemli olan, konunun işleniş biçimidir.
- Anlatımda sokak dili değil, seçkin çevrelerin dili yalın bir biçimde kullanılmıştır.
- Kahramanlarını hep soylu tabakadan seçen klasikler, eserlerinde kaba ve çirkin sözlere yer vermemişlerdir.
Klasisizmin Temsilcileri
Boileau (şiir)
La Fontaine (fabl)
Racine, Corneille (trajedi)
Moliere (komedi)
Madame de La Fayette (roman)
La Bruyere (karakterleriyle)
Bossuet (hitabet)
Malherbe(şiir)
Türk edebiyatında klasisizmin temsilcileri:
- Şinasi, Ahmet Vefik Paşa ve Direktör Ali Bey klasisizmin edebiyatımızdaki temsilcileridir.
- Şinasi’nin “Şair Evlenmesi” adlı tiyatrosu, La Fontaine’den yaptığı çeviriler ile Ahmet Vefik Paşa’nın Moliere’den yaptığı çeviriler klasisizmin etkisinde ortaya konmuş yapıtlardır.
3)Romantizm (Coşumculuk)
- Klasisizme tepki olarak doğan 18.yüzyılın sonlarında ortaya çıkan 19. yüzyılda etkisini gösteren bir edebiyat akımıdır.
- Hazırlık Dönemi
Klasisizm akımının ortaya koyduğu sağduyu ve akıl ilkesi bilimsel ve sanatsal gelişmeyi hızlandırmıştır. J. J. Rousseau, Montesquieu gibi felsefeciler, katı kurallara bağlı sistemle düşünce yönünden çatışma içine girmiştir. - Bu felsefeciler, insan hakları, özgürlük, adalet gibi konuları halkın gündemine sokmayı başarmıştır. Sonunda bu düşünceler meyvesini vermiş ve 1789’da Fransız İhtilali olmuştur.
- İhtilalden sonra derebeylik ve aristokrasi çökmüş; soylulara karşı yeni bir yapılanma (burjuva) oluşmuştur. Bu gelişmelerden sonra da yeni duygu, düşünce ve idealleri anlatmayı amaçlayan, sanatın ve sanatçının kurallardan kurtulup özgürleşmesini savunan romantizm akımı doğmuştur.
- Romantizmin en önemli özelliği klasisizme tepki olarak doğuşudur. Klasik öğretinin bütün kuralları romantizmle birlikte yıkılmış, Latin ve Yunan edebiyatlarının etkisi iyice zayıflamıştır. Bu akım, Victor Hugo’nun “Hernani’ adlı oyunuyla bir edebiyat akımı olarak başarıya ulaşmıştır.
Romantizmin Akımının Özellikleri
- Akıl ve sağduyu yerine duygulara yer verilmiştir.
- Hürriyet temalı eserler çok yazılmıştır.
- Eserlerinde insanı merkeze almışlardır. İnsanı sadece aklıyla değil hayal gücüyle, sezgisiyle, duygularıyla yani bütün benliğiyle ele almışlardır.
- Romantizmin duygusallığı hüzünlü ve melankoliktir.Sanatçı hayata karşı ve kendi iç dünyasına kötümser bir ruh haliyle bakar.
- Şiirlerinde baharın yeşilliğinden çok sonbaharın sararmış yapraklarını; yaşama sevinci veren türkülerden çok akşamın hüzünlü ezgilerini görürüz.
- Romantik sanatçılar, eserlerinde kişiliklerini gizlemezler, olaylarla ilgili görüşlerini açıkça ortaya koyarlar.
- Seçilen kahramanlar ya çok iyi ya da çok kötüdür ve romanlarda iyi-kötü çatışması vardır. Ayrıca romantizmde her sınıftan insan eserlerde kendine yer bulur.
- Aşk, ölüm, tabiat, belli başlı konular olarak dikkat çeker.
- Romantikler, edebiyat dilindeki kalıplaşmış kelimeler yerine, günlük konuşma dilini kullanmayı benimserler.
- Romantikler, her sınıftan insanı da eserlerine konu olarak almışlardır.
- Romantizmde ilk eserler tiyatro alanında verilir, ancak daha sonra roman ön plana çıkar.
- Romantik tiyatroda, klasik tiyatroda bulunan üç birlik kuralı kaldırılmıştır.
- Romantizm milli bir akımdır. Eserlerinde kültürel değerlerine, halk edebiyatına, folklora, mahalli ve milli renklere yer verirler.
- Romantikler gerek manzum gerek mensur eserlerde tasvire geniş yer vermişlerdir.
Romantizmin Temsilcileri
Vıctor Hugo
J.J. Rousseau
Goethe
Schiller
Lamartine
Aleksandre Dumas
Alfrede de Musset
Voltaire
Lord Byron
Chateaubriand
Puşkin
Türk edebiyatında romantizmin temsilcileri
Tanzimat edebiyatı dönemindeki ürünlerin çoğunluğu Romantizmin etkisiyle kaleme alınmıştır.
Namık Kemal (Roman ve tiyatrolarıyla)
Ahmet Mithat (İlk romanlarıyla)
Recaizade Mahmut Ekrem (Şiirleriyle)
Abdülhak Hamit (Tiyatrolarıyla)
Ziya Paşa (Şiirleriyle)
4)Realizm (Gerçekçilik)
- 19.yüzyılın ikinci yarısında romantizme tepki olarak ortaya çıkmış bir sanat akımıdır.
