Sindirim Sistemi Kapsamlı Konu Anlatımı
Ders Sarayının sizler için hazırlamış olduğu Sindirim Sistemi Kapsamlı Konu Anlatımı yazımıza hoş geldiniz. Sindirim Sistemi yazımızda, ağız, yemek borusu, mide, ince bağırsak, kalın bağırsak, karaciğer, safra kesesi, ve pankreas hakkında genel bilgileri ve duyu organlarının yapısını kapsamlı bir şekilde ele aldık.
Sindirim Sistemi yazısını daha iyi anlayabilmeniz için önceki konu anlatımlarından, Sinir Sistemi Detaylı Konu Anlatımı, Endokrin Sistem (Hormonal), ve duyu-organlari, destek-ve-hareket-sistemi/ yazılarımızı da okumanızı tavsiye ederiz. Haydi başlayalım.
Sindirim Sistemi
Sindirim Sistemi ile ilgili kazanımlar şöyledir.
Anahtar Kavramlar
emilim, sindirim, sindirim sistemi
11.1.3.1. Sindirim sisteminin yapı, görev ve işleyişini açıklar.
a. Sindirim sisteminin yapısı işlenirken görsel ögeler, grafik düzenleyiciler, e-öğrenme nesnesi ve uygulamalarından yararlanılır.
b. Sindirime yardımcı yapı ve organların (karaciğer, pankreas ve tükürük bezleri) görevleri üzerinde durulur. Karaciğer, pankreas ve tükürük bezleri Yapılarına girilmez.
11.1.3.2. Sindirim sistemi rahatsızlıklarını açıklar.
Reflü, gastrit, ülser, hemoroit , kabızlık, ishal örnekleri verilir.
11.1.3.3. Sindirim sisteminin sağlıklı yapısının korunması için yapılması gerekenlere
ilişkin çıkarımlarda bulunur.(Karaciğer, pankreas ve tükürük bezleri hakkında genel bilgi)
a. Fiziksel etkinliklerin sindirim sisteminin sağlığına olumlu etkisi belirtilir.
b. Tüketilen besinlerin temizliği, lif açısından zengin gıdalarla doğal beslenmenin önemi
vurgulanır.
c. Asitli içecekler tüketilmesinin ve fast-food beslenmenin sindirim sistemi üzerindeki
etkilerinin tartışılması sağlanır.
ç. Antibiyotik kullanımının bağırsak florasına etkileri ve bilinçsiz antibiyotik kullanımının zararları belirtilir
SİNDİRİM SİSTEMİ
Canlılar yaşamsal faaliyetlerini gerçekleştirmek için enerjiye ihtiyaç duyarlar. İhtiyaç duydukları enerjiyi ise beslenme yoluyla elde ederler. Ototrof (üretici) canlılar, besinlerini kendileri üretirken heterotrof (tüketici) canlılar dışarıdan hazır olarak alırlar. Heterotrof canlıların dışarıdan aldıkları besinlerin, bu canlıların hücreleri tarafından kullanılabilecek küçük alt birimlere parçalanması olayına sindirim denir.
Sindirim sistemi, sindirim olaylarının gerçekleştiği sindirim organları ve sindirime yardımcı organlardan oluşur. Sindirim sistemi konusunda sindirim olayı, ağızla başlayıp anüsle sona eren, yaklaşık 8-10 m uzunluğundaki sindirim kanalında gerçekleşir.
Sindirim sistemi, gerçekleşme şekline göre mekanik ve kimyasal sindirim olarak iki şekilde incelenir:
Mekanik sindirim: Yüksek yapılı canlılarda besinlerin enzim kullanılmadan sadece fiziksel olarak küçük parçalara ayrılması olayına mekanik sindirim denir.
Kimyasal sindirim: Besin maddelerinin su ve enzimler yardımıyla hidrolize olarak yapı taşlarına (monomer) ayrışmasına ise kimyasal sindirim denir.
