Kişisel Hayatı Konu Alan Metinler
Ders Sarayının sizler için hazırladığı Kişisel Hayatı Konu Alan Metinler Konu Anlatımı yazımıza hoş geldiniz. Kişisel Hayatı Konu Alan Metinler konu anlatımı yazımız anı, gezi yazısı (seyahatname), biyografi, otobiyografi, mektup ve günlük (günce) metinlerini ele almaktadır.
Kişisel Hayatı Konu Alan Metinler Konu Anlatımı yazımız, konuyu daha rahat kavrayabilmeniz için ayrıntılı ve kapsamlı bir şekilde yazılmıştır. Kişisel Hayatı Konu Alan Metinler Konu Anlatımı yazısını okumadan önce diğer AYT konularından bazıları olan Deneme Türü Kapsamlı Konu Anlatımı, Cumhuriyet Sonrası Halk Şiiri Konu Anlatımı, Röportaj Türü Kapsamlı Konu Anlatımı, Eleştiri Türü Kapsamlı Konu Anlatımı ve Sohbet Türü Kapsamlı Konu Anlatımı yazılarını da okumanızı tavsiye ederiz. Sitemizdeki diğer bütün Türk Dili ve Edebiyatı dersi konu anlatımı yazılarına buradan ulaşabilirsiniz. Daha fazla vakit kaybetmeden konu anlatımına başlayalım.
Kişisel Hayatı Konu Alan Metinler
- Kişisel Hayatı Konu Alan Metinler, yazarın yaşamını yansıtan veya yaşamından beslenen yazı türleridir. Bu yazı türleri arasında hatıra, gezi yazısı, biyografi, otobiyografi, mektup ve günlük öne çıkmaktadır. Kişisel Hayatı Konu Alan Metinler konu anlatımı yazısına Anı yazı türüyle başlayalım.
1) Anı (Hatıra)
- Bir kişinin başından geçtiği olayları veya olguları gözlem ve izlenimleri doğrultusunda anlattığı yazılara “anı” (hatıra, hatırat) denir.
- Anıların yazıldığı defterlere “hatıra defteri” denir.
- Anı yazıları yaşanmakta olanı değil, yaşanmışı konu alır.
- Anı yazacak kişinin hafızasının ve gözlem gücünün iyi olması gerekir.
- Anılar tarihi gerçeklerin öğrenilmesinde bir belge niteliği taşımaktadır.
- Anılar kişinin yaşadığı dönemle ilgili bilgiler verir. Bu bakımdan anılar tarihe ışık tutan kaynaklar arasında yer alır.
- Yaşanmış olayların gizli kalmış yönlerini ortaya çıkarır.Ancak anılar nesnel yazılar olmadığı için kesinlik ifade etmez.
- Hatıra yazarları, hatıralarını anlatırken olayları daha iyi hatırlamak içim yazılı ve sözlü kaynaklara başvurur.
- İçten, sade ve anlaşılır bir dil kullanılır.
- Anlılarda öznel ifadeler yer alır.Anı yazarı anlattıklarını ispatlamak zorunda değildir.
Anı Türünün Tarihsel Gelişimi
- Türk edebiyatındaki ilk anı örneği Babür Şah’ın yazdığı “Babürname” adlı eserdir.
- Türk edebiyatındaki önemli anılar şunlardır:
Akif Paşa: “Tabsıra”
Ziya Paşa: “Defter-i Amal”
Namık Kemal: “Magosa Hatıraları”
Ahmet Mithat Efendi: “Menfa”
Muallim Naci: “Ömer’in Çocukluğu”
Ahmet Rasim: “Eşkâl-i Zaman”, “Falaka ve Gecelerim”
Halit Ziya Uşaklıgil: “Kırk Yıl”, “Saray ve Ötesi”
Hüseyin Cahit Yalçın: “Edebî Hatıralar”
Ruşen Eşref Ünaydın: “Atatürk’ü Özleyiş”, “Geçmiş Günler”
Falih Rıfkı Atay: “Çankaya”
Yakup Kadri Karaosmanoğlu: “Gençlik ve Edebiyat Hatıraları”
Yahya Kemal Beyatlı: ‘Çocukluğum, Gençliğim, Siyasî ve Edebî Hatıralarım”
Yusuf Ziya Ortaç: “Portreler”
Falih Rıfkı Atay: “Zeytindağı”, “Çankaya”, Ateş ve Güneş”, Batış Yılları”
Yakup Kadri Karaosmanoğlu:” Zoraki Diplomat”
Halide Edip Adıvar:“Türk’ün Ateşle İmtihanı”, “Mor Salkımlı Ev”
Halit Fahri Ozansoy: “Edebiyatçılar Geçiyor”
Salah Birsel: “Ah Veyoğlu Vah Beyoğlu”
Oktay Akbal :”Şair Dostlarım”
Cevat Şakir Kabaağaçlı: “Mavi Sürgün”
Abdülhak Şinasi Hisar: “Boğaziçi Yalıları”, “Boğaziçi Mehtapları”, “Geçmiş Zaman Köşkleri”, “Yahya Kemal’e Veda”
Halide Nusret Zorlutuna:” Bir Devrin Romanı”, “Benim Küçük Dostları”
Mehmet Çınarlı:”Sanatçı Dostlarım”
Anı türü ile ilgili gerekli bilgileri verdikten sonra, Kişisel Hayatı Konu Alan Metinler konu anlatımı yazısına Gezi Yazısı ile devam edelim. Bakalım Gezi Yazısı neymiş, nasıl yazılırmış ve edebiyatımızda ne gibi örnekleri mevcut.
