İlk Türk Devletlerinde Kültür ve Medeniyet Konu Anlatımı
Ders Sarayının hazırlamış olduğu, Tarih dersi konularından İlk Türk Devletlerinde Kültür ve Medeniyet Konu Anlatımı yazısına hoş geldiniz. Bu yazıda İlk Türk devletlerinde Kültür ve Medeniyet Konu anlatımı anlamında inceleyeceğiz.
İlk Türk Devletlerinde Kültür ve Medeniyet Konu Anlatımı yazımız, İlk Türk Devletleri yazı dizisinin 3. konu anlatımı olduğundan, bu yazıyı okumadan önce mutlaka İlk Türk Devletleri ve Diğer Türk Devletleri yazılarını okumanızı tavsiye ederiz.
İlk Türk Devletleri Kültür ve Medeniyet Konu Anlatımı yazısı dışında sitemizdeki konu anlatımı yazılarımızdan; “Atatürkçülük ve Atatürk İlkeleri Konu Anlatımı”, ” Türk İnkılabı”, ” Kurtuluş Savaşında Cepheler“, “Kurtuluş Savaşı Milli Mücadeleye Hazırlık Dönemi”, “ Mondros Ateşkes Antlaşması ve Cemiyetler ”, “20. Yüzyıl Başlarında Osmanlı Devleti Konu Anlatımı” “En Uzun Yüzyıl Kapsamlı Konu Anlatımı”, yazılarımızı da okumanızı tavsiye ederiz.
İlk Türk Devletlerinde Kültür ve Medeniyet
Konunun sonundaki online testimizi çözmeyi unutmayın !!!
İlk Türk Devletlerinde Kültür ve Medeniyet konu anlatımı yazımız Devlet Yönetimi, Ordu teşkilatı, Din, Hukuki Ekonomik Hayat, Yazı, Dil ve Edebiyat ve Bilim – Sanat bölümlerinden oluşmaktadır.
DEVLET YÖNETİMİ
Türklerde devlet oğuş, urug, boy ve budunların bir araya gelmesiyle kurulmuştur. Devlete il denilmiştir.
Türk devletlerinde devletin başında hükümdar vardır. Hükümdarlar hakan, kağan, han, şanyü gibi unvanlar alırlardı.
Kut İnancı : Türkler hükümdarlara devleti yönetme yetkisinin Allah tarafından verildiğine inanılırdı.. Bu yetkiye “kut” derlerdi. Kut kan yoluyla babadan oğula geçerdi. Bu yüzden kanında kut olan herkesin devlet yönetiminde hak sahibi olduğuna da inanırlardı. Bu da hükümdar öldükten sonra hanedan üyeleri arasında taht kavgalarının yaşanmasına sebep olmuştur.
Türklerde “ülke hanedanın ortak malıdır” anlayışı görülmüştür. Buna göre hanedanın tüm erkek üyeleri yönetime katılma hakkı elde etmiştir. Bunun çok olumsuz sonuçları ortaya çıkmış, Türk devletlerinin parçalanıp yok olmasına neden olmuştur.
NOT:
Türk devletlerin kısa ömürlü olması başlıca nedeni “kut anlayışı” ve “ülke hanedanın ortak malıdır” anlayışının görülmesidir.
Türkler, bağımsız ve hür yaşayabildiği yeri vatan olarak kabul etmiştir.
Türkler bağımsız yaşayamadıkları yerleri göçebe kültürün de etkisiyle terk edebilmişlerdir.
Hükümdarın eşi olan Hatunlar, yönetimde büyük söz sahibi idi. Toya katılırlar ve hükümdar bulunmadığı zaman elçilerle görüşebilirlerdi.
İkili Teşkilat (Çifte Krallık): Devlet doğu ve batı olarak iki idari bölgeye ayrılarak yönetiliyordu. Asıl hükümdar doğuyu yabgu unvanını alan kardeşi batıyı yönetiyordu. Devlet Doğu-Batı, Sağ-Sol şeklinde yönetilmiştir. Buna ikili teşkilat denir.
NOT:
İkili teşkilatlanma merkezi otoriteyi zayıflatmış, Türk ülkelerinin parçalanıp yıkılmasına yol açmıştır. Olumlu tarafı ise ülke yönetiminin kolaylaşmasına yol açmıştır.
Türkler teşkilatçı bir yapıya sahiptir. Bunun için dünyanın pek çok yerinde bir Türk devleti varlık göstermiştir. Türkler tarih boyunca başka devletlerin egemenliği altında kalmamış bağımsızlık için ölmeyi hep göze almışlardır.
“İki Türk yan yana gelse Devlet kurar.”