Hidrolizin gerçekleştiği yere göre hücre içi ve hücre dışı olmak üzere iki çeşit kimyasal sindirim söz konusudur:
Hücre içi sindirim:
besinler fagositoz veya pinositoz yoluyla besin kofulu oluşturularak hücre içine alınır. Besin kofulu ve lizozomun birleşmesiyle lizozomdaki enzimler sayesinde besinler yapıtaşlarına kadar parçalanır. Koful zarından sitoplazmaya geçen yapı taşları hücre tarafından kullanılmaya hazırdır. Oluşan atıklar kofulun hücre zarı ile birleşmesiyle hücre zarından ekzositoz yoluyla hücre dışına atılır. Hücre içi sindirim amip, öglena ve paramesyum gibi tek hücreli canlılar ile süngerler, sölenterler ve akyuvar hücrelerinde görülür. Ayrıca bitkilerde depo edilen besinler de ihtiyaç hâlinde hücre içi sindirimle yapı taşlarına dönüştürülerek kullanılır.
Hücre dışı sindirim:
hücrelerden salgılanan enzimlerle besinlerin hücre dışında yapı taşlarına parçalanması ve difüzyon veya aktif taşıma ile hücre içine alınmasıdır. Saprofit bakteriler, mantarlar, böcekçil bitkiler, toprak solucanı, denizkestanesi, salyangoz, hidra, planarya gibi bazı omurgasızlar ile omurgalılarda görülen sindirim şeklidir.
SİNDİRİM KANALI
Sindirim Sistemi 1. Ağız:
Besinlerin sindirim sistemine alındığı ilk bolumdur. Besinler burada hem mekanik hem de kimyasal sindirime uğratılır.
Ağız boşluğunun iç yüzeyi mukoza adı verilen çok katlı epitelle kaplıdır. Ağızda sindirimle ilgili olarak tükürük bezleri, dişler ve dil bulunur.
Dil; besinlerin tadının alınmasında, besinlerin ağız içinde hareket ettirilmesinde, lokmanın oluşturulmasında ve yutulmasında işlev görür.
Ağız boşluğuna alınan besinler; kesici, parçalayıcı, öğütücü dişler sayesinde küçük parçalara bölünür.
Böylece parçalara bolunmuş besinlerin toplam yüzey alanı fiziksel olarak artırılmış olur.
Bir diş; morfolojik olarak taç, boyun ve kök olmak üzere uç kısımdan oluşur.
Dişin dışta kalan görünen kısmına taç, diş etiyle sarılı kısmına boyun, çene kemiği içindeki kısmına ise kök denir. Dişin dıştan içe doğru tabakaları mine, dentin ve diş özüdür (pulpa). Mine, taç kısmını örter. Mine tabakasının yapısında kalsiyum, fosfor ve flor bulunur. Mine, sert ve dayanıklı bir tabakadır ve dişe parlaklık verir. Minenin altındaki kemik tabaka dentindir. Pulpa ise en içte bulunan sinir ve kan damarlarının bulunduğu kısımdır.
- Çiğneme olayı istemli olarak başlayıp refleks olarak devam etmektedir!
- Mine, dişe beyaz rengini verirken dentin sarı-koyu rengini verir. Diş yaşlandıkça dentin miktarı artar, mine miktarı azalır. Bu da yaşlandıkça dişlerin daha sarı görünmesine sebep olur.
- Mine tabakasında sinir hücreleri olmadığı için bu tabaka duyarlı değildir. Diş minesi sinirlerle kaplı olsaydı yemek yerken ısırma, ezme ve çiğneme gibi işlemler sırasında çok acı çekerdik!
Sindirim Sistemi 2. Yutak
Yutak ağzın gerisinde, yemek ve soluk borusunun başlangıcında yer alan, düz kas ve zar yapıdaki boşluktur.
Üstte ağız ve burun boşluğuna, altta ise yemek borusuna açılır. Ağızda öğütülen besinlerin yemek borusuna iletilmesini sağlar. Yutkunma ile besinler ağızdan yutağa, oradan da yemek borusuna aktarılır. Yutkunma sırasında gırtlak kapağı (epiglottis), soluk borusunu kapatarak besinlerin soluk borusuna kaçmasını önler.