- 19. yüzyılda bilim alanında önemli gelişmeler yaşanmıştır. Bilim adamlarının yaptıkları gözlemler ve deneyler, bilimin gelişmesine büyük katkılarda bulunmuştur.
- Bilimsel alanda yalnızca gözlenenlere, yani gerçeğe önem verilmesi, Auguste Comte’un Pozitivizm felsefesinin, insanın sadece gördüğüne inanması gerektiğini savunmasının edebiyata da yansıması olmuştur. Böylece Pozitivizmin de etkisiyle realizm akımı doğmuştur.
Pozitivizm:Modern bilimi temel alan; batıl inançları, metafizik ve dini, insanlığın ilerlemesini engelleyen bilim öncesi düşünce tarzlarını reddeden dünya görüşüdür.
- Realizmde, duygu ve hayaller yerini, toplum ve insan gerçeklerine bırakır. Konular gerçekten alınır. Yaşanan ve gözlenen gerçek bütün çıplaklığıyla anlatılır. 1857’de Gustave Flaubert’in kaleme aldığı “Madame Bovary” adlı romanla, realizmin, romantizm karşısında üstünlük sağladığı kabul edilmektedir. Bu roman ilk büyük realist roman sayılır.
Realizmin Akımının Özellikleri
- Gerçekler ön plandadır. Realist sanatçılar, eserlerinde yaşamın gerçeklerini dile getirir.
- Realistler eserlerinde romantikler gibi tesadüflere, olağanüstülüklere, mucizelere, hayali olanlara,soyut düşüncelere yer vermezler.
- Eserlerini inandıkları gerçek anlayışına uygun bir biçimde kaleme alabilmek için malzeme, bilgi, belge toplayabilmek düşüncesiyle gözleme başvururlar.
- Realizmde sanatın konusu ve amacı, çağdaş sosyal insan ve toplum hayatının objektif bir biçimde sanat eserine aktarılmasıdır.
- Realistler, toplumun her katmanında ve her ortamında yaşanan hayatı, bu hayatın her türlü insanını ön yargısız eserlerinde anlatmışlardır.
- Eselerinde mekan ve çevre tasvirine oldukça fazla yer vermişlerdir. Çünkü mekan ve çevrenin insan ruhu üzerinde etkili olduğunu düşünmüşlerdir. Realistlerin yaptıkları tasvirler romantikler gibi tasvir için tasvir değildir. Tasvirler, o mekanda yaşayan insanların karakterini , kültürünü, ekonomik durumunu, iç dünyasını yansıtmakta ciddi bir işleve sahiptir.
- Realist sanatçılar eserlerinde kişiliğini gizlemiş objektif davranmıştır.
- Realist sanatçılar hiçbir şekilde eserlerinde olayın akışını kesmemişlerdir.
- Eserlerin konusu günlük hayatta her zaman rastlanabilecek veya yaşanabilecek olaylardan seçilmiştir.
- Realist romanda olaylar çok sağlam sebep-sonuç ilkesi dahilinde gelişmiştir. Yani determinizm ilkesine uyulmuştur.
- Realist yazarların okuyucuyu eğitme gibi bir amaçları yoktur; onlar gözlem, araştırma ve belgelere dayanarak, yaşananı nesnel bir şekilde aktarmayı amaçlarlar.
- Realizmde biçim, dil ve üsluba büyük önem vermişlerdir.
- Realizmde roman ve hikâye ön plana çıkmıştır.
Realizmin Temsilcileri
Stendhal
Honore de Balzac
G. Flaubert
E. Hemingway
J. Steinbeck
Charles Dickens
Lev Tolstoy
Dostoyevski
A. Çehov
Gogol
M. Gorki
Türk edebiyatında realizmin temsilcileri:
Recaizade Mahmut Ekrem (Araba Sevdası)
Sami paşazade Sezai (Sergüzeşt)
Nabizade Nazım (Karabibik)
Halit Ziya Uşaklıgil (Mai ve Siyah, Aşk-ı Memnu, Kırık Hayatlar)
Yakup Kadri Karaosmanoğlu (Kiralık Konak, Yaban…)
Memduh Şevket Esendal (Ayaşlı ve Kiracıları)
Reşat Nuri Güntekin (Romanlarıyla)
Refik Halit Karay (Romanları ve hikâyeleriyle)
Sait Faik Abasıyanık (Roman ve hikâyeleriyle)
5)Natüralizm (Doğalcılık)
- 19.yüzyılın sonlarında Fransa’da ortaya çıkmış bir sanat akımıdır.
- Natüralizmin kurucusu olarak Emile Zola kabul edilir.
- Natüralizme, realizmin daha ileri düzeye ulaşmış biçimi de denebilir.
- Natüralizm. doğayı anlatırken deney yöntemine başvurması nedeniyle realizmden ayrılır. Natüralistler kişi ve olaylara, bir bilim adamı gözüyle yaklaşırlar.
Natüralizmin Akımının Özellikleri
- Eserlerinde deneysel gerçekliğe bağlı kalarak eserlerini oluşturmuşlardır.Natüralistlere göre sadece gözlem yetersiz kalmaktadır. Gözlemde olaylara dışarıdan müdahale söz konusu değildir. Bu sebeple gözlemci pasiftir. Halbuki deneyci aktiftir. O, gözlemci gibi olayları sadece dışarıdan seyretmez;olayların oluşumuna bizzat müdahele eder.
- Sanatçılar, eserlere kişiliğini dahil etmemişler; objektif davranmışlardır.