2) Gezi Yazısı (Seyahatname)
- Bir kişinin ya da bir sanatçının yurt içinde ya da yurt dışında gezip gördüğü yerleri anlattığı yazılara gezi yazısı denir. Eskiden gezi yazılarına Arapça kökenli gezen kişi anlamına gelen “Seyyah” kelimesinden türetilmiş “Seyahatname” denirdi.
- Gezi yazısı içerisinde, gezilip görülen yerin bütün özellikleri ele alınır.
- Gezilen yerin özellikle tarihî ve doğal güzellikleri anlatılır.
- Gezi yazılarında tarihi ve doğal güzelliklerinin yanında kültürel özellikler de anlatılır.
- Gezi yazılarında gezi yazarının gözlem gücünün iyi olması gerekir.
- Anlatılan yerler başka yerlerle karşılaştırılarak bölgenin daha iyi anlaşılması sağlanır.
- Gezi yazarı, gezdiği yerleri, tanıştığı kişileri sürekli not alır.
- Gezi yazısı gezilen bölge için belgesel nitelik taşır. Bu bakımdan yazar gözlemlediği yerler hakkında yanlış bilgiler vermemelidir.
- Gezi yazılarında gözlem ne kadar ön planda olsa da kişisel bilgiler içerdiği için belge niteliği taşımamaktadır, sadece yer hakkında okuyucuya fikir verir.
- Gezi yazıları sade, anlaşılır, akıcı bir Türkçeyle yazılır.
- Gezi yazılarını konuları belirli yurt köşelerinin ya da yerlerin sorunlarını tanıtmaya amaçlayan “gezi röportajlarıyla” karıştırmamak gerekir. Gezi röportajları bölgedeki sorunlara tanıtmaya yöneliktir. Gezi yazısında ise gezip görülen yerlerde ilgi çekici, göz kamaştıran yerler anlatılır.
- Gezi yazısı türünde kronolojik bir zaman vardır.
- Öyküleyici, açıklayıcı ve betimleyici anlatımlardan yararlanılır.
- Bu türde fotoğraf ve benzeri görsel imkanlardan yararlanılması anlatımın etkisini arttırır.
Dünya Edebiyatında Gezi Yazısı
- Dünya edebiyatında gezi yazısının ilk örnekleri sayılabilecek eserleri verenlerin başında Marco Polo, İbni Batuda gelir.
- Marco Polo, Yakın Doğu ve Orta Asya ülkelerine bir yolculuğa çıkmış ve gözlemlediklerini yazmıştır.
- İbni Batuta, Harezm, Maveraünnehir, Anadolu ve Horasan’ı dolaşarak oralarda yaşayan Türklerin yaşayışını, geleneklerini ve toplumsal özelliklerini yazmıştır.
Türk Edebiyatında Gezi Yazısı
- Türk edebiyatında en eski seyahatnameler. Timur’un oğlu Şahruh’un yanında bulunan Gıyasüddin Nakkaş’ın yazdığı “Acâib’ül-Letâif” ve Ali Ekber Hatâî adlı bir tüccarın kaleme aldığı “Hıtâînâme’dir.
- Bugünkü anlamda ilk gezi kitabımız Seydi Ali Reis’in kaleme aldığı “Mirat-ül Memalik” (Memleket Aynası) adlı eserdir.Eser, Portekizlilere karşı savaşırken Hint denizinde fırtınaya yakalanıp Gücerat’ta karaya çıkan Seydi Ali Reis’in Hindistan, Afganistan, Buhara ve Maveraünnehir yoluyla Edirne’ye dönüşü sırasında başından geçen maceraları kapsar.
- Evliya Çelebi’nin 17. yüzyılda yazdığı “Seyahatname” ise dünya edebiyatındaki en iyi örneklerle boy ölçüşebilecek niteliktedir. Bu eserin birinci bölümü her yönü ile İstanbul’u anlatmaktadır.
- Pirî Reis’in yazdığı Kitab-ı Bahriye Akdeniz Bölgesi’ni anlatan bir gezi kitabıdır.
- Türk edebiyatında Batılı anlamda gezi yazısı örnekleri Tanzimat döneminde yazarların Avrupa’ya gitmesiyle verilmeye başlanmıştır. Avrupa’ya giden sanatçılar gördükleri şehirlerle ilgili yazılar yazmışlardır.
Türk Edebiyatında Önemli Gezi Kitapları
Seydi Ali Reis (İlk gezi kitabımız): Mirat-ül Memalik
Evliya Çelebi: Seyahatname
Ahmet Mithat Efendi : Avrupa’da Bir Cevelan(Batı tekniğine uygun ilk gezi örneği)
Cenap Şahabettin :Hac Yolunda, Avrupa Mektupları
Cenap Şahabettin :Avrupa Mektupları
Ahmet Haşim :Frankfurt Seyahatnamesi
Reşat Nuri Güntekin :Anadolu Notları
Direktör Ali Bey: Seyahat Jurnali
Yusuf Ziya Ortaç: Göz Ucuyla Avrupa
Falih Rıfkı Atay: Deniz Aşırı, Taymis Kıyıları, Bizim Akdeniz, Tuna Kıyıları, Hind, Yolcu Defteri, Gezerek Gördüklerim
İsmail Habip Sevük: Tuna’dan Batı’ya, Yurttan Yazılar
Azra Erhat: Mavi Yolculuk, Mavi Anadolu
Haldun Taner: Düşem Yollara Yollara
Anı-Gezi Yazısı Farkı
- Gezi yazılarında gezilen yerlerle ilgili gözlemler yansıtılırken dış dünya önceliklidir. Anılarda ise kişi yaşadıklarını veya tanık olduklarını anlatır.Bu yüzden öncelikli anı yazarının kendisidir.