Sindirim Sistemi 3.Yemek Borusu
Mide ile yutak arasında bulunan yaklaşık 25 cm uzunluğunda ve 2 cm çapında olan kaslı bir borudur. Yemek borusunun başlangıcındaki kaslar çizgili kaslardır. Bu nedenle yutma olayı istemli olarak başlar. Daha sonra yemek borusunun alt kısmındaki istemsiz çalışan kasların peristaltik kasılma hareketleri ile besinler mideye doğru ilerletilir.
Sindirim Sistemi 4. Mide
Sindirim sisteminin kese şeklini almış organıdır. Yetişkin bir insanda hacmi yaklaşık 1,5 litre kadardır. Fakat alınan besinin fazlalılığına bağlı olarak kaslı yapısı sayesinde midenin hacmi artabilir.
Midenin görevleri
- Alınan besinlerin depolanaması,
- Kasılıp gevşeme hareketleri ile besinlerin mekanik sindirimlerinin gerçekleştirilmesi ve besinlerin yarı katı-yarı sıvı bir şekil olan kimus hâline dönüştürülmesi,
- Proteinlerin kimyasal sindiriminin başlatılmasıdır.
Mide iç duvarını oluşturan epitel dokudan mide öz suyu salgılanır. Bu öz suyun içinde hidroklorik asit (HCl), pepsinojen enzimi, mukus salgısı ve süt çocuklarında lap (renin) enzimi bulunur.
Mide boşluğuna salgılanan hidroklorik asit, mide içinin asidik bir ortam hâline dönüşmesini sağlar.
Mide içinin pH’ı yaklaşık 2’dir. Bu asidik ortam, besinlerle birlikte vücuda giren mikroorganizmaların öldürülmesini sağlarken aynı zamanda besinlerin yapısındaki proteinlerin de yapılarının bozulmasına (denatürasyon) neden olur ve böylece kimyasal sindirimi kolaylaştırır.
Ayrıca hidroklorik asit, pasif olarak salgılanan ve proteinlerin kimyasal sindirimini gerçekleştiren pepsinojen enziminin aktifleşerek pepsin şekline dönüşmesini sağlar. Pepsin, proteinlerin kimyasal sindirimini başlatır ve proteinlerin küçük polipeptit parçalarına (pepton) dönüşmesini sağlar.
Mide içinin pH’ının çok düşük olmasına ve içinde protein sindiren enzimin bulunmasına rağmen mide bundan nasıl zarar görmez?
Bunun üç sebebi vardır:
1. Proteinleri sindiren pepsin enzimi, pasif hâldeki pepsinojen olarak salgılanır. Pepsinojenin aktifleşmesini sağlayan hidroklorik asit farklı hücrelerden salgılanır ve bunlar ilk defa mide boşluğunda karşılaşır.
2. Mide iç yüzeyini epitel hücreleri tarafından salgılanan mukus tabakası kaplar. Mide iç yüzeyini koruyan bu tabaka, üç günde bir kendisini yeniler.
3. Gastrin ve enterogastin hormonlarının düzenleyici etkisi, midenin boşuna salgı üretmesini engeller.
Midenin enzim salgılaması da aynı şekilde üç farklı etki ile kontrol edilir:
- Hormonal etki: Midenin yapısında bulunan bazı hücrelerden (G hücreleri) salgılanan gastrin hormonu, midenin salgı yapan hücrelerine etki ederek enzim üretimini uyarır.
- Sinirsel etki: Besinlerin tadı ve kokusu beyinde ilgili merkezleri uyardığında parasempatik sinirler aracılığı ile midenin çalışmasını hızlandırır.
- Mekanik (fiziksel) etki: Besinlerin mide duvarına teması, midede salgı yapılmasını uyarır.
Midenin çalışması sırasında normalde her iki ucu da kapalıdır. Fakat yemek borusunun mideye bağlandığı yer olan kardia adı verilen bölgedeki kaslar düzenli çalışmazsa midedeki asitli kimus yemek borusuna kaçabilir. Bu durumda yanma hissi (reflü hastalığı) açığa çıkar. Eğer bu durum süreklilik kazanırsa yemek borusu ülseri oluşur. Midenin ince bağırsağa bağlandığı bölüme ise pilor adı verilir. Bir öğün yemeğin mideden ince bağırsağa pilordan tamamen geçmesi yaklaşık 2-6 saat sürer.