- Natüralist sanatçıların temel konusu insan ve toplumdur.Natüralistler insanı ele almada onun fizyolojik yapısı, irsiyeti, yaşadığı çevre ve aldığı eğitimi öne çıkartırlar ve bu çerçevede insan gerçeğine ulaşmaya çalışırlar.
- Mekan tasvirlerine eserlerinde çok yer verirler. Realizm akımından da ileri giderek sayfalarca mekan tasviri yaparlar.Tabi ki bu tasvirler boş tasvir değil roman kahramanlarının maddi ve manevi durumunu öğrenmek için yapılan tasvirlerdir.
- Natüralist edebiyatta genel ve koyu bir kötümserlik söz konusudur. Her türlü manevi, ruhi, ahlaki değerlerin reddi;toplumun kurumlarına olan inançsızlık; insanın irade hürriyetini inkar gibi hususlar natüralistleri kötümser yapar.
- Sanat toplum içindir anlayışıyla eserler kaleme almışlardır.
- Dil konusunda realistler kadar titiz değildirler. Roman ya da hikaye kahramanlarını kendi ağız özellikleriyle konuşturmuşlardır.
- Yalın ve sade bir dil kullanmışlardır.
- Natüralizm çok büyük açıda roman türüyle sınırlı kalmış bir akımdır.
- Natüralist sanatçılar, insanın fizyolojik özellikleri üzerinde durur; insanı soyaçekim ve genetik özellikleriyle ele alırlar. Çünkü kişinin sahip olduğu erdemlerin soylarından geldiğine inanırlar.
Natüralizmin Temsilcileri
Emile Zola
Alphonse Daudet
Guy de Maupassant
Goncourt Kardeşler
Türk edebiyatında natüralizmin temsilcileri:
- Türk edebiyatında bu akımın ilk izleri Tanzimat dönemi sanatçısı Nabizade Nazım’da görülür. Edebiyatımızda natüralizm akımına en yakın eserleri veren sanatçı Hüseyin Rahmi Gürpınar’dır. Ancak Gürpınar, eserlerinde sosyal eleştiriye yer vermesi yönünden natüralistlerden ayrılır.
6)Parnasizm (Şiirde Gerçekçilik)
- 19.yüzyılın ikinci yarısında Fransa’da romantizme tepki olarak doğan bir şiir akımıdır. 1886 da “Parnas” adlı derginin yayınlanmasıyla ortaya çıkmıştır.
- Parnasizm, bir anlamda realizmle natüralizmin şiire yansımış biçimidir.
- Gautier, parnasizmin kurucusudur.
Parnasizmin Akımının Özellikleri
- Şiirlerde objektiflik hakimdir. Sanatçılar kendi duygu ve düşüncelerini esere yansıtmamışlardır.Bir başka ifadeyle şiir öznel değil nesnel ifadeleri barındırmalıdır.
- Şiir aşk konusunu hiç işlememişlerdir. Eserlerinde dış dünyanın, tabiatın ve varlıkların sahip oldukları güzellikleri nesnel bir biçimde ifade etmişlerdir.
- Şiirin bir başka konusu ise herkese ait olan evrensel düşüncedir.
- Şiirde biçim mükemmelliğine(nazım şekli,nazım birimi,mısra,kafiye, ölçü) önem vermişlerdir
- Sanat sanat içindir anlayışı hakimdir.
- Natüralizmde ve realizmde olduğu gibi parnasizmde de kötümserlik hakimdir.
- Dizelerin dış yapısı, sözcüklerin sıralanışı, seslerin uyumu, ritim ön plandadır. Bu yüzden parnas sanatçılar, ölçü ve uyağa çok önem verirler.
- Parnasyenler Eski Yunan mitolojisine büyük hayranlık duyarlar. Dolayısıyla ele alınan bazı konular klasisizmle benzerlikler taşır.
- Parnasyenler, şiirlerini daha çok “sone” tarzında yazmışlardır.
Parnasizmin Temsilcileri
Gautier
Lise
Prudhomme
J. Maria de Heredia
Banville
Coppee
Türk edebiyatında parnasizmin temsilcileri:
- Parnasizm Türk edebiyatına Servet-i Fünun döneminde girer.
- İlk izleri Cenap Şahabettin’de olsa da bu akımın en belirgin etkileri Tevfik Fikret’te görülür. Kimi yönleriyle Yahya Kemal de bu akımdan izler taşır.
7)Sembolizm(Simgecilik)
- 19.yüzyılın sonlarında Fransa’da parnasizme tepki olarak ortaya çıkmıştır.
- Bu akım, 20. yüzyıl edebiyatını önemli ölçüde etkilemiştir.
- Sembolizm, 19. yüzyılın son çeyreğinde Batı şiirinde hakim olan bir sanat akımıdır.
- Rimbaut, Mallarme ve Varleine sembolist şiirin ilk örneklerini kaleme almışlardır.
Hazırlık Dönemi
- Realizm ve natüralizmin etkisiyle Fransız edebiyatında aşırı gerçekçi bir ortam oluşmuştur.
- Bilimsel ilerlemeler, makineler, yeni buluşlar insanoğlunu mutlu kılma şöyle dursun, bir bunalımın eşiğine getirmiştir.
- Mele 1870 bozgunu Fransa’daki bu karamsarlığı büsbütün artırmıştır.
- Genç kuşak da bu bunaltıcı ortamı değiştirmek için bazı siyasal ve toplumsal girişimlerin gerekliliğini öne sürmeye başlar. Bu gereksinim sanat içinde ortaya atılmaya, tartışılmaya başlar. İşte bu tartışmaların sonunda sembolizm doğar.