Hükümdarın bazı görevleri vardır. Bunlardan en önemlisi halkını doyurmak ve giydirmektir. Bu da sosyal devlet anlayışının bir gereğidir. Aynı zamanda ülkenin iç ve dış güvenliğini sağlamak, adaleti sağlamak da hakanın en önemli görevlerindendir.
Kurultay: Türklerde siyasi, askeri ve ekonomik kararlar Toy veya Kurultay ya da Kengeş denilen hükümdara danışmanlık eden mecliste alınırdı. Hükümdar kurultayın tabii başkanıydı. Hükümdarın toplantılara katılmadığı zamanlarda meclis devlet müşaviri anlamına gelen Aygucı veya Üge tarafından yönetilirdi. Meclis toplantılarına hükümdara bağlı boy beyleri, bütün prensler ve bağlı devlet temsilcileri katılmak zorundaydı. Aksi halde ülkeye isyan etmiş, bağımsızlık ilan edecekleri anlamı taşırdı.
Hükümdarın yetkileri kurultay tarafından kısıtlanmıştır. Kurultay’ın geniş yetkileri vardır. Örneğin bir hükümdar töreye aykırı iş yapması durumunda görevden alınabiliyordu.
İLK TÜRK DEVLETLERİNDE ORDU TEŞKİLATI
İlk Türk devletlerinde “ordu-millet” anlayışı vardır. Askerlik özel bir meslek sayılmaz ve ücretli askerler bulunmazdı. Eli tutan her Türk asker sayılmıştır. Savaş zamanlarında herkes savaşa katılmak zorundaydı.
Türkler coğrafi şartlar gereği ata biniyor kılıç kullanıyor, bu da Türkleri daha mücadeleci bir hale getiriyordu. Bu durum Türklerin asker bir millet olmasını sağlamıştır. Savaş zamanında kadın-erkek eli silah tutan herkes asker kabul edilmiştir.
Türk ordu teşkilatının temeli olan “Onlu Sistem” Büyük Hun Hükümdarı Mete Han tarafından MÖ 209’da kurulmuştur. Bu tarih Türk ordusunun kuruluş yılı olarak kabul edilir.
NOT:
Onlu sistem pek çok ülke tarafından örnek alınarak kullanılmıştır.
Türk ordusu atlı birliklerden oluşmuş, bu durum orduyu hareketi hızlı bir ordu haline getirmiştir.
Başlıca silahlar; ok, yay süngü, kalkan, kılıç ve mızraktır. Orduatlı birliklerden oluştuğu için hafif silahlar kullanılmıştır.
Türkler savaşlarında yaygın olarak “Hilal (Kurt- Kapan) taktiği” adı verilen taktiği kullanmışlardır. Türk ordu teşkilatı Çin, Moğol, Roma, Rus ve Bizans ordularını da etkilemiştir.
İLK TÜRK DEVLETLERİNDE DİN
İlk Türk Devletlerinde Gök tanrı, Şamanizm, Totemcilik gibi eski inançlar görülmüştür.
İslam öncesi Türklerde totemlere Ongun (at totemi), Şamanist din adamlarına Kam veya Şaman, Gök-tanrı inancında din adamlarına ise Baksı denilmiştir.
Türkler arasında Atalar Kültü bulunmaktadır. Türkler ölen atalarının ruhlarının yaşadığı ve kendilerine yardım ettiğine inanmışlar ve atalarına kurbanlar adamışlardır.
Şamanizm, Doğa (Tabiat) Kültü, Totemizm ve Gök-tanrı gibi inanışlar Türkler arasında yayılmıştır.
Türkler Göktanrı dininde yerlerin ve göklerin yaratıcısı olduğunu düşündükleri Göktanrı’ya inanmışlardır. Bu Türklerde tek tanrı inancının olduğunu gösterir.
Türkler ahiret inancına, cennet (Uçmag) ve cehennemin (Tamu) varlığına inanmıştır.
Türklerde ahiret inancının etkisiyle ölüler bir kısım eşyaları ve atı ile birlikte Kurgan adı verilen mezarlara gömülmüş, mezarların üzerine ölen kişinin öldürdüğü düşman sayısı kadar Balbal denilen taşlar veya heykeller dikilmiştir.
NOT:
Balbalların varlığı Türklerin savaşçı bir toplum olduğunun göstergesidir.
Türkler, ölen kişilerin ardından Yuğ adı verilen cenaze töreni düzenlemişlerdir. Atların kuyruğunun düğümlenmesi matem amacı güder.
Türkler Gök-tanrı dini dışında başka dinleri de kabul etmişlerdir. Çin’in etkisiyle ilk din değiştiren Türk devleti Uygurlar önce Maniheizm dinini daha sonra da Budizm dinini seçmişlerdir.