3) Biyografi
- Yunanca “bios”(hayat) ve “grafien”(yazmak) sözcüklerinden türetilmiştir.
- Edebiyat, sanat, siyaset, ticaret gibi alanlarda tanınan insanların hayatlarını, eserlerini, başarılarını okuyucuya duyurmak amacıyla tarafsız bir görüşle yazılan eserlere
“biyografi (yaşam öyküsü, hayat hikâyesi)” denir.
- Eskiden bu tür yazılara “tercüme-i hâl” denirdi.
- Biyografide amaç, söz konusu kişiyi tüm yönleriyle halka tanıtmaktır.
- Biyograf yazarı tarafsız ve gerçekçi olmalıdır.
- Biyografisi yazılacak kişiyle ilgili bütün bilgiler, belgeler toplanmalıdır.Biyografisi yazılacak kişiyi tanıyanlarla konuşmak gerekir.
- Biyografiler belgesel nitelikte olup gelecek kuşaklara önemli bilgilerin, tecrübelerin, örneklerin, görüşlerin aktarıldığı kaynaklardır.
- Kronolojik zaman dilimi gözetilir.
Biyografi Çeşitleri
a) Bilimsel Biyografi(Monografi)
- Bilimsel, sanat, edebiyat alanında eser vermiş kişilerin hayatını ve eserlerini bilimsel yöntemler gözetilerek kronolojik bir sıra içerisinde eleştirel bir tutumla, belgelere, araştırma ve incelemelere dayalı olarak yapılan çalışmalara bilimsel biyografi ya da monografi denir.
- Biyografide kişinin nerede doğduğu, çocukluğunun nasıl bir ortamda geçtiği, öğrenim hayatı, yaptığı işler, çalıştığı yerler, kişiliği, huy ve karakteri, davranış özellikleri, başarılı olduğu alanlar, eserleri, ürünleri anlatılır.
- Bilimsel biyografi türüne şu örnek verilebilir: Mehmet Kaplan, Tevfik Fikret Devir-Şahsiyet-Eser (1971)
b) Biyografik Roman:
- Ünlü kişilerin hayatlarını konu alan, bunları edebi bir tarzla ele alan yazılara biyografik roman denir.
- Yazar hayatını anlatacak kişiyi sanki bir roman kahramanıymış gibi öyküleme tekniğinden yararlanarak anlatır.
- Biyografik romanlarda kişinin davranışları, duyguları, düşünceleri, giyinişi ruhsal ve fiziksel özellikleri gibi pek çok özellikleri ayrıntılı olarak anlatılır.
- Buna örnek olarak M. Emin Erişirgil’in Mehmet Akif /İslâmcı Bir Şairin Romanı (1956); Tahir Alangu’nun “Ömer Seyfettin “(1968) adlı eserleri verilebilir.
- Oğuz Atay’ın “Bir Bilim Adamının Romanı” (1975) adlı romanı da bu türün en iyi örneklerindendir. Yazar bu romanında hocası Mustafa İnan’ı merkez alarak bir dönemin idealist neslinin hayatını yansıtmıştır.
c) Nekroloji:
- Ölen ünlü bir kişinin hemen ölümünden sonraki günlerde yakın çevresinde yer alan kişiler tarafından ölen kişinin üstün özelliklerinin ahlakının, çalışkanlığının, çalışmalarının ve diğer özelliklerinin anı üslûbuyla anlatıldığı yazılara nekroloji denir.
- Bu tür yazılara örnek olarak Yahya Kemal’in ölümü dolayısıyla kaleme alınmış şu yazıları verebiliriz: Vehbi Cem Aşkun, “İstanbul Aşığını Kaybetti” (Dün-ya, 5 Kasım 1958); Nimet Behsuz, “Büyük Şairin Arkasından” (Yeni Gün, 3 Kasım 1958); Cenap Gedikoğlu, “Bir Dev Şair Göçtü” (Yeni Gün, 5 Kasım 1958).
d)Portre
- Bir kimseyi kişilik özelliklerinin okuyucuya tanıtmak amacıyla yazılan edebî yazılara portre denir.
- Türk edebiyatında bu türü şöhrete kavuşturan Yusuf Ziya Ortaç “Portreler” adlı eserdir.
- Haldun Taner’in “Ölür İse Ten Ölür Canlar Ölesi Değil” adlı eseri bu türün başarılı örneklerindendir.
- Fiziki portre ve ruhi porte olmak üzere ikiye ayrılır:.
Fizikî Portre
- Kişinin sadece dış görünüşünün (boyunun, yüzünün, giyinişinin, hareketlerinin…) anlatıldığı portrelerdir.
Ruhî portre
- İç dünyasının, alışkanlıklarının, duygularının, fikirlerinin, zayıf taraflarının anlatıldığı portreye ruhî portre (tinsel, moral portre) denir.