- Simgecilik olarak da adlandırılan sembolizm, hem gerçeği gösteren hem de onun sınırlarını aşma isteğine cevap veren bir sanat akımıdır.
Sembolizmin Akımının Özellikleri
- Sanat sanat içindir anlayışıyla eserle kaleme almışlardır.
- Gerçeklik anlayışına farklı bir bakış açısı getirmişlerdir.Dış dünyada gerçekliğin kişiden kişiye değiştiğini öne sürerler. Gerçekliğin sanatçıda bıraktığı değeri eserlerinde anlatmışlardır.
- Şiir, düşüncelere değil, duygulara seslenmelidir çünkü şiir bir şey anlatmak için yazılmaz.
- Sembolistler, kelimelere semboller yüklemişler, böylelikle şiirin daha işlevsel olduğunu düşünmüşlerdir.
- Şiirlerinde anlam kapalılığını esas almışlardır. Şiirden herkes kendine göre bir yorum çıkarması gerektiği düşündükleri için anlam kapalılığına yer vermişlerdir.
- Şiirin musikiye yakın bir tür olduğunu düşünmüşlerdir. Birbiriyle uyumlu kelimelere yer vererek şiirde musikiyi yakalamaya çalışmışlardır.
- Bireysel konuları işlemişlerdir.Özellikle melankoli, hüzün ve karamsarlık en fazla işledikleri konulardır.
- Sembolistler daha çok serbest nazım türleriyle şiir yazmışlardır.
Sembolizmin Temsilcileri
Baudelaire
Rimbaud
Mallarme
Paul Valéry
Varleine
Edgar Allen Poe
Türk edebiyatında sembolizmin temsilcileri:
- Bu akımın ilk uygulayıcısı Cenap Şahabettin’dir. Ancak bu akımın en başarılı örneklerini Ahmet Haşim vermiştir.
8)Empresyonizm (İzlenimcilik)
- 19.yüzyılın sonlarında Fransa’da resim alanında görülmüş, daha sonra edebiyat ve müzikte de etkili olmuş bir akımdır.
- İzlenimcilik olarak da adlandırılan bu akımda sanatçılar, çevresindeki varlıkları değil, bunların kendilerinde bıraktığı izlenimleri aktarır.
Empresyonizmin Akımının Özellikleri
- Dış dünyanın sanatçıda bıraktığı izlenimleri anlatmışlardır.
- Şiirde şekle ve kafiyeye önem vermemişlerdir.
- Sanat sanat içindir anlayışıyla eserler yazmışlardır.
- Empresyonizm, her şeyden önce özgürlüğün sembolüdür. Özellikle empresyonist ressamlar, alışılmış hiçbir kurala bağlı kalmamışlardır. Böylece empresyonist resimde renklerin özgürlüğü sağlandığından sistemsiz bir coşkunluk vardır.
Empresyonizmin Temsilcileri
Monet
Sisley
Cezanne
Türk edebiyatında empresyonizmin temsilcileri:
Türk edebiyatında Ahmet Haşim empresyonizmden etkilenmiştir.
9)Fütürizm (Gelecekçilik)
- 20.yüzyılın başlarında İtalya’da ortaya çıkmış bir sanat akımıdır. İtalya’da ortaya çıkan bu akım, daha sonra tüm Avrupa’ya yayılmıştır.
- Fütürizm, modern yaşantının verdiği heyecanlardan doğan bir edebiyat akımıdır, yenileşmenin tüm olanaklarına açılan bir yönelmedir
- Bu akımın öncüsü İtalyan şair, romancı, oyun yazarı ve yayın yönetmeni Filippo Tommaso Marinetti’dir.
- Marinetti’nin 1909 da Paris’te “Le Figaro” gazetesinde yayımladığı “manifesto futurisita” (Fütürizm Bildirisi), fütürizmin bildirişidir. Bildiride, “Bizler müzeleri, kütüphaneleri yerle bir edip ahlakçılık gibi bütün yararcı korkaklıklarla savaşacağız.’ ifadeleri yer almaktadır. Bu, geçmişin bütünüyle reddi anlamına gelmektedir. Aynı bildiride. “Biz dünyadaki gerçekten sağlıklı tek şeyi, yani savaşa ve ölüme götüren güzel düşünceleri yüceltiyoruz.” sözleri, siyasal alanda o dönemde gelişen faşizmden yana bir tavrın da açık göstergesi olmuştur. Süratin (hızın) üstünlüğünü iddia ve ilan eden Marinetti, bir yarış arabasının, Yunan heykelinden daha güzel olduğunu belirtmiştir.
Fütürizmin Akımının Özellikleri
- Fütüristler, geleneksel tema ve şekilleri bir yana bırakarak, modern çağın, tekniğin, makine gücünün şimdide sağladığı ve gelecekte sağlayacağı bolluğu, refahı, huzuru savunurlar.
- Şiirlerinde geçmiş-şimdi-gelecek ve bunlara ait duygular aynı anda verilmeye çalışılır.
- Vezin ve kafiyeyi şiirden kaldırmışlardır.Bu yüzden fütürizmde serbest tarzda yazılan şiirler ön plana çıkar.
- Fütürist şiirde duyguların yerini makine ve fabrika gürültüleri almıştır.
- Fütüristler ayrıca savaş, kavga gibi saldırgan hareketleri içeren konuları ele alırlar.