NOT:
Manihezim ve Budizm dinleri Uygurların savaşçı Türklerin kimliklerini olumsuz yönde etkilemiştir savaşçılık özelliklerinin yok olmasına yol açmıştır.
Hazarlar arasında Hristiyanlık, Musevilik, İslamiyet ve Şamanizm dinleri yayılmıştır.
NOT:
Türk boyları arasında dini hoşgörünün en gelişmiş olduğu Türk topluluğu Hazarlardır. Buna Hazar Barışı adı verilir.
Avrupa’daki Türkler arasında Hristiyanlık yayılmıştır.
NOT: Hristiyanlığı benimseyen Türk toplulukları milli benliklerini tamamen yitirmişlerdir.
İLK TÜRK DEVLETLERİNDE HUKUK
Türkler göçebe olmalarının etkisiyle yazılı bir kültüre sahip olamamışlardır. Bu durum onların hukuk alanını da etkilemiştir. Türklerde yazılı hukuk gelişme göstermemiştir.
Türklerde toplum hayatını düzenleyen yazısız hukuk kurallarına “töre” denilmiştir.
Törenin kuralları kesindi. Töreye hükümdar da olmak üzere herkes uymakla zorunluydu. Töre, sadece devlet yönetiminde uyulması gereken kurallar değil, aynı zamanda toplumsal düzenin sağlanması için uyulması gereken kurallardı.
Türk töresinde adalet, iyilik, hoşgörü ve eşitlik en önemli kıstasları oluşturmaktadır.
Töre, Türklerin yaşayışları, hükümdarların emirleri, örf, adet, gelenek ve görenekler sonucu ortaya çıkmıştır.
Hükümdar töreyi uygulamak ve ona uymakla sorumlu idi.
Törede en ağır suçlar, devlete ihanet, insan öldürme, hırsızlık, askerden kaçamak, devlete karşı isyan ve tecavüzdü. Töreye göre de bu suçlar en ağır şekilde yani idamla cezalandırılmıştır.
Hapis cezaları ise on günü geçmemiş daha çok maddi cezalar verilmiştir. Bunun temel nedeni de göçebe hayat tarzının benimsenmiş olmasıdır.
NOT:
Türklerde hukuk ilk defa Uygurlar tarafından yazılı hale getirilmiştir.Bu durum Uygurların yazılı hukuka önem verdiklerini göstermektedir.
İLK TÜRK DEVLETLERİNDE EKONOMİK HAYAT
Türklerde göçebe yaşam tarzı ön plana çıktığı için ekonomi hayvancılığa dayalıdır. Türklerin, hayvancılığın yanında verimli ovalarda tarımla uğraştıkları da bilinmektedir. Tarımda verimliliği artırmak için sulama kanalları yapmışlardır. Hunlara ve Göktürklere ait bulunan sulama kanalları ve saban demirlerin varlığı, Türklerde tarım yapıldığı ve önemli görüldüğünün işaretidir.
Meslek olarak halı ve kilim dokumacılığı, dericilik, marangozluk gelişmiştir. Ticaretlerinde genellikle hayvansal ürünleri satıp karşılığında tarım ürünleri, ipek ve diğer temel tüketim ürünlerinden almışlardır.
Demircilik, Madden işletmeciliği illeri gitmişlerdir, bu durum destanlara dahi konu olmuştur. (Ergenekon Destanı) Bu alanda başka toplumlara örnek olmuştur.
İpek Yolu ve Kürk Yolu, en önemli ticaret yolları idi. Türklerle Çinliler İpek Yoluna hakim olmak için mücadeleler yaşamışlardır. Kürk Yolu ise Hazar ve İtil Bulgar ülkelerinden başlayıp Ural ve Altay dağlarını geçerek Çin’e kadar ulaşmaktadır. Bu yolda kalın hayvan postu ticareti yapılmaktadır.
Türkler para olarak Hakan’ın mührü vurulmuş ipek ve kumaş parçaları kullanmışlardır. İlk para Türgişler (Baga Tarkan) tarafından kullanılmıştır.
İLK TÜRK DEVLETLERİNDE YAZI, DİL VE EDEBİYAT
Türkçe Ural-Altay dil ailesine mensuptur. Türkler dillerini çeşitli alfabelerle yazılı hale getirmişlerdir. Türkler İslâmiyet’ten önce Göktürk ve Uygur alfabesini kullanmışlardır.
Uygurlar çağdaş matbaanın esasını oluşturan hareketli harf sistemini bulmuşlardır. Uygurlar kağıt yapmayı bildikleri için çok sayıda kitap basmışlardır.
Türklerde ilk olarak sözlü edebiyat gelişmiştir. Bunlar efsaneler, sagular, koşuklar, savlar ve halk türküleridir. Destan ve efsanelerde Türklerin düşünce ve inançları, gelenekleri, milli kahramanlıkları anlatılmaktadır.