- Çoğu zaman fizikî portre ile ruhî portre iç içe verilir.
.
Dünya Edebiyatında Biyografi
- Biyografi türünün ilk büyük yazarı, eski Yunan edebiyatından Plutarkos’tur. Bu türün Batı edebiyatındaki kökleri Plutarkos’un Romalıları anlattığı “Hayatlar” adlı eserine dayanmaktadır. Ancak Batı da bu türün yaygınlaşması 16. yüzyıldan sonradır. 20. yüzyılda ise Batı da bir aileyi veya çevreyi ele alan geniş kapsamlı biyografik eserler yazılmaya başlanmıştır.
Türk Edebiyatında Biyografi
- Divan edebiyatında şairleri anlatan eserlere ‘tezkire” denirdi.
- Çağatay yazarlarından Ali Şir Nevai 16. yüzyılda “Mecâlis’ün-Nefâis” adlı eseriyle Türk edebiyatında ilk biyografi örneğini vermiştir.
Önemli Biyografi Eserleri
Mehmet Emin Erişilgil: “Bir Fikir Adamının Romanı: Ziya Gökalp”, “Bir İslâm Şairinin Romanı: Mehmet Akif”
Tahir Alangu:“Ülkücü Bir Yazarın Romanı: Ömer Seyfettin”
Oğuz Atay:“Bir Bilim Adamının Romanı: Mustafa İnan’
Mehmet Kaplan :Namık Kemal Hayatı ve Eserleri
Kenan Akyüz : Tevfik Fikret
Süleyman Nazif: Mehmet Akif
Recaizade Mahmut Ekrem: Kudema’dan Birkaç Şair
Yakup Kadri Karaosmanoğlu: Atatürk, Ahmet Haşim
Rıfat İlgaz:1950 Sonrasında Hikayecilerimiz
Muallim Naci: Osmanlı Şairleri
Şevket Süreyya Aydemir: Tek Adam, İkinci Adam, Menderes’in Dramı, Enver Paşa
Mithat Cemal Kuntay: Mehmet Akif, Namık Kemal, Sarıklı İhtilalci Ali Suavi
Beşir Fuad: Victor Hugo ,Voltaire
Örnek
“Fuzuli” mahlasıyla tanınan Mehmet bin Süleyman’ın nerede ve hangi yılda doğduğunu kesin olarak bilmiyoruz. Yaklaşık olarak 15. yüzyılın son yıllarında Kerbela’da ya da Hille’de doğduğu söylenebilir. “Bayat” adlı eski bir Türk aşiretindendir. Kuvvetli bir öğrenim görerek zamanının bütün bilgilerini elde eden ve yetiştiği alan dolayısıyla Türkçeden başka Arap ve Acem dillerini de pek iyi öğrenen Fuzuli bu üç dilde nazımla ve nesirle birçok eser yazdı: Türkçe Divan: Çeşitli basmaları ve yazmaları vardır. Farsça Divan: Nesirle yazılmış ön sözünde ozanın hayatı ve düşünceleri üzerine önemli bilgi bulunan bu Divan’ın çeşitli nüshaları vardır. Leyla ve Mecnun: İstanbul, Tebriz, Taşkent’te basılmış, çeşitli nüshaları vardır. Hadikat’üs Süeda: Kerbela olayını anlatan bu nesirle yazılmış eserin çeşitli basmaları vardır. Nişancı Paşa Mektubu: Daha çok “Şikayetname” adıyla tanınmış mektup. Arapça Divan’ı da vardır.
Mehmet Fuat Köprülü
4) Otobiyografi
- Bilim, sanat, edebiyat ya da başka alanlarda tanınmış bir kişinin kendi hayatını anlattığı yazılara “otobiyografi (öz yaşam öyküsü)” denir.
- Otobiyografide doğumdan otobiyografinin yazıldığı ana kadar önemli olan olaylar veya durumlar anlatılır.
- Otobiyografilerde çoğu zaman sanatçı kendisiyle beraber aile büyüklerinden ve sosyal çevresinden ve ailesinden de bahseder.
- Sanatçı diğer insanlar tarafından bilinmeyen taraflarını anlatır.
- Otobiyografi her ne kadar öznel bir anlayışla kaleme alınsa da gerçekler göz ardı edilmemelidir.
- Sanatçı kendi hayatını anlattığı için otobiyografilerde öznel ifadeler çoktur.
- Kişinin kendi hayatını roman şeklinde yazması sonucunda oluşan esere “otobiyografik roman” denir. Bu türün örneklerini anı türünde verilmiş eserlerde de görmek mümkündür.
- Sanatçı olabildiğince içten olmalıdır ve sade, anlaşılır bir dille eserini oluşturmalıdır.
- Birinci kişi anlatımla yazılır.
- Doğrudan anlatım söz konusudur.
Otobiyografinin Tarihsel Gelişimi
- Modern anlamda ilk otobiyografik eser Jan Jacques Rousseau’nun “İtiraflar” adlı eseridir.
- Tanzimat’tan sonra otobiyografik eserlerin başında gelen Nigar Binti Osman’ın “Hayatımın Hikayesi” adlı eser. Nigar Hanım’ın beş yaşından 1918 yılına kadar hayatını konu alır.