Sindirim Sistemi 5. İnce Bağırsak
Mide ile kalın bağırsak arasında uzanır. Yaklaşık olarak 3 cm çapa ve 7,5 m uzunluğa sahiptir.
İnce bağırsağın mideyi izleyen ilk 25 cm’lik bölümüne onikiparmak bağırsağı (duodenum), sonraki kısmına boş bağırsak (jejunum) ve son bölümüne de kıvrımlı bağırsak (ileum) adı verilir Sindirim sisteminin diğer bölümlerinde olduğu gibi ince bağırsağın yapısında da içten dışa doğru mukoza, düz kas ve bağ doku tabakaları bulunur.
İnce bağırsağın iç yüzeyini örten epitel tabakası, villus adı verilen cok sayıda parmak şeklinde kıvrım oluşturmuştur. Villuslar, iç kısmında kılcal kan damarlarına ve lenf kılcallarına sahiptir. Villusları oluşturan epitel hücrelerinin bağırsak boşluğuna bakan yüzeyleri üzerinde çok sayıda mikrovillus bulunur. Mikrovilluslar sitoplazmik uzantılardır. İnce bağırsaktaki ic kıvrımlar, villuslar ve mikrovilluslar sayesinde emilim yüzeyi büyük ölçüde artarak yaklaşık 300 metrekareye ulaşmıştır.
Sindirim Sistemi 6. Kalın Bağırsak
Sindirim kanalının ince bağırsaktan sonra başlayıp anüs ile biten yaklaşık 1,5-2 m uzunluğundaki kısmıdır. Üç önemli görevi vardır.
Bunlar:
- Su, sodyum, klor ve potasyum gibi elektrolitlerin kana emilimini tamamlamak,
- B ve K vitamini üreten faydalı bakteriler için yaşam ortamı oluşturmak ve bu vitaminlerin emilimini gerçekleştirmek,
- Dışkının vücuttan atılıncaya kadar geçici olarak depolanmasını sağlamaktır.
Kalın bağırsak üç kısımdan oluşur. İnce bağırsağa bağlanan ilk 6 cm’lik kısmına kör bağırsak (çekum) adı verilir. Kör bağırsağın ince bağırsak ucunda bulunan kapak, kalın bağırsağa geçen içeriğin tekrar ince bağırsağa geçmesini engeller.
Bu kapağın yaklaşık 2 cm altında apandis adı verilen solucana benzeyen bir uzantı bulunur. Apandisin yabancı bir madde ile tıkanması ve iltihaplanmasına apandisit denir. Apandisit aşırı ağrı, kusma ve iştah kaybı gibi belirtiler gösterir ve cerrahi müdahale ile apandisin alınması gerekir.
Kör bağırsaktan sonra kalın bağırsağın büyük bir kısmını oluşturan kolon bölgesi başlar. Kolonlardan sonra ise yaklaşık 15 cm uzunluğundaki son bölge olan düz bağırsak (rektum) bulunur. Dışkı düz bağırsakta geçici olarak depolanır ve anüsten dışarı atılır.
SİNDİRİME YARDIMCI YAPILAR
Sindirime yardımcı 4 tane yapı vardır.
1. Tükürük Bezi
Tükürük bezleri sindirime yardımcı yapılardır. Dil altı, kulak altı ve çene altı bezi olmak üzere üç çifttir. Salgısını ağız boşluğuna tükürük kanalıyla boşaltır. Tükürüğün pH’ı 6-7 arasındadır.
Tükürüğün bileşiminde su, tuzlar, mukus bulunur. Mukus ağzın içini koruyup besinin yutulmasını da kolaylaştırır. Tukuruk bezleri, besinler yardımıyla sinirsel olarak uyarılır. Tükürük, besin ağza girmeden önce kokusu, görüntüsü gibi uyaranlar sonucu da salgılanabilir. Tükürüğün içinde antimikrobiyal maddeler (lizozim) de vardır. Tükürüğün pH’ı yükselirse mineraller çökerek diş taşlarını oluşturur.