Destanlar eski Türklerin, gelenek ve göreneklerini, dünya görüşlerini, kültürlerini yansıtması
Hunların Oğuz Kağan, Göktürklerin Ergenekon, Uygurların Türeyiş, Kırgızların Manas ve İskitlerin Alp Er Tunga destanları vardır.
Türkçe yazılmış en eski metinler Orta Asya’nın çeşitli alanlarına dağılmış olan mezar taşlarında ve kitabelerde bulunmaktadır.
Tonyukuk, Bilge Kağan ve Kültigin adına dikilen Orhun Yazıtları Türk tarih ve edebiyatının ilk örneklerini oluşturur. Yazıtların üslubu ve ifadesi Türk dilinin ve yazısının gelişmişliğini göster.
NOT:
İlk göçebe Türk toplumlarında sözlü edebiyat gelişmişken, yerleşik boy veya devletlerden yazılı edebiyat gelişmiştir.
İLK TÜRK DEVLETLERİNDE BİLİM VE SANAT
İlk Türk Devletleri göçebe olduğu için çoğu sanat eserleri taşınır malzemelerden yapılmıştır.
İslamiyet’ten önceki Türk toplumlarında bilimsel alanda yapılan en önemli çalışma “Oniki Hayvanlı Türk Takvimi”nin hazırlanmasıdır. Bir yılın 365 gün olarak hesaplanması ve on iki aya bölünmesi Türklerde astronomi biliminin ilerlediğini göstermektedir.
Uygurlar döneminde ilk defa matbaada kitap basılmış, Çin ve Hint eserleri Türkçeye çevrilmiştir. Bu durum Türklerin bilim ve kültüre önem verdiğini kanıtlamaktadır.
Türkler en çok renkli taş ve gümüş kakmacılık, halı ve kilim dokumacılığı ile çadır (Otağ) sanatı Türk sanatının en önemli örneklerindendir. Hun sanatının en önemli eseri Altaylardaki Pazırık kurganlarında yapılan kazılarla ortaya çıkarılan dünyanın en eski halısıdır (Pazırık halısı). Uygurlarda ise yerleşik hayata geçişle birlikte şehir ve tapınak mimarisi gelişmiştir. Uygurlar saray, tapınak ve sulama kanalları yapmışlardır.
Dünyanın En Eski Halısı Olan Pazarık Halısı
Türkler eşyalarına kaplan, pars , kurt, kuş, geyik, ve at gibi hayvan motiflerini işlemişlerdir. Buna Türk resim sanatında “hayvan üslubu” adı verilmiştir.
NOT:
Türk sanatında hayvan üslubunu ilk başlatan Türk Devleti İskitlerdir.
Uygurlar anıt mezarları, çadırdan esinlenerek kubbeli yapmışlardır.
Türk resim sanatının temeli Uygurlar döneminde atılmıştır. Uygurlarda fresk ve minyatür sanatı gelişmiştir.
NOT:
Türk devletlerinde minyatür uygulamaları ilk kez Uygurlar tarafından başlatılmıştır. Uygurların tapınakları süslemek için yaptıkları duvar resimlerine fresk denilmiştir.
Hayvanların mücadelesi anlatan resimlere “Bozkır Sanatı” denilmektedir.
Bu üniteyle ilgili ayrıca buradan bilgi alabilirsiniz.
Ders Sarayı sitesinin hazırlamış olduğu “İlk Türk Devletlerinde Kültür ve Medeniyet” konusunun sonuna geldik. Diğer yazımız olan “İslam Tarihi” konusunu da incelemenizi tavsiye ederiz. Kolay gelsin.
Bunun dışında sitemizde “Avrupa Ve Osmanlı Devleti 18. Yüzyıl”, “Arayış Yılları Kapsamlı Konu Anlatımı”, “ Dünya Gücü Osmanlı Devleti ”, “Osmanlı Kültür ve Medeniyeti Konu Anlatımı” ve “Beylikten Devlete Osmanlı Siyaseti Konu Anlatımı gibi TYT ve AYT’de size destek sağlayacak konu anlatım yazılarımızı okuyabilirsiniz. Sitemizdeki diğer bütün derslerin içeriklerine buradan ulaşabilirsiniz.
Sosyal medya hesaplarımızı ve mail adresimizi kullanarak bizi her platformda takip edebilir, bize görüşlerinizi, soru – sorun ve önerilerinizi iletebilirsiniz.
Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere. İyi çalışmalar. 😎
Yasal Uyarı: Yayınlanan içeriğin ve diğer içeriklerin bütün fikri ve mülki hakları https://www.derssarayi.com/ ” a aittir. Kaynak gösterilse dahi içeriğin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan yazının bir bölümü, alıntılanan yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.