- Eserlerinde mantıklı cümleler kurmayı reddeden fütüristlerin parolası, “sözcüklere özgürlük”tür.
Fütürizmin Temsilcileri
Marinetti
Mayakovski
Türk edebiyatında fütürizmin temsilcisi:
Nazım Hikmet Ran
10)Dadaizm (Kuralsızlık)
- Dadaizm, 1916’da İsviçre, Fransa ve Amerika’da hemen hemen aynı zamanda doğmuştur.
- Tzara’nın Larousse sözlüğünü rastgele açmış bulduğu “dada” kelimesini akımın ismi yapmıştır. Dada, Fransızca’da “oyuncak tahta at” anlamına gelmektedir.
- Birinci Dünya Savaşının ardından kurulan bir akım olduğundan dönemin karamsarlığı dadaistlere de yansımıştır. Dayandığı temel görüşler dayanaksız olduğu için çok kısa bir süre (1916-1922) varlığını sürdürebilmiştir.
Dadaizm Akımının Özellikleri
- Şiiri, tamamıyla serbest çağrışımlara dayandırmışlardır.
- Şiirde çok büyük ölçüde yeni ve şaşırtıcı imajlar bulmuşlardır.
- Şiirde şekle hiç önem vermemişlerdir.
- Kelimeleri, bilinen manaları dışında kullanmışlardır.
- Uyak ve redife karşıdırlar.
- Alışılmamış bir şiir dili oluşturmak istemişlerdir
Dadaizmin Temsilcileri
Tristan Tzara
Jean Arp
Richard Hülsenbeck
Marcel Janco
Emmy Hennings
11)Sürrealizm (Gerçeküstücülük)
- 20.yüzyılın başlarında André Breton tarafından Freud’un görüşlerine (psikanaliz yöntemi) dayanılarak açılan bir sanat akımıdır.
- Sürrealizmin bilgi ve esin kaynağı olan Freud’a göre, insanoğlunun dış dünyasından edindiği alışkanlıklar, istekler bilinçaltında toplanır. Bu istekler düş (rüya, yarı rüya) durumunda çözülerek ortaya çıkar. Sürrealistler. Freud’un bu görüşünü edebiyata uygulamışlar ve bir anlamda bilinçaltının, bilinç alanına olan egemenliğini savunmuşlardır.
- André Breton, sürrealizmle ilgili düşüncelerini şu sözlerle açıklar: “Sürrealizm, bugüne kadar ihmal edilmiş olan bazı çağrışım biçimlerinin yüksek gerçekliği, rüyanın büyük kudreti, düşüncenin karşılıksız oyunu hakkındaki inanışa dayanıyor. Sürrealizm, diğer bütün ruhsal mekanizmaları tamamen ortadan kaldırmayı ve hayatın başlıca sorunlarının çözümünde onların yerini almayı amaç edinir.”
- Sürrealizm, 20. yüzyılın en önemli düşünce hareketlerinden biri sayılır. Günümüzün hemen bütün sanat kollarında bu akımın etkisi görülür.
Sürrealizmin Akımının Özellikleri
- Şiirde aklı değil bilinç altını esas almışlardır.
- Sürrealistler, her türlü sanat kurallarına,ahlaki değer ve töreye hatta deneye karşı çıkmışlardır.Çünkü bunların hepsi aklın ürünüdür.
- Sürrealistlerin temel amacı, bilinçaltının gizli dünyasını serbest çağrışım yoluyla ifade etmektir.Böylece sanatı aklın ürünü olmaktan çıkararak tesadüf ve otomatizmanın ürünü haline getirmiş olur.
- Şiirlerinde otomatik yazıyı kullanmışlardır. Otomatik yazı zihninize gelen her kelimeyi mantık olsun ya da olmasın kağıda dökmektir.Otomatik yazıda noktalama işaretlerine ve yazım kurallarına uyulma zorunluluğu yoktur.
- Sürrealistler şiirlerinde mizah ve alaya büyük önem vermişlerdir.Onlar, hayat, toplum, insan ve olaylar karşısında alaycı bir tavır takınırlar.Bundaki amaç çevremizi, hayatımızı, inançlarımızı oluşturan değer ve kurumların hakimiyetini;bunlardaki akıl mantık dokusunu kırmaktır.
- Şiirlerinde komik, olağanüstü ve esrarlı şeyler bir aradadır. Amaç yine akıl-mantık dokusunu kırmaktır.
- Sürrealistlerin temel çağrışım tarzlarından biri de rüyadır.Çünkü rüya insanın kendi iç dünyasına yönelme yani bilinçaltına yönelme ve bu dünyanın sırlarını yakalama imkanı verir.
- Şiirlerinde bol imaj kullanmışlar, kapalı bir anlatıma yer vermişlerdir.
Sürrealizmin Temsilcileri
André Breton
Paul Eluard
Louis Aragon
Reverdy
Perret
Türk edebiyatında sürrealizmin temsilcileri:
Garip akımı şairleri Orhan Veli Kanık, Melih Cevdet Anday ve Oktay Rifat Horozcu bu akımdan etkilenmişlerdir
12)Ekspresyonizm (Dışavurumculuk)
- Ekspresyonizm (Dışavurumculuk), doğanın olduğu gibi temsili yerine, duyguların ve iç dünyanın ön plana çıkarıldığı 20. yüzyıl sanat akımıdır.
- Bu akımı “insanların en gizli yönlerini açığa vuran bir anlatım” olarak açıklayabiliriz. Zaten “ekspresyon” Fransızcada “anlatım” anlamına gelmektedir.