2.Karaciğer
Yaklaşık 1,5 kg kütlesi ile deriden sonra vücudun en ağır organıdır. Sağ ve sol lop olmak üzere iki loptan oluşan karaciğer, canlılık için oldukça önemli olan görevleri yerine getirir.
Hayati önemi olan birçok maddenin üretimi, depolanması ve salgılanması karaciğerde gerçekleşir.
Bu görevlerden başlıcaları:
- Sindirim kanalından emilen besinlerin içinde bulunduğu kan, portal dolaşım (kapı toplardamarı) ile karaciğere gelir ve kanın bileşiminin ayarlandığı en önemli organ karaciğerdir. Kan içinde gelen besinlerin fazlası karaciğer tarafından alınır ve depolanır. Depolanan maddeler gerektiğinde karaciğer tarafından kana verilir.
- Karbonhidrat, yağ ve protein metabolizmasını ayarlar.
- Zehirli olan amonyağı (NH3) daha az zehirli olan üreye çevirir.
- Alkolün zararlı etkisini azaltır.
- İlaç kalıntıları gibi zehirli maddeleri zehirsizleştirir.
- Yağda eriyen vitaminler olan A-D-E-K vitaminlerini depolar
- Özellikle demir gibi mineralleri depolar.
- Karaciğerde bulunan kupfer hücrelerinde yaşlanmış ve hasarlı alyuvarlar parçalanır.
- Albumin, globulin, fibrinojen gibi plazma proteinlerini sentezler.
- Kandaki steroid yapıdaki hormonların seviyesini ayarlar, fazlasını kandan uzaklaştırır.
- Yağların mekanik sindirimini sağlayan safra salgısını üretir. Üretilen safra, safra kesesinde depolanır.
Karaciğere kan getiren iki tane damar vardır. Bunlar kalpten (aorttan) gelen karaciğer atardamarı ve bağırsaklardan gelen kapı toplardamarıdır. Karaciğere hem karaciğer atardamarı ile hem de kapı toplardamarı ile kan gelir.
Yemek yedikten bir süre sonra kapı toplardamarı ile bağırsaklardan gelen besinler karaciğerde depolanır ve vücuda yetecek kadar besin, karaciğer toplardamarı ile kalbe geri gönderilir.
Tokken: Kapı toplardamarındaki besin derişimi > Karaciğer toplardamarındaki besin derişimi
Uzun süren açlık durumunda bağırsaklarda sindirim bittikten sonra kapı toplardamarında taşınan besin miktarı azalır. Bu durumda karaciğerde depolanan besinler tekrar kana verilir.
Açken: Karaciğer toplardamarındaki besin derişimi > Kapı toplardamarındaki besin derişimi
3. SAFRA KESESİ
Yaklaşık 7-10 cm uzunluğunda, karaciğerin sağ lobunun altında bulunan, kaslı bir yapıdır. Karaciğerde üretilen safra, safra kesesine gelir; burada konsantre hâle getirilerek depolanır.
Safra; su, sodyum bikarbonat, safra tuzları, kolesterol ve bilirubin gibi safra pigmentlerinden meydana gelmektedir. Safra kesesinde depolanan safra, koledok kanalından onikiparmak bağırsağının vater kabarcığı bölgesine dökülür.
4. Pankreas
Pankreas, insan vücudunda mide ile onikiparmak bağırsağı arasına yerleşmiş, hem iç salgı (endokrin) hem de dış salgı (ekzokrin) yapan karma bir bezdir. Pankreas endokrin bez olarak kan şekerini düzenleyen insülin ve glukagon hormonlarını salgılar.
Pankreas ekzokrin bez olarak ise kimyasal sindirime yardımcı olan sindirim enzimlerini (hidrolitik enzimler) ve mideden onikiparmak bağırsağına geçmiş kimüsün asidini nötralize eden bikarbonat iyonlarını salgılar.
Pankreas öz suyunda bulunan tripsinojen, kimotripsinojen gibi inaktif formdaki sindirim enzimleri ve karboksipeptidaz enzimi, onikiparmak bağırsağına gönderilerek proteinlerin sindirilmesine yardımcı olur.