Necip Fazıl Kısakürek: “Kafa Kağıdı”, “O ve Ben”
İlhan Berk: “Uzun Bir Adam”
Aziz Nesin: “Böyle Gelmiş Böyle Gitmez”
Anı-Otobiyografi Farkı
- Anılar üslup yönüyle otobiyografilere de benzer; ancak anı otobiyografi içinde sadece bir bölüm sayılabilir. Yani otobiyografiler anıya göre daha geniş ve daha uzun bir dönemi içine almaktadır.
Örnek
1931 yılının 6 Aralık Cuma sabahı ezanlar okunurken Bursa’da, Hisar semtinde Ortapazar Caddesi’ndeki 30 numaralı, iki katlı ahşap evde doğdum. Babam kereste tüccarı Kaya Müren, annem Hayriye Müren’dir. Başka kardeşim yok, tekim. İlkokul 1. sınıfa başladığımda çelimsiz, zayıf, kırpma saçları böyle platine kesilmiş, Tophane yokuşundan uçarcasına kendini bırakan bir çocuktum. Çünkü hemen o yokuşun sonunda ilkokulumuz vardı. İlkokulu, Bursa Osmangazi İlkokulu’nda bitirdim. Tophane Okulu, sonra da Alkıncı İlkokulu oldu. Efendim, okulumuz bir çıkmaz sokağın sonundaydı ama çıkmaz sokağın başında Osmangazi Hazretlerı’nin ve de Orhangazi Hazretleri’nin türbeleri yan yana yer almıştı. Arasından bir yolla Tophane bahçesine girilirdi. Şu meşhur kuleli, içinde uzun bir kule olan, halka açık bir bahçeydi o zaman da, şimdi de herhalde öyledir. Ortaokulu yine Bursa’da, Tahtakale’de tamamladım. Sesimin güzelliğini İlkokuldaki öğretmenlerim keşfetti ve okul müsamerelerinde bana başrolü vermeye başladılar. İlk rolüm bir çoban rolüydü. Etrafımda kızlar dönüyordu ve kepenek giymiş olarak aralarında şarkı söylüyordum.
Zeki Müren
Kişisel Hayatı Konu Alan Metinler konu anlatımı yazısı Mektup türüyle devam ediyor.
5) Mektup
- Birbirinden uzakta olan kişiler veya kurumlar arasında özel veya resmî haberleşmeyi sağlamak amacıyla yazılan yazı türüne “mektup” denir.
- Mektup, bir iletişim aracıdır.
- Mektup,bizden uzak olanlarla kağıt üzerinde yaptığımız konuşmalardır.
- Siyasi, edebi ve ilmi nitelikte yazılan mektuplar belge özelliği taşımaktadır.
- Mektupları üslubu son derece samimi ve doğaldır.
- Her konuda mektup yazılabilir.
Mektup Türleri
- Mektuplar, “özel mektuplar”, “edebi mektuplar”,“resmî mektuplar” ve “iş mektupları” olmak üzere dörde ayrılır.
a)Özel mektuplar
- Birbirinden uzakta bulunan yakın akraba veya arkadaşların haberleşmek, bir olayı aktarmak, bilgi vermek, ortak düşünceleri paylaşmak gibi çeşitli amaçlarla yazdıkları ve sadece yazanla okuyanı ilgilendiren mektuplardır.
- Özel mektuplar, konularına göre değişik isimlerle anılır: “Aile mektupları, tebrik mektupları, teşekkür mektupları, davet mektupları (davetiyeler), taziye mektupları, özür mektupları” gibi.
- Özel mektupların gizliliği söz konusudur ve bu gizlilik kanunla korunmuştur.
- Özel mektuplarda yer ve tarih, hitap bölümü, gövde bölümü, bağlama ve sonuç, ad ve imza sırasıyla yer almalıdır.
- Mektubun sağ üst kösesine “tarih”, yanında da yazıldığı “yerin adı” konmalıdır.
- Mektubun sağ alt köşesine “ad-soyad” yazılmalı ve “imza” ad-soyadın üstüne atılmalıdır.
- Mektubun sol alt kısmına imza atılmalıdır.
- Özel mektuplarda hitap ve bağlama kalıplaşmış özellikler taşır.Asıl söyleyeceklerimiz gövde bölümünde yer alır.
b)Edebî mektuplar
- Sanatçıların ve edebiyatçıların birbirine yazdıkları mektuplara edebi mektup denir.
- Edebî mektuplar açık olarak bir dergide veya gazetede yayımlanır.
- Yazar, başka bir yazara herhangi bir konudaki görüşlerini, düşüncelerini, duygularını anlatır. Ancak asıl amaç bu duygu, düşünce ve görüşleri herkese anlatmaktır.
- Edebî mektuplardan hareketle yazıldıkları dönem hakkında sanat, edebiyat ve fikir olayları hakkında bilgi edinmek mümkündür.
- Edebiyat dünyasında tanınmış sanatçılar birbirlerine yazdıkları mektuplarla genelde fikir ve sanat olaylarını, eserleri tartışırlar.
Örnekler
Fuzuli:”Şikayetname”
Cahit Sıtkı Tarancı: “Ziya’ya Mektuplar”
Nazım Hikmet’in Kemal Tahir’e: “Hapishaneden Mektuplar’ı”
Ahmet Mithat-Muallim Naci arsında: “Muhaberat ve Muhaverat”
Ziya Gökalp: “Limni ve Malta Mektupları”
Ahmet Hamdi “Tanpınar:Mektuplar”
Yahya Kemal:”Mektuplar-Makaleler”
Mehmet Kaplan: “Ali’ye Mektuplar”
Behçet necatigil: “Serin Mavi”
c)Resmi Mektuplar
- Kamu kurumlarının kendi aralarında ya da kişilerle kamu kurumu arasındaki yazışmalara resmî mektup denir.