- Ekspresyonizme göre şairin görevi dış dünyanın anlamsızlığına. ruhsuzluğuna bir anlam kazandırmaktır.
- İyi bir sanatçı, bir nesneyi bütün somut ilişkilerinden ayırmak, onu çıplak ve yalnız olarak, bireysel zihnin katışıksız bir ürünü olarak incelemek durumundadır.
- Sanatçının kendi öz sezişini anlatım olarak adlandırılan ekspresyonizmi ilk olarak Almanlar kullanmıştır.
- I. Dünya Savaşından sonra özellikle Alman resim ve sinemasında uygulanmıştır.
- Vincent Van Gogh bu akımın öncüsü kabul edilir. Herwarth Waiden, Strindberg de bu akımın temsilcilerindendir.
- Dışavurumculuk olarak da adlandırılan bu akım, empresyonizme karşıdır.
- Empresyonizmde olduğu gibi dış dünyadaki izlenimleri aktarmak değil, insanın iç dünyasında doğan duyguları anlatmayı amaçlamıştır.
Ekspresyonizmin Akımının Özellikleri
- Ekspresyonizm, yeni bir gerçek anlayışı gündeme getirir. Bu gerçek ne realist ne natüralistlerin inandıkları maddenin ardındaki gerçek ne de sembolistlerin inandıkları maddenin ardındaki gizli gerçektir.Onlara göre gerçekçilik, sanatkarın ruhunda ve içinde gizlidir.Yani nesnel değil özneldir.Bu nedenler ekspresyonizm dış dünyanın gerçekliğine değil, sanatkarın gerçekliğini esas alır.
- Sanatın amacı ve görevi, sanatkarın kendi iç dünyasını gözlemektir.Bu nedenler ekspresyonist dış dünyada bulamadığı mutluluğu kendi iç dünyasında bulacaktır.Kendi iç dünyasında bulduklarıyla dış dünyayı güzelleştirecektir.
- İç gözleme önem veren bir sanatçı kendini dış dünyadan soyutlar. Dolayısıyla eserlerinde bireysel ve soyut konulara yönelirler.
- Faydalı ve eğitici bir sanat anlayışına yönelmişlerdir.Amaçları okuyucuyu eğlendirmek veya estetik vermek değil, onu sarsarak ve şaşırtarak içinde bulunduğu uyuşukluktan kurtarma ve değiştirmektir.
- Şiirlerinde ölçü ve uyağı kullanmamışlardır.
- Yeni bir şiir dili geliştirmişler, kullanılmayan kelimeleri kullanmaya çalışmışlardır.
- Şiir ve tiyatro türlerinde etkisini göstermiştir.
- Ekspresyonizm toplumun gerçeklerine sırt çevirdiği için pek başarılı olamamışlardır.
Ekspresyonizmin Temsilcileri
O’Neil
Kafka
Eliot
J. Joyce
13)Egzistansiyalizm (Varoluşçuluk)
- 20.yüzyılda Fransa’da ortaya çıkan bir felsefe akımıdır.
- Varoluşçuluk olarak da bilinen bu akım, II. Dünya Savaşı’nın sonunda, Fransız yazarlarından J. Sartre tarafından özel bir edebiyat kolu olarak tanıtılmıştır.
- Bu edebiyat kolu, insanın varlığı, hürlüğü, tek gerçek olduğu hâlde onu saran dünyayı bir türlü anlayamamaktan doğan umutsuzlukla bezginlik içinde hayatı tatsız, saçma bulması görüşüyle hareket eder.
- Egzistansiyalizmi başlatan sorulardan biri de şudur: “Ben kimim? Bir birey olarak var olmamın bence anlamı nedir?” Bu soruya verilen cevap ise şöyledir: “Bizi biz yapan, kararlarımızdır. Bizi biz yapan kendi benliğimizle aldığımız kararlarımızdır. Bu özel benlik, dünyaya bir defa gelir, başka kimsenin olamayacağı, yapamayacağı bir şeyi, olmak ve yapmak gücüdür.
Egzistansiyalizm Akımının Özellikleri
- İnsanın hem kendine hem topluma karşı sorumludur.Bu sorumluluk duygusu onun topluma katılması ve onu yönlendirmesi görevini yüklemiştir.Sanatkar, kendini toplumdan soyutlayamaz.Sanatçının toplumsal sorumlulukları vardır.
- Eserlerde insanın içinde bulunduğu bunalımlı, sıkıntılı, kararsız hali anlatılır.
- Egzistansiyalist edebiyat karamsar ve bunalım edebiyatıdır.Çünkü dünya saçma ve iğrenç bir yerdir ve insanlar böyle saçma ve iğrenç yerde yaşadığından bunalım, sıkıntı, boşluk halindedir.
- Biçimden çok içeriğe önem vermişlerdir.
- Eserlerinde sade ve anlaşılır bir dille yazmışlardır.
- Egzistansiyalizm, insanın kendi varlığını sorgulamasını ister. Her insanın kendi iradesiyle biçimlendireceği bir geleceği vardır.
- Bu akımda, insanı insan yapan, onun kendi kararlarıdır. Önemli olan gerçek, herkesin üzerinde birleştiği objektif gerçek değil, kişisel gerçektir.
- İnsanın özgürlüğü son derece önemlidir. Zaten insan, özgür olmaya mahkumdur.
Edebi Akımlar Kapsamlı Konu Anlatımı yazımızla ilgili düşüncelerinizi bizimle paylaşınız.