Ayrıca nişasta ve glikojenin sindiriminde görev alan sindirim enzimi amilaz, yağ sindiriminde görev alan lipaz, nükleik asitlerin parçalanmasını sağlayan ise nükleaz enzimleri pankreas enzimleridir.
BESİNLERİN KİMYASAL SİNDİRİMİ
Besinlerin sindirimine başlamadan önce besinlerin sindiriminde görevli olan hormonları, salgılandıkları organları ve etki mekanizmalarını tanıyalım:
Gastrin:
Mide hücrelerinden salgılanan gastrin hormonu, yine mide hücrelerini uyararak mide öz suyunun salgılanmasını sağlar.
Enterogastrin:
Besinler onikiparmak bağırsağına geldiğinde onikiparmak bağırsağından enterogastrin hormonu salgılanır, mideye etki ederek midenin çalışmasını yavaşlatır.
Sekretin:
Onikiparmak bağırsağından salgılanan sekretin hormonu, karaciğer ve pankreası uyarır. Pankreas hücrelerinden bazik özellikteki bikarbonatın salgılanmasını sağlayarak ince bağırsağı bazikleştirir, karaciğerin safra üretimini ve salgılamasını uyarır.
Kolesistokinin:
Sekretin gibi onikiparmak bağırsağından salgılanan kolesistokinin hormonu, safra kesesi ve pankreası uyarır. Pankreas besinlerin sindirimini sağlayan enzimleri üretmesini sağlar. Safra kesesinin kasılmasını sağlayarak safranın koledok kanalı ile onikiparmak bağırsağına boşaltılmasına yardımcı olur.
Karbonhidratların Sindirimi
Karbonhidratların sindirimi; ağızda başlar, ince bağırsakta sonlanır. Nişasta ve glikojen polisakkaritleri, tükürükte bulunan amilaz enzimiyle daha küçük polisakkaritlere (dekstrine) ve maltoza parçalanır.
Ağızda sindirilemeyen nişasta ve glikojen; ince bağırsakta, pankreastan salgılanan amilaz enzimleriyle daha küçük polisakkaritlere (dekstrine) ve maltoza parçalanır.
Kimüsün gelişiyle ince bağırsak epitel hücreleri uyarılarak; maltaz, sükraz, laktaz ve dekstrinaz enzimlerini içeren bağırsak öz suyu salgılanır.
Proteinlerin Kimyasal Sindirimi
Proteinlerin kimyasal sindirimi midede başlar ve ince bağırsakta sona erer.
Mide:
Mide epitel hücrelerinden pasif olarak salgılanan pepsinojen enzimi, farklı epitel hücrelerin salgıladığı hidroklorik asit ile karşılaştığında aktifleşerek pepsine dönüşür. Pepsin enzimi, proteinlerin kimyasal sindirimini başlatır ve küçük polipeptitlere (pepton) dönüşmesini sağlar.
Anne sütü ile beslenen çocuklarda mide öz suyunda bulunan renin (lap) enzim süt proteinlerini peynirleştirir ve kazein adlı süt proteinine dönüştürür. Daha sonra kazein, pepsin enzimi tarafından daha küçük polipeptitlere parçalanır.
İnce bağırsak:
Mideden onikiparmak bağırsağına geçen asitli kimus, burada pankreastan gelen protein sindiren enzimlerle karşılaşır. Pankreastan gelen protein sindirimi ile görevli enzimler de pasif olarak salgılanır ve ince bağırsakta aktifleşir.
Pankreastan gelen tripsinojen enzimi, ince bağırsak tarafından salgılanan enterokinaz tarafından aktifleştirilir ve tripsine dönüşür.
Tripsin enzimi de yine pankreastan salgılanan kimotripsinojen enzimini aktifleştirerek kimotripsine dönüştürür.
Tripsin ve kimotripsin enzimleri, mideden sindirimi tamamlanmamış olarak gelen polipeptitlerin sindirimini devam ettirir ve daha küçük polipeptitlere dönüşmelerini sağlar.
Bu küçük polipeptitler pankreastan gelen karboksipeptidaz ve ince bağırsaktan salgılanan aminopeptidaz enzimleri sayesinde tripeptit, dipeptit ve amino asitlere parçalanır.