- Resmî mektupların ne şekilde yazılacağı; biçim, içerik ve gönderilme biçimlerinin nasıl olacağı, çoğunlukla yönetmelik ve genelgelerle belirlenmiştir.
- Resmî mektuplarda anlatımın ciddi, duru, yalın ve açık olması gerekir.
- Resmi mektuplarda mektubun yazılış amacının dışına çıkılmaz, gereksiz ayrıntılara ve mektubun ciddiyetini azaltacak süslü ifadelere yer verilmez.
- Resmî mektuplar, çizgisiz, beyaz kâğıtlara daktilo ya da bilgisayarla yazılır.
- Resmî mektuplarda emredici anlatım kullanılır. Dil, genellikle alıcıyı harekete geçirme işlevinde kullanılır.
- Resmî kurumların kendi içlerindeki yazışmalarını içeren resmî mektuplar, postayla ve faksla gönderilebileceği gibi internetle de gönderilebilir.
- Resmi mektupların en önemli örneği dilekçedir.
Dilekçe:
Çeşitli dilek, ihbar ve şikâyetlerin bildirilmesi ya da herhangi bir konuda bilgi talep edilmesi için resmî makamlara sunulan imzalı ve adresli mektuplara dilekçe denir.
Dilekçe, vatandaşlar tarafından yazılan bir çeşit resmî mektup olarak da değerlendirilebilir.Bir dilekçede “hitap”, “dilekçe metni”, “arz ve saygı cümleleri”, “pul”(her dilekçede olmaz), “tarih”, “imza”, “dilekçeyi verenin adı-soyadı ve adresi” yer alır.
Hitap:
- Dilekçeye gönderilen kurumun adı ve yeri yazılarak başlanır. Hitap kelimelerinin tamamı ya da ilk harfi büyük yazılmalıdır.Örneğin; Türkiye Büyük Millet Meclisine.
- Hitap kelimelerine gelen ekler kesme işaretiyle ayrılmaz.
Dilekçenin Metin Bölümü
- Giriş paragrafı, gelişme paragrafı ve sonuç paragrafı olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır.
- Giriş bölümünde dilekçe yazan kendini tanıtmalıdır, gelişme bölümünde hangi konuda olduğu yazılmalıdır, sonuç bölümünde de istenilenin ne olduğu söylenmelidir.
- Üst makamlara yazılan dilekçelerde mutlaka “arz ederim” ibaresinin geçmesi gerekir.
- Rica ederim tabiri kesinlikle kullanılmamalıdır.Rica ederim tabiri alt makamlara yazılan resmi mektuplar için kullanılır.
Tarih ve İmza
- İmzasız dilekçeler kesinlikle dikkate alınmamaktadır. Kağıdın sağ alt köşesinde tarih ve imzanın bulunması gerekir.
Göndericinin Adresi
Adres, tarih ve imza kısmından biraz aşağıda kağıdın sol alt kısmına yazılır.Adresin ilk satırında ad ve soyad yazılır. İkinci satırında cadde, sokak ve apartman numarası yazılır.Üçüncü satırda ise ilçe ve ilin adı bulunur. Dilekçeye eklenmiş herhangi bir belge varsa adres kısmının altına “ek” ya da “ekler” bölümü açılıp belgelerin adları yazılmalıdır.
Dilekçe Örneği
T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ
FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ DEKANLIĞINA
KADIKÖY/İSTANBUL
Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde normal öğretim ikinci sınıf, 343434 numaralı öğrenciyim. 2007-2008 ders yılı güz dönemi Çağdaş Türk Lehçeleri genel sınavına ekte belgesini sunduğum hastalığım dolayısıyla giremedim. Mazeret sınavına alınmam için gereğini arz ederim.
Adres:
Atatürk Mah. Cumhuriyet Cad. No: 1923 14.02.2007
Ek: 1. Sağlık raporu. İmza
Ad-Soyad
d)İş Mektupları
- İş kurumlarının birbirlerine veya vatandaşlara, vatandaşların iş kurumlarına gönderdikleri iş, hizmet ve ticaret konulu mektuplara iş mektubu denir.
- Bu tür mektupların temelinde bireylerin ve şirketlerin ekonomiye ilişkin faaliyetleri vardır.
- İş mektuplarında sipariş, satış, borç alıp verme isteği, bilgi isteme, bir ürün ya da hizmetle ilgili şikâyeti dile getirme gibi konular ele alınır.
- İş mektupları,tutarlı, açık ve anlaşılır olmalıdır.
- Gereksiz ayrıntılara yer vermemek gerekir.
- İş mektuplarına, mektubun yazıldığı kişi veya kurumun ad ve adresi ile başlanır.
- Kağıdın sağ üst tarafına tarih yazılır.
- Adres ve tarihten sonra biraz boşluk bırakıldıktan sonra paragraf yapılıp doğrudan hangi konudaysa o konu yazılmalıdır.
- Son bölüme “saygı” ifade eden bir söz eklenip mektup bitirilir.
- Sağ alt köşeye ad ve soyad ve imza atılmalıdır.