Egzistansiyalizmin Temsilcileri
Jean Paul Sartre
Albert Camus
Andre Gide
Franz Kafka
14)Modernizm
- Modernizm; bilimsel, siyasal, kültürel gelişmelerle ve sanayi devrimiyle birlikte hareketlenen büyük toplumsal değişime eşlik eden zihniyetin tamamı için kullanılabilen bir terimdir.
- Sanat, mimari ve edebiyat alanında on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından itibaren ortaya çıkmıştır. Yirminci yüzyılın ilk yarısında etkili olmuştur.
- Modernizm sözcüğü Latincede “şimdi” anlamına gelen modernus kelimesinden türemiştir.İlk planda geçmişe karşı şimdiki zamanın yüceltilmesini ifade etmektedir.
- Temelde dayandığı fikir, geleneksel sanatlar, edebiyat, toplumsal kuruluşlar ve günlük yaşamın artık zamanını doldurduğu ve bu yüzden bunların bir kenara bırakılıp yeni bir kültür icat edilmesi gerektiğidir.
- Modernizmde geleneksel olanı şimdiye, güncele uydurma, geleneksel yapıyı ve anlatımı reddederek yeniyi ortaya çıkarma anlayışı vardır.
Modernizmi Esas Alan Eserlerin Özellikleri
- Dil ve anlatımda geleneksel tekniklerin dışında arayışlara gidilir.
- Modernizmi esas alan metinlerde alegorik anlatıma yer verilir.
- Bilinç akışı tekniği kullanılır.
- Çağrışımlara geniş yer verilir.
- Geleneksel olanı yeniye uydurma çabası vardır.
- Yazarlar insanı çevreleyen toplumsal dünyayı yalın,saf bir biçimde anlatmaktan kaçınırlar.
- Anlatımda “şiirsel” ögeler ön plandadır.
- Yaşamın çok boyutlu olduğu ve kavranması zor gerçeklerden oluştuğu savunulur.
- Modernist eserlerde toplumdaki değer çatışmaları, bireyin bunalımları, karmaşık ruh hali, yerleşik değerlere isyan,yalnızlık, toplumdan kaçış, geleneksel değerlere başkaldırı, birey-toplum çatışması gibi temalar işlenir.
- Modernizmi esas alan eserlerde olaydan çok, olayın birey üzerindeki etkisini anlatmaktır.
- Modernizmi esas alan eserlerle bireyin iç dünyasını esas alan eserler arasında insan psikolojisine yaklaşımı bakımından yakınlıklar vardır.Yalnız bireyin iç dünyasında kronolojik bir zaman varken modernist eserlerde zamanda geriye gitmeler ileriye gitmeler vardır.
- Modernizmi esas alan eserler, varoluşçuluk akımından etkilenmiştir. Varoluşçuluğa göre, dünyadaki diğer varlıklardan farklı olarak önce var olan sonra ne olduğu belirlenen birey kendi özünü arar, kendisi olmaya çabalar, birey kendi özünü ararken kendisi olmaya çalışırken toplumla çatışır.
14)Postmodernizm
Postmodernist Anlatıların Özellikleri:
- Postmodernizm, modern hayata(modernizme) ve onun değerlerine karşı sorgulayıcı, eleştirici ve reddedici bir tavır takınır.
- Gerçeğin göreceli olduğunu düşünürler. Gerçeğin, tek veya evrensel olmadığını düşünürler.
- Postmodernizm; gerçek ile gerçekdışının, gerçek ile kurmacanın iç içe olduğu, akıl ve mantığın zorlandığı bir fantezi ve imajlar dünyası sunar.
- İronik anlatıma yer vermişlerdir.
İroni: Ciddi bir tavırla söylenen söze, söylenenin zıddı bir anlam yükleyerek yapılan ince, eleştirici bir alaydır.
- Postmodernist eserlerde gerçek ile kurmaca iç içedir.Mesela mekanlar gerçek bir yer olabileceği gibi hayali bir yer de olabilir. Ya da kahramanlar bizim gibi ete kemiğe bürünmüş insan olabileceği gibi sadece eserin sayfalarında olan hayali , dilden bir varlık da olabilir.
- Postmodernist anlatılarda amaç, olay anlatmak değil, olayın yarattığı izlenimleri, duyguları anlatmaktır ki bu da “karamsarlık, yalnızlık, bunalım, gerçek arayışı” gibi duyguların ifadesidir.
- Geleneksel (klasik) romanlardaki dün-bugün-yarın şeklindeki kronolojik/akıp giden zamana karşın postmodern romanlarda kronolojik bir olay veya anlatım olmadığından, zaman da akışkan değil durağandır; postmodern romanlarda yaşanan “an”lar vardır. Yazar, duruma göre zamanda geriye dönüş (yaşanılanı kesintiye uğratıp geçmişe bir parantez açmak) veya zamanda atlama gibi karışık zaman dilimlerini anlatır.
- Postmodern romanlarda, geleneksel romanlarda bulunan neden-sonuç veya başı-sonu sıralaması yoktur.
- Geleneksel romanlardaki ilahı anlatıcı, postmodern eserlerde konumdan konuma geçer. Yani bir eserde ilahi, gözlemci, kahraman bakış açıları iç içe kullanılabilir.(çoğulcu bakış açısı)
- Postmodern metnin tek/doğru ve mutlak bir yorumu yoktur, okur sayısı kadar yorumu vardır. Aynı şekilde metin birden fazla sonla bitirilebilir.Eserlerde “çoğulculuk” ilkesi vardır.