Son olarak tripeptit ve dipeptitler, tripeptidaz ve dipeptidaz enzimleri tarafından amino asitlere parçalanır.
Yağların Sindirimi
Yağların kimyasal sindirimi ince bağırsakta başlar ve biter. Yağların sindiriminde büyük damlalar hâlinde bulunan yağ damlalarını daha küçük parçalara ayırarak mekanik sindirim yapan ve kimyasal sindirimi kolaylaştıran safranın etkisi vardır. Kimyasal sindirim ise pankreastan salgılanan lipaz enzimi etkisi ile gerçekleştirilir.
Nükleik Asitlerin Sindirimi
Nükleik asitlerin sindirimi pankreastan salgılanan nükleaz enzimi tarafından ince bağırsakta gerçekleştirilir.
DNA ve RNA, pankreas nükleazı ile nükleotitlere ayrılır. Oluşan nükleotitler, ince bağırsak epitel hücrelerinden salgılanan nükleotidaz enzimlerinin etkisiyle azotlu organik bazlara, şekerlere ve fosfatlara ayrıştırılır.
BESİNLERİN EMİLİMİ
Besinlerin sindiriminden sonra bunlardan faydalanabilmek için kana geçirilmesi gerekir.
Emilim yeri özellikle ince bağırsaklardır. Sindirilen besinlerin yaklaşık %90’ı ince bağırsaklardan emilir. İnce bağırsağın üst bölgelerinde sindirim, alt bölgelerinde ise emilim daha fazla gerçekleşir.
İnce bağırsak yüzeyini artıran villus ve mikrovilluslar sayesinde difüzyon ve aktif taşıma ile emilme gerçekleşir. Her villusun yapısında bir kılcal damar ağı ve bir lenf kılcalı bulunur.
Villus ve mikrovilluslarda emilen besinler bu damarlara geçerek vücut dolaşımına katılırlar.
Villus ve mikrovilluslardan emilen glikoz ve amino asitler kılcal kan damarlarına geçer. Buradan kapı toplardamara geçen yapı taşları karaciğere taşınır. Karaciğerden karaciğer toplardamarıyla çıkan besinler, alt ana toplardamar ile kalbe gelir ve buradan vücuda pompalanır.
İnce bağırsaklarda emilen yağ asitleri ve gliseroller ise emilimin ardından burada yine yağları oluştururlar. Yağlar daha sonra kolesterol ve özel proteinler ile sarılarak şilomikrona dönüşür.
Buradan lenf kılcalına geçen şilomikronlar lenf toplardamarına geçer ve sırasıyla karın bölgesinde bulunan lenf toplardamarlarının toplandığı peke sarnıcına, göğüs kanalı adı verilen ana lenf damarına ve buradan da sol köprücük altı toplardamarına bağlanarak kan dolaşımına aktarılır.
Sindirim Sistemi Konu Anlatımı yazısının sonuna geldik. Sindirim Sistemi Konu Anlatımı yazımızda Biyoloji dersinin 11. sınıf konularından önemli bir konu olan Sindirim Sistemi ile ilgili bütün bilgileri kapsamlı ve detaylı şekilde sizlerle paylaştık.
Sindirim Sistemi konusu ile ilgili daha detaylı görseller için tıklayınız.Sindirim Sistemi Kapsamlı Konu Anlatımı yazımızın dışında 11. sınıf düzeyindeki diğer konu anlatımı yazılarımıza buradan ulaşabilirsiniz. Sitemizdeki bütün Biyoloji konu anlatımı yazılarına ulaşmak için burayı ziyaret edebilirsiniz.
Sosyal medya hesaplarımızı ve mail adresimizi kullanarak bizi her platformda takip edebilir, bize görüşlerinizi, soru – sorun ve önerilerinizi iletebilirsiniz.
Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere. İyi çalışmalar. 😎
Yasal Uyarı: Yayınlanan içeriğin ve diğer içeriklerin bütün fikri ve mülki hakları https://www.derssarayi.com/ ” a aittir. Kaynak gösterilse dahi içeriğin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan yazının bir bölümü, alıntılanan yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.