Dünya Edebiyatında Mektup
- Mektup Latin edebiyatında ortaya çıkmıştır.Modern anlamda mektup 16. yüzyıldan sonra ortaya çıkmıştır. Bu dönemden itibaren Fransa, İtalya, İngiltere ve Almanya’da bu türün yaygınlaştığı görülmektedir.
- Mektup türünün ustaları da ancak 18. ve 19. yüzyılda yetişmiştir. Özellikle Fransa’da Voltaire, Rousseau bu türü çok kullanan sanatçıların başında gelmektedir.
- Bazı sanatçılar, mektuplara hikayede ve romanlarda yer vermişlerdir.Örneğin Batı edebiyatında Balzac Vadideki Zambak’ı, Goethe “Genç Werther in Acıları’nı bu şekilde yazmıştır.
- Bazı Avrupalıların eski Türk hayatı ile ilgili mektuplar yazmışlardır.Bu mektuplar bugün tarihi belge olarak kabul edilmektedir. Lady Montegu’nün “Şark Mektupları (Türkiye mektupları)” bu eserlerden biridir.
Türk Edebiyatında Mektup
- Türk edebiyatında mektup eskilere dayanmaktadır. “Münşeatlarda” özel ve resmî mektuplara çokça yer verilmiştir.Bu mektuplarda ağır ve sanatlı bir dil kullanılmıştır.
- Tanzimat’tan sonra mektup türünde gelişme olmuştur. Tanzimat döneminde bazı mektuplar gazete ve dergilerde yayımlanmıştır.
- Türk edebiyatındaki ilk mektup örneği Fuzuli’nin kaleme aldığı “Şikayetname” adlı eserdir.
- Tanzimat Dönemi’nden itibaren posta pulu da kullanılarak ayrı bir kurum oluşturulmuş ve mektup türü yaygınlık kazanmıştır. Şinasi’nin Paris’ten annesine yazdığı mektup bu dönemin ilk örneklerindendir.
- Tanzimat’tan sonra ilgi çekici mektup örnekleri Akif Paşa’ya aittir ve bu mektuplar 1885’te yayımlanmıştır. Sonraki dönemlerde de ünlü kişilerin mektupları kitap hâlinde basılmıştır. Namık Kemal’in “Hususî Mektuplar”, Abdülhak Hamid Tarhan’ın “Mektuplar”, Muallim Naci’nin “Muhaberât ve Muhâverât” adlı eserleri bunlara örnek gösterilebilir.
- Sonraki dönemlerde bazı sanatçılar ise mektuplardan oluşan romanlar hikâyeler, anılar, gezi yazıları kaleme almıştır. Halide Edip’in “Handan”; Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın “Mutallaka”, “Sevda Peşinde”; Reşat Nuri Güntekin’in “Bir Kadın Düşmanı” adlı romanları bunlar arasında sayılabilir. Ömer Seyfettin bazı hikâyelerini, Yakup Kadri Karaosmanoğlu “Bir Serencam’ adlı hikayesini mektup tarzında kaleme almıştır.
- Mektup tarzında yazılan gezi yazıları da vardır. Cenap Şahabettin’in “Hac Yolunda”, “Avrupa Mektupları”; Ahmet Rasim’in “Romanya Mektupları’ böyle yazılmıştır.
- Mektup tarzında yazılmış şiirler de vardır. Kemalettin Kamu’nun “İzmir Yolunda Son Mektup”, Orhan Veli’nin “Oktay’a Mektuplar” adlı eserleri bu şekilde yazılmıştır.
- Bazı sanatçılar da değişik eserlerini mektuplar şeklinde kaleme almışlardır. Nurullah Ataç’ın ‘Okura Mektuplar” adlı deneme kitabı mektuplardan oluşmaktadır.
- Cumhuriyet Döneminde de bazı sanatçıların mektupları toplanarak kitap hâlinde yayımlanmıştır. Bunlardan bazıları şöyle sıralanabilir: Cevat Şakir Kabaağaçlı “Mektuplarla Halikarnas Balıkçısı, Nazım Hikmet ‘Kemal Tahir’e Hapishaneden Mektuplar”, Ahmet Hamdi Tanpınar “Mektuplar”, Cahit Sıtkı Tarana “Ziya ya Mektuplar”.
Kişisel Hayatı Konu Alan Metinler konu anlatımı yazısında bahsedeceğimiz son tür, Günlük türü olacak.
6) Günlük (Günce)
- Bir kimsenin düzenli olarak yaşadığı olaylar ve durumlar hakkında kişisel duygu ve düşüncelerini tarih belirterek anlattığı yazılara “günlük” veya “günce” denir.
- Günlükler her gün yazıldığı için kısa yazılardır.
- Birinci kişi anlatım kullanılır.
- Tarih, biyografi ve anı için birer kaynak niteliğindedir.
- Kişisel duygu ve düşüncelere yer verildiği için öznel yazılardır.
- Bu yazılar yazarının yaşamından izler taşıdığı için içten ve samimidir.
- Her anlatım biçimi ve tekniğinden yararlanılır.
- Konuşma diline yakın bir dil kullanılır.
- Anlatımda “iç konuşma” tekniğinden yararlanılır.
- Doğrudan anlatım yöntemi benimsenir.
- Bazı roman ve hikayelerde günlükten yararlanılır.
- Günlükler hisleri, duyguları anlatan içe dönük günlükler ve dış dünyadaki olayların anlatıldığı dışa dönük günlükler olarak iki başlıkta incelenebilir.