- Metinler, okurun “yaratıcı” olmasını gerektiren bir okuma gerektirir. Geleneksel romanlardaki yazar-metin-kahraman üçlüsünün yerine postmodern romanlarda “okur” önemlidir.
- Üstkurmaca tekniğini kullanmışlardır.
Üstkurmaca:
Üstkurmaca, romanın varoluş sürecini okura hissettirmektir.Bir başka ifadeyle yazarın eseri nasıl yazdığını okura hissettirmesidir. Örneğin; yazar az sonra şu kişi buraya gelecek ve kapıyı çalacak der ve o kişi yazarın dediği yere gelir ve kapıyı çalar.Yani yazar olaylara müdahale ettiğini, bunların hepsinin birer kurmaca olduğunu okura sezdirir.
- Geleneksel (klasik) romanlardaki klasik olay kurgusuna karşın postmodern romanlarda kurgulanmış bir “olay” yoktur.
- Postmodernist anlayış, “Dünya ne anlamlıdır ne de anlamsız, vardır o kadar.” (Alain Robbe Grillet) sözüyle özetlenebilir. Yazarlar, anlamsız yaşama anlam katılamayacağına inandıklarından eserlerde estetik bütünlüğü kaldırmak için çeşitli türlerde metin parçalarını bir araya getirirler. Örneğin, bir romanda hem şiir hem günlük hem makale hem masal gibi türler kullanılır veya ansiklopedi maddesi, reklam yazısı gibi parçalar alıntılanır. Böylelikle türler iç içe geçer, geleneksel roman estetiğinden uzaklaşılır, yapıt artık roman değil, tanımlanamaz bir “anlatı” veya “metin” olur.
- Postmodernistler, metinlerarasılık tekniğinden faydalanırlar.
Metinlerarasılık
Daha önce yazılan eserlerden birtakım parçalar almaktır.Bir başka deyişle yazar kendi eserini yazarken diğer yazılan eserlerden cümle, şiir veya bir parça almasıdır.
- Metinlerarasılık iki şekilde karşımıza çıkar:
1. Romandaki kahramana ya da kahramanlara farklı bir konuda bir şeyler anlatılabilir.(hikaye içinde hikaye) Kahramanlar hikaye anlatabileceği gibi, felsefi, fikri, ilmi, edebi konuları içeren metinler de anlatabilir.
2.Postmodernizmde metinlerarasılığın asıl uygulaması, başka yazarlar tarafından yazılan metinleri, sanatçının kendi eserine almasıdır.
- “Montaj”, “kolaj”, “parodi”, “pastiş” postmodernist edebiyatın metinlerarasılığı gerçekleştirmede kullandığı yöntemlerdir.
Montaj:Yazarın başkasına ait bir söz, cümle, beyit, paragraf vb. söz değerlerini aynen alıp eserinde kullanmasıdır.
Kolaj: Yazarınfarklı türlere ait metinleri aynen eserinde kullanmasıdır.Yani alınan metin eklenen metinle anlam ve üslup bakımından örtüşmez.
Parodi:Bir sanatkarın, başka bir sanatkarın eserini alay etmek ve eleştirmek amacıyla taklit ederek yeniden kurgulaması ve gülünçleştirmesidir. Paradide taklit edilen eserin konusu taklit edilir.Amaç eserin orijinalliğini bozma, böylece eseri gülünç duruma sokmaktır. Örneğin Orhan Pamuk, “Benim Adım Kırmızı” romanında daha adından itibaren Umberto Eco’nun “Gülün Adı” romanını örneksemiştir.
Pastiş:Edebiyat dünyasında sevilen bir sanatkarın eserini alıp üslup bakımından taklit ederek onun eserine benzer bir eser ortaya koymaktır.Pastiş yapmanın iki amacı vardır. İlki, eseri taklit edilen sanatçının kusurlarına vurguda bulunarak eleştirilmesi, alay edilmesidir. İkincisi, taklit edilen esere/sanatkara göndermede bulunarak ve onun başarısının gölgesine sığınarak bir gerçeği ifade etme arzusudur. Bu tür pastişler, daha sevimli ve mizahidir. Örneğin Latife Tekin, Sevgili Arsız Ölüm’de destan, halk hikâyesi, masal gibi sözlü edebiyat ürünlerinin üslubunu örneksemiştir.
Postmodern romanlar türlere ayrılır:
- Üst kurmaca romanlar, bilimkurgu romanları, fantastik romanlar, büyülü gerçekçilik romanları… Postmodernist anlatımda iki tür yaklaşım vardır. Birincisi, “seçkinci/elitist” eğilimdir ki seçkin okur için yazılan metinleri kapsar. ikincisi “Sıradan” okura hitap eden “popülist” eğilimdir. Örneğin, Murathan Mungan’ın “Üç Aynalı Kırk Oda” adlı metni popülist; Hasan Ali Toptaş’ın “Bin Hüzünlü Haz” adlı anlatısı popülizme hiç yer vermeyen seçkinci bir yapıttır.
Edebi Akımlar Kapsamlı Konu Anlatımı yazımız burada sona ermiştir.
Edebi Akımlar Kapsamlı Konu Anlatımı yazımızı okuduktan söz sanatları yazımızı okuyabilirsiniz.
Edebi Akımlar Kapsamlı Konu Anlatımı yazımızla ilgili düşüncelerini bizimle paylaşınız.