- Günlüklerde gözlem ve dikkat önemlidir.
- Her konuda günlük yazılabilir.
Günlük Çeşitleri
a) İçe Dönük Günlükler ( özel ruhbilimsel günlük )
- Yazarın başkasına söyleyemediği olaylar ve durumlar hakkında yazdığı günlüklerdir.
- Yazar, bir bakıma kendisiyle konuşuyor gibidir, insanlara söyleyemediği ruhsal bunalımlarını, sıkıntılarını, sorunlarını, acılarını, dertlerini günlüğe döker.
- Stendhal’ın günlüğü, Rus yazar Puşkin’in “Gizli Günce” bu metinlere örnek gösterilebilecek niteliktedir.
- Fransız yazarı Andre Gide ve bizde Nudullah Ataç bu türün başta gelen ustalarındandır.
b) Dışa Dönük Günlükler :
- Toplumsal olayların, siyasetin, dışa dönük her şeyin anlatıldığı günlüklerdir.
- Bu tür günlükler toplumsal olayları durumları anlattığı için belge değeri taşır.
- Ünlü ressam Paul Gaugin’in o dönemde Fransız kolonisi olan Markiz adalarında yazdığı günlük, dışa dönük günlüklere örnek olabilir.
Türk Edebiyatında Günlük
- Batılı anlamda günlük türü edebiyatımızda Tanzimat’tan sonra görülmeye başlanmıştır. Edebiyatımızda ilk günlük Ali Bey’in “Seyahat Jurnali“dir.
Nurullah Ataç : Günce, Gazi Günlüğü, Uçuş Günlüğü
Salah Birsel: Kuşları Örtünmek, Nezleli Karga, Bay sessizlik, Aynalar Günlüğü
Seyahat Jurnali: Direktör Ali Bey
Şair Nigar Hanım: Hayatımın Hikayesi
Ömer Seyfettin: Ruzname
Falih Rıfkı Atay: Yolculuk Defteri
İlhan Berk: El Yazılarına Vuruyor Güneş
Cemal Süreya: Günler
Ece Ayhan: Başıbozuk Günceler
Ahmet Oktay: Gece Defteri
Adalet Ağaoğlu: Damla Damla Günler
Tomris Uyar: Gündökümü, Sesler, Yüzler, Sokaklar, Günlerin Tortusu
Oktay Akbal: Yeryüzü Korkusu, Geçmişin Kuşları, Anılarda Görmek
Günlük-Anı Farkı
- Anı ile günlük çoğu zaman karıştırılmaktadır. Günlük, adından anlaşılacağı üzere yaşanırken, günü gününe yazılır. Anı ise aradan zaman geçtikten hayatının sade bir bölümünü yazarsın.
Örnek Metin
Anılarda Görmek (28 Aralık Çarşamba) – Oktay AKBAL
Ocak’ın 29’unda tam on yıl olacak. Ziya Osman Saba’yı karlı bir havada Eyüp’te toprağa vermiştik. Yıllar çabuk mu geçiyor belirli bir yaştan sonra? Çocuklukta günler, haftalar bitmezdi bir türlü. Ama yolun yarısına gelmeye gör, her şey kopuk bir film gibi akıveriyor… Ziya Osman’ı son görüşümde ince bir dosya çıkarmıştı çekmeceden. “Nefes Almak” yazıyordu üzerinde. Yeni kitabıydı. “Ölümümden sonra çıkacak,” demişti. “Haydi haydi,” demiştim, “Okurları o kadar bekletmeye hakkın var mı?”
Gülümsemişti birkaç hafta sonrasını düşünerek. Ben düşünememiştim o günden ötesini. Canlı bir insanın, hele bir dostun, bir sevilenin yok olabileceğini düşleyemiyoruz. On yıl geçip gitmiş bile. Şiirlerini karıştırıyorum. Bilmeyen, Ziya Osman’ı yaşamı süresince ölümü özleyerek bekleyen biri sanır. Hep ölüm, hep ölüm düşünceleri. O ölümü değil, dünyada bulunamayacak bir çeşit “yaşam”ı özlüyordu.
Kişisel Hayatı Konu Alan Metinler Konu Anlatımı yazımız burada sona ermiştir. Kişisel Hayatı Konu Alan Metinler konu anlatımı yazımızda, anı, gezi yazısı (seyahatname), biyografi, otobiyografi, mektup ve günlük (günce) metinlerini ayrıntıları ile aktardık.
Kişisel Hayatı Konu Alan Metinler konusu ile ilgili ek çalışmalar yapmak için burayı ziyaret edebilirsiniz. Sitemizdeki diğer tüm Türk Dili ve Edebiyatı AYT konu anlatımı yazılarına buradan ulaşabilirsiniz. Konu ile ilgili yorumlarınızı bizimle paylaşmayı unutmayın.
Sosyal medya hesaplarımızı ve mail adresimizi kullanarak bizi her platformda takip edebilir, bize görüşlerinizi, soru – sorun ve önerilerinizi iletebilirsiniz.
Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere. İyi çalışmalar. 😎
Yasal Uyarı: Yayınlanan içeriğin ve diğer içeriklerin bütün fikri ve mülki hakları https://www.derssarayi.com/ ” a aittir. Kaynak gösterilse dahi içeriğin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan yazının bir bölümü, alıntılanan